Bir şey demene gerek yok!..
Olsun DiyoruM,
Ağzından yuvarlanacak kelimeleri düşünebiliyorum!..
En Azından Hayal EdiyoruM,
Umurumda değil!.. Sen ne dersen de!..
Elbet Bir gün Sen de AnlayacaksıN,
Neyi mi?
İşte Bunu Sormayı Bıraktığın GüN,
Senle daha iyi anlaşacağız!..
Miss Anne Elliot
‘ I can listen no longer in silence. I must speak to you by such means as are within my reach. You pierce my soul. I am half agony, half hope. Tell me not that I am too late, that such precious feelings are gone for ever. I offer myself to you again with a hearth even more your own, than when you almost broke it eight years and a half ago. Dare not say that man forgets sooner than woman, that his love has an earlier death. I have loved none but you. Unjust I may have been, weak and resentful I have been, but never inconstant. You alone have brought me to Bath. For you alone I think and plan. – Have you not seen this? Can you fail to have understood my wishes? – I had not waited even these ten days, could I have read your feeling, as I think you must have penetrated mine. I can hardly write. I am every instant hearing something which overpowers me. You sink your voice, but I can distinguish the tones of that voice, when they would be lost on others. – Too good, too excellent creature! You do us justice indeed. You do believe that there is true attachment and constancy among men. Believe it to be most fervent, most undeviating in
‘ Frederic Wentworth ‘
‘ I must go, uncertain of my fate; but I shall return hither, or follow your party, as soon as possible. A word, a look will be enough to decide whether I enter your father’s house this evening, or never.’
Persuasion (Jane Austen) – Sf. 279-280
4 yorum:
Ben anladım, bir sonraki sunumda okunacak kitap Persuasion. Bir tek bakışın ve sesinin tonu bile ikna olmama yetti. Ama yine de dayanamayacağım sormak istiyorum? Ne soracağımı da söylemeyeceğim, çünkü biliyorsun.
Epey önce hem izlemiş hemde okumuştum ama geçen haftadan beri arabada evden iş , işten eve giderken sesli kitap formatında tekrar dinledim. Captain Wentworth'ün bu notunu geçen cuma (kitabın sonuna doğrudur)dinlerken yazmam lazım diye düşündüm. Hemen eve gidip kitabımı buldum ve notu yazdım. Aslında başına birşey yazmıyacaktım çünkü gerek yoktu çünkü mektup o kadar güzel ve yalındıki kirletmeye gerek yoktu. Ama dayanamadım bende çaldım üstüne kendi mürekkebimden fütursuzca!..
Aslında Persuasion de çok güzel ama ben bu aralar anlaşıldığı üzre Sonelere taktım ve nasıl sunumların arasına kanalize ederim düşüncesi içindeyim hem sizleri sıkmadan hemde sunucuları kızdırmadan.
Hepimiz konuşuyoruz, yazıyoruz ve kelimeleri bir araya getiriyoruz ama çok basit kelimelerin böyle akıllıca ve bir o kadar duygu yüklü bir araya gelmesini çok seviyorum.
"See, how she leans her cheek upon her hand!
O that I were a glove upon that hand,
that I might touch that cheek!"
- William Shakespeare, Romeo and Juliet, 2.2
Sevgili Ayşe'nin izni ile ...
Ezgi, Aylin ve diğer merak edenler için ;
Daha fazla sessizlik içersinde dinleyemeyeceğim. Seninle sanki yanımdaymışçasına konuşmam gerek. . Ruhuma işledin. Yarı ızdırap yarı ümit içersindeyim. Bana çok geç kaldığımı, bu kadar değerli duyguların sonsuza dek bittiğini söyleme. Kendininkinden daha fazla sana ait olan 8,5 yıl önce kırmış olduğunun kalbimle tekrar kendimi sana sunuyorum. Erkeklerin kadınlardan daha çabuk unuttuğunu söylemeye kalkışmayın, onun aşkının daha önce tükendiğini. Kimseyi sevmedim senden başka . İnsafsız olmuş olabilirim, zayıf ve gücenmiş; ama asla sadakatsiz olmadım. Yalnız sen beni Bath'e götürdün. Sadece seni düşünüp plan yaptım. Bunu görmedin mi? Benim arzularımı anlamakta başarısız olabilir misin? Duygularını anlayabilsem bu on günü bile bekleyerek geçirmezdim ama o kadar içime işlemişinki. Zorlukla yazabiliyorum. Her an bana boyun eğdiren şeyler duyuyorum. Siz sesinizi alçaltıyorsunuz ama ben o sesin tonlarını ayırt edebiliyorum başkaları için aynı olsada. - Fazla iyi, fazla mükemmel varlık! Bize karşı gerçekten adaletli davranıyorsun. Erkeklerin arasında da sadakatli ve gerçekten bağlananların olduğuna inanıyorsun. Onun en ateşli, en yolundan şaşmaz oduğuna inan
Frederic Wentworth
Gitmek zorundayım, kaderimden habersiz ; en kısa zamanda buraya dönmeliyim ya da senin grubunu (töreni) takip etmeliyim. Bir söz, bir bakış bu akşam babanın evine gelip gelmeyeceğime karar vermeme yetecek.
İşte böyle bir mektup aldığınızda haberim olsun demiştim ...
Aycan
Bu arada elimden geldiğince tercüme etmeye çalıştım.Belki daha iyi ifadeler olabilirdi bilemiyorum.
Aycan
Yorum Gönder