Zaman uçup gidiyor diyoruz, ama bazen de ağır çekim bir film sahnesi gibi son derece yavaş ilerliyor. Hele ki severek okuduğumuz ya da seyrettiğimiz bir filmin serisi ise beklediğimiz, zaman bizimle dalga geçer gibi hepten ağırdan satıyor kendini.
Bir yıldan fazla beklemişiz Güne Bakan Üçlemesi’nin ikinci kitabını. Neredeyse Nil ve Kayra’nın aşkı benim hafızamda yerini yeni aşklara bırakacaktı ki imza günü için aldığım davetle bekleyişin sonuna geldiğimizi öğrenmiş oldum.
Serinin ilk kitabı olan Siyah Nefes’le ilgili yazımı, Şubat 2010 arşivimizden okuyabilirsiniz.
http://ayseninkitapkulubu.blogspot.com/2010/02/gune-bakan-uclemesi-1.html
Mavi Dağ’da Nil, ailesinin izinde Kayra, Fimes, Aneko, Nisa, Luna, Logis, Noran ve Sofis ile birlikte macera dolu bir yolculuğa çıkıyor. Kasabada tanışıp arkadaş olduğu herkesin yeteneklerini çalan Nil, annesi ile dadısını Supay’ın gazabından koruyabilecek mi?
Mavi Dağ’da yaptıkları yolculuk esnasında gruba eşlik eden Karas’ın gizemi, Nil’i nasıl etkileyecek?
Supay Nil’i ve diğerlerini Mavi Dağ’ı geçip, kayıp ailelerine ulaşmaktan alıkoyabilecek mi?
Siyah Nefes’i okurken karar vermiştim ki benim için aşk ve fantastik tamamen zıt kutuplarda yer alıyorlar. Çünkü ben fantastiği tamamen duygu ötesinde, insan gözünün görebileceğinin, kulağının duyabileceğinin, tadabileceğinin ve hissedebileceğinin ötesinde düşünüyorum. Aklın almayacağı özelliklere sahip nesneler var benim fantastik dünyamda. İnsani meziyetlerin ötesinde sınır tanımayan özelliklere sahip canlılar odak noktasında. Duygusal devinimlerden arınmış, mekanik hareketlerin ağır bastığı bir dünya benim fantastik dünyam.
Oysa aşk mekanik bir olgu değildir. İnsanın aklını başından alan aşkta tamamen duygularla hareket edilir. Duygusallığın zorunlu olarak saf dışı bırakıldığı tek an ise, bazen sevdiğini sırf onun iyiliği için bırakmak gerektiği andır. Tıpkı bunun çelişkisini yaşayan Nil ve Kayra gibi…
Fantastik deyince ben her birinin mutlaka mantıklı bir açıklaması olan doğaüstü olayları, canlıları, yaşam koşullarını tahayyül ediyorum. Mavi Dağ’ın ismini nerden aldığı gibi, yolculukları esnasında tanıştıkları ve güzelliği ile Nil’i kıskançlığın pençesine hapseden Şaya’nın asıl kimliğinin düşünülenden çok farklı olduğu gibi.
Mavi Dağ’ı okurken bu üçlemeyi fantastik dünyanın şaşırtıcı, ürkütücü, akıl almaz öğeleriyle süslenmiş bir aşk romanı olarak okumaya karar verdim. Sanırım doğrusu da bu zaten.
Şimdi merakla serinin üçüncü kitabını bekliyorum.
Sevgili Gülşah Elikbank’tan aldığım bilgiye göre de üçüncü kitabı çok da fazla beklememiz gerekmeyecek. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı’nda üçüncü kitaba kavuşacağız.
Siyah Nefes Eylül’ün ikinci haftasında ikinci baskısını Postiga Yayınevi’nden yapıyormuş. Üstelik arka kapak yazısı fantastik kurgunun duayenlerinden Sadık Yemni, ön kapak yazısı da Orkun Uçar tarafından kaleme alınacakmış.
Bir röportajda, Gülşah Elikbank, kızı Rüya’nın doğumu ile birlikte hayatını yeniden gözden geçirdiğini ve bundan sonra ki yaşamının merkezinde yer alacak kızına göre bir hayat çizgisi çizmeye karar verdiğini söylüyor. Yazmak ise onu sıkıcı profesyonel çalışma hayatından kurtaran, kendisine eğlenceli yazın dünyasının kapısını açan bir amaç.
Kurguda her yazarın kendi dünyasını oluşturması gerektiğine inanıyor. Bu nedenle de romanlarında Suri Irkı, Mask İnsanları, Gölge Adamlar gibi ırklar yaratmış. Böylelikle geride sadece kendi adıyla özdeşleşecek özgün bir eser bırakmış oluyor.
Zengin hayal dünyasının kitap sayfalarındaki yansımaları ile pek çoğumuzun bağdaştırmakta zorlandığı Türk yazar ve fantastik edebiyat ilişkisini, iki kitabı ile sağlam temeller üstüne kurduğuna inanıyorum.
Türk yazarlar ve fantastik edebiyat deyince kimler listeyi oluşturuyor bunu da biraz araştırdım. Açıkçası liste sandığımdan daha uzun çıktı.
Barış Müstecaplıoğlu hem kendi ilk romanı olma özelliğini hem de fantastik kurguda ilk Türk romanı olma özelliğine sahip Perg Efsaneleri dörtlemesinin ilki olan Korkak ve Canavar ile listenin başında yer alıyor. Serinin diğer kitapları Merderan’ın Sırrı, Bataklık Ülke ve Tanrıların Alfabesi’dir.
Ahmet Aziz Çongarlı Yılan Kayası, Alp Aras Elf Kanı, Bahadır İçel Karanlığın Ötesinde, Çiler İlhan Rüya Tacirleri Odası, Burak Turna Bigeran, Erol Çelik Heyula, Emin Ersöz Düş Yolcusu, Esin Akyıldız Aynanın Diğer Tarafında, Göktuğ Canbaba Ozanın Şarkısı, Hakan Bıçakçı Romantik Korku, Rüya Günlüğü, Boş Zaman, Orkun Uçar Asi, Kızıl Vaiz, Orkun Uçar ve Burak Turan Zifir, Sadık Yemni Muska, Muhabbet Evi, Ölümsüz, Saygın Ersin Zülfikar’ın Hükmü, Erbain Fırtınası, İhsan Oktay Anar Puslu Kıtalar Atlası, Sezgin Kaymaz Uzunharmanlarda Bir Davetsiz Misafir, Geber Anne, Sibel Atasoy Sırıtkan Kırmızı Ay, Yiğit Kulabaş Zamanya listenin diğer isimlerini oluşturuyor.
Fantastik roman yazarlarımız ile fantastik ve bilim kurgu öğeleriyle eserlerini zenginleştirmiş yazarlarımızdan Barış Müstecaplıoğlu, Giovanni Scognamillo, Nazlı Eray, Ümit Kireççi, Kadir Aydemir, Altay Öktem, Arzu Çur, Ferhan Ertürk, Yiğit Değer Bengi, Gündüz Öğüt, Orhan Duru, İzzet Yasar, Evren İmge, Levent Şenyürek, Çiler İlhan, Sadık Yemni, Levent Mete, Muammer Yüksel ve İhsan Oktay Anar’ın öykülerinden oluşan bir eser olan 1002 Gece Masalları Yiğit Değer Bengi tarafından hazırlanmış ve Türk Edebiyatı’nda bir ilk olma niteliğine sahip.
Liste bu kadar değil aslında. Çünkü fantastik ve bilim kurgