Gülşah Elikbank etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gülşah Elikbank etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Eylül 2011 Çarşamba

GÜNE BAKAN ÜÇLEMESİ 2 - MAVİ DAĞ - Gülşah Elikbank



Zaman uçup gidiyor diyoruz, ama bazen de ağır çekim bir film sahnesi gibi son derece yavaş ilerliyor. Hele ki severek okuduğumuz ya da seyrettiğimiz bir filmin serisi ise beklediğimiz, zaman bizimle dalga geçer gibi hepten ağırdan satıyor kendini.

Bir yıldan fazla beklemişiz Güne Bakan Üçlemesi’nin ikinci kitabını. Neredeyse Nil ve Kayra’nın aşkı benim hafızamda yerini yeni aşklara bırakacaktı ki imza günü için aldığım davetle bekleyişin sonuna geldiğimizi öğrenmiş oldum.

Serinin ilk kitabı olan Siyah Nefes’le ilgili yazımı, Şubat 2010 arşivimizden okuyabilirsiniz.

http://ayseninkitapkulubu.blogspot.com/2010/02/gune-bakan-uclemesi-1.html

Mavi Dağ’da Nil, ailesinin izinde Kayra, Fimes, Aneko, Nisa, Luna, Logis, Noran ve Sofis ile birlikte macera dolu bir yolculuğa çıkıyor. Kasabada tanışıp arkadaş olduğu herkesin yeteneklerini çalan Nil, annesi ile dadısını Supay’ın gazabından koruyabilecek mi?

Mavi Dağ’da yaptıkları yolculuk esnasında gruba eşlik eden Karas’ın gizemi, Nil’i nasıl etkileyecek?

Supay Nil’i ve diğerlerini Mavi Dağ’ı geçip, kayıp ailelerine ulaşmaktan alıkoyabilecek mi?

Siyah Nefes’i okurken karar vermiştim ki benim için aşk ve fantastik tamamen zıt kutuplarda yer alıyorlar. Çünkü ben fantastiği tamamen duygu ötesinde, insan gözünün görebileceğinin, kulağının duyabileceğinin, tadabileceğinin ve hissedebileceğinin ötesinde düşünüyorum. Aklın almayacağı özelliklere sahip nesneler var benim fantastik dünyamda. İnsani meziyetlerin ötesinde sınır tanımayan özelliklere sahip canlılar odak noktasında. Duygusal devinimlerden arınmış, mekanik hareketlerin ağır bastığı bir dünya benim fantastik dünyam.

Oysa aşk mekanik bir olgu değildir. İnsanın aklını başından alan aşkta tamamen duygularla hareket edilir. Duygusallığın zorunlu olarak saf dışı bırakıldığı tek an ise, bazen sevdiğini sırf onun iyiliği için bırakmak gerektiği andır. Tıpkı bunun çelişkisini yaşayan Nil ve Kayra gibi…

Fantastik deyince ben her birinin mutlaka mantıklı bir açıklaması olan doğaüstü olayları, canlıları, yaşam koşullarını tahayyül ediyorum. Mavi Dağ’ın ismini nerden aldığı gibi, yolculukları esnasında tanıştıkları ve güzelliği ile Nil’i kıskançlığın pençesine hapseden Şaya’nın asıl kimliğinin düşünülenden çok farklı olduğu gibi.

Mavi Dağ’ı okurken bu üçlemeyi fantastik dünyanın şaşırtıcı, ürkütücü, akıl almaz öğeleriyle süslenmiş bir aşk romanı olarak okumaya karar verdim. Sanırım doğrusu da bu zaten.

Şimdi merakla serinin üçüncü kitabını bekliyorum.

Sevgili Gülşah Elikbank’tan aldığım bilgiye göre de üçüncü kitabı çok da fazla beklememiz gerekmeyecek. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı’nda üçüncü kitaba kavuşacağız.



Siyah Nefes Eylül’ün ikinci haftasında ikinci baskısını Postiga Yayınevi’nden yapıyormuş. Üstelik arka kapak yazısı fantastik kurgunun duayenlerinden Sadık Yemni, ön kapak yazısı da Orkun Uçar tarafından kaleme alınacakmış.

Bir röportajda, Gülşah Elikbank, kızı Rüya’nın doğumu ile birlikte hayatını yeniden gözden geçirdiğini ve bundan sonra ki yaşamının merkezinde yer alacak kızına göre bir hayat çizgisi çizmeye karar verdiğini söylüyor. Yazmak ise onu sıkıcı profesyonel çalışma hayatından kurtaran, kendisine eğlenceli yazın dünyasının kapısını açan bir amaç.

Kurguda her yazarın kendi dünyasını oluşturması gerektiğine inanıyor. Bu nedenle de romanlarında Suri Irkı, Mask İnsanları, Gölge Adamlar gibi ırklar yaratmış. Böylelikle geride sadece kendi adıyla özdeşleşecek özgün bir eser bırakmış oluyor.

Zengin hayal dünyasının kitap sayfalarındaki yansımaları ile pek çoğumuzun bağdaştırmakta zorlandığı Türk yazar ve fantastik edebiyat ilişkisini, iki kitabı ile sağlam temeller üstüne kurduğuna inanıyorum.

Türk yazarlar ve fantastik edebiyat deyince kimler listeyi oluşturuyor bunu da biraz araştırdım. Açıkçası liste sandığımdan daha uzun çıktı.

Barış Müstecaplıoğlu hem kendi ilk romanı olma özelliğini hem de fantastik kurguda ilk Türk romanı olma özelliğine sahip Perg Efsaneleri dörtlemesinin ilki olan Korkak ve Canavar ile listenin başında yer alıyor. Serinin diğer kitapları Merderan’ın Sırrı, Bataklık Ülke ve Tanrıların Alfabesi’dir.

Ahmet Aziz Çongarlı Yılan Kayası, Alp Aras Elf Kanı, Bahadır İçel Karanlığın Ötesinde, Çiler İlhan Rüya Tacirleri Odası, Burak Turna Bigeran, Erol Çelik Heyula, Emin Ersöz Düş Yolcusu, Esin Akyıldız Aynanın Diğer Tarafında, Göktuğ Canbaba Ozanın Şarkısı, Hakan Bıçakçı Romantik Korku, Rüya Günlüğü, Boş Zaman, Orkun Uçar Asi, Kızıl Vaiz, Orkun Uçar ve Burak Turan Zifir, Sadık Yemni Muska, Muhabbet Evi, Ölümsüz, Saygın Ersin Zülfikar’ın Hükmü, Erbain Fırtınası, İhsan Oktay Anar Puslu Kıtalar Atlası, Sezgin Kaymaz Uzunharmanlarda Bir Davetsiz Misafir, Geber Anne, Sibel Atasoy Sırıtkan Kırmızı Ay, Yiğit Kulabaş Zamanya listenin diğer isimlerini oluşturuyor.



Fantastik roman yazarlarımız ile fantastik ve bilim kurgu öğeleriyle eserlerini zenginleştirmiş yazarlarımızdan Barış Müstecaplıoğlu, Giovanni Scognamillo, Nazlı Eray, Ümit Kireççi, Kadir Aydemir, Altay Öktem, Arzu Çur, Ferhan Ertürk, Yiğit Değer Bengi, Gündüz Öğüt, Orhan Duru, İzzet Yasar, Evren İmge, Levent Şenyürek, Çiler İlhan, Sadık Yemni, Levent Mete, Muammer Yüksel ve İhsan Oktay Anar’ın öykülerinden oluşan bir eser olan 1002 Gece Masalları Yiğit Değer Bengi tarafından hazırlanmış ve Türk Edebiyatı’nda bir ilk olma niteliğine sahip.



Liste bu kadar değil aslında. Çünkü fantastik ve bilim kurgu edebiyatının mihenk taşlarından biri olarak nitelendirebileceğimiz ve 2000 yılında internet üzerinde Orkun Uçar tarafından kurulan Xasiork Ölümsüz Öyküler Kulübü, kurulduğu yıldan bu yana fantastik, bilim kurgu, gerilim, polisiye öykü yazarlarını çatısı altına toplamayı, her yıl düzenlediği yarışmayla edebiyatımıza yeni kalemler eklemeyi misyon edinmiş, ki bu da listeye yeni yazarların ve eserlerinin eklenmesine, böylelikle de fantastik edebiyatta Türk romanlarının da hatırı sayılır bir yer edinmesine olanak sağlıyor.

Bence, benim yaptığım gibi önyargılı yaklaşmayalım Türk fantastik romanlarına. Okuyalım, destekleyelim, yaşatalım.

Kaynaklar: frp.net
xasiork.org


Sevgiler,
Peyman



8 Ağustos 2011 Pazartesi

Blogumuz Kent TV Kitapkolik Programındaydı...



2 ay önce Gülşah Elikbank'ın Güne Bakan Üçlemesi'nin ikinci kitabı olan Mavi Dağ'ın imza gününe katıldığımda, Gülşah Hanım, Bodrum Kent TV'de yeni bir programın hazırlığı içinde olduğunu bildirmişti.

Her türlü kitap önerilerinin, tanıtımların, ropörtajların yer aldığı zengin içerikli bu programın adı Kitapkolik.

Her hafta Çarşamba akşamları saat 21:00'de Kent TV ekranlarında yayınlanan Kitapkolik programı geçen hafta Sanal Edebiyat bölümünde blogumuza yer vermiş. Kent TV Kitapkolik programının hazırlığında emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.

Edebiyatseverler, Kent TV Kitapkolik programını facebook sayfalarından takip edebilirler.

http://www.facebook.com/#!/groups/140649736014308/

27 Şubat 2010 Cumartesi

GÜNE BAKAN ÜÇLEMESİ 1 - SİYAH NEFES - Gülşah Elikbank

Bir gazetenin haftalık “Kitap” ekinde yeni çıkanlar arasında ismini gördüm kitabın.

“Fantastik” olması dikkatimi çekti. Çünkü yıllar önce okuduğum Alice Harikalar Diyarında, Gulliver’in Gezileri ve bunlara benzer yüzlerce hikâyeden sonra en son oğluma okuduğum masallar dışında hiç fantastik kitap okumadım.

Olgunluk çağındaki bir kadın olarak fantastik kitaplara ilgimi ölçümlemek için okumaya karar verdim.

Birkaç kitapevine sordum, ama bulamadım. Sonra internetten kitap hakkında araştırma yaptığımda Gülşah hanımın İzmirli olduğunu öğrendim. Nasıl olsa sömestre tatilinde İzmir’e gideceğim için kesin orada bulurum diye düşündüm. Neden böyle bir denklem kurma ihtiyacı duydum tam anlamadım, yani yazar İrlandalı ise, kitabı bulmak için İrlanda’ya mı gitmek lazım? :)

Benim için yeni bir tecrübe sayılacağından kitabı okumaya heyecanla başladım.

Ekonomik durumu iyi bir ailenin kızı olan Nil, 18. yaşında kendi kendine hediye ettiği lüks spor arabasıyla gezerken nasıl olduğunu anlamadan kendini bir kasabada bulur.

150 yıl önce kasabanın ortasından geçen nehrin iki yanında yaşayan iki farklı kabileden Gelincik -Miranda- ve Siyah Gül’ün –Sumara- aşkına, Gelincik’e aşık olan Supay’ın gölge düşürmesi ile gelişen olaylar sonunda kasaba yıllar süren bir lanete bürünür.

Kasabalıların inanışına göre, bir gün kasabanın dışından birisi gelip bu laneti ortadan kaldıracaktır.

Yıllar önce birbirlerine küsen her iki kabilede Nil’in laneti ortadan kaldıracağına inananlar ve inanmayanlar olduğu gibi, Nil’e gönlünü kaptıranlar da olmuştur. Kayra ve Bilge Nisa’nın Nil’i emanet ettiği Fimes arasında bu aşk uğruna kıran kırana bir mücadele yaşanmaya başlar.

Nil ise ilk gördüğü andan itibaren Kayra’ya aşık olur.

Nil kasabayı lanetten kurtarmaya çalışırken, Kayra ile aşklarını ise çalınmış zamanlarda yaşarlar.

Kasabaya gelmesiyle birlikte, kasaba halkının sahip olduğu tüm yetenekleri çalma kabiliyetine sahip olan Nil laneti ortadan kaldırabilecek mi?

Nil tekrar yaşadığı şehre dönebilecek mi? Annesine kavuşabilecek mi?

En önemlisi de küçükken kendi hatası yüzünden ailesinin başına geldiğine inandığı korkunç olayın etkisinden sıyrılıp karabasanlarından kurtulabilecek mi?


Seyrettiğim hemen hemen tüm fantastik filmlerde insanlar gibi konuşabilen, hareket edebilen tuhaf canlılar oldu. Meselâ en son Pan’ın Labirenti’nde Pan, yarı keçi yarı insan, çirkin görünümlü bir yaratıktı. Yüzüklerin Efendisi’nde Hobitler, Elfler çok da sevimli olmayan canlılardı. Ki ben bunları ne yazık ki hamileliğimin son aylarında sinemaya giderek görme gafletinde bulunmuştum ve bir süre “Aman Tanrım! Ben ne yaptım?” diyerek dövünmüştüm.

Siyah Nefes’te tüm karakterler insan. Ama üstün güçleri olan insanlar. Sadece kasabanın en yaşlısı olan Aneko, arada sırada yeşil gözlü siyah bir kedi kılığına girerek kedi gibi dört ayak üzerine düşüp bu sayede de 150 yaşına kadar yaşamayı başarmış. Şimdi yeşil gözlü siyak kedi deyince, aklıma 13.Hikaye geldi ve gülümsemeden edemedim. Ayşe’nin sunduğu ilk kitabımızda var olan kedi hakkında Ayşe’nin yaptığı yorumu duyunca alt okuma tekniğini göz ardı ettiğimizi hatırladım.


Siyah Nefes yazarı Gülşah Elikbank 1980 yılında İstanbul’da doğmuş. 1999 Nazilli Süper Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde lisans eğitimini tamamlamış. Marmara Üniversitesi’nde Yönetim ve Çalışma Psikolojisi üzerine Yüksek Lisans Eğitimi yapmış.

Serinin ilk kitabını yeni doğan kızına ithaf etmiş.

Peki yıllar sonra okuduğum fantastik roman beni nasıl etkiledi?


Açıkçası kitabın ilk bölümlerinde, yani Nil’in ansızın bir kasabaya düşmesi ile başlayan doğa üstü olayları okumak bana keyif verdi. Nil’in Kayra ile karşılaşmasından sonra birbirlerine olan aşklarını itiraf etmeleriyle birlikte biraz hayal kırıklığına uğradım. Bazı paragraflar bana biraz Canan Tan’ı hatırlattı. Galiba buram buram aşk beklentim yoktu.


Bunun yanısıra kitapta merakla beklediğim bölümler olmadı değil. Böylelikle de aşk kokulu sayfalarda düşen okuma tempom yeniden yükseldi.


Bir de bu aralar kitaplardaki imlâ hatalarına takılıyorum. Neden kitap okuruz? Ya da okuduğumuz kitaplar hayatımıza ne katar ?


Sadece hayal dünyamızı beslemek değil kitap okumaktaki amacımız, aynı zamanda öğrenmek; hem kitapların satır aralarındaki gizli bilgileri, hem de dil bilgisi kurallarını.

Dili akıcı olan bu kitapta en çok rastladığım hata da, “da, de” bağlacının kesme ile ayrılması veya kelimeye birleşik yazılması gereken “de, da” bağlacının bulunma durumu ekinin kelimeden ayrı yazılması idi.

Bence kitapların baskıya girmeden önce mutlaka son defa okunması gerekir. Biz kitaplardan doğru öğrenelim derken, bu baskı hataları yüzünden daha da yanlış öğrenmeyelim.

Aşk insana neler yaptırır? Merak ediyorsanız Nil’in fantastik dünyasına yolculuk yapmanızı tavsiye ederim.


Peyman

İlginizi Çekebilir

Related Posts with Thumbnails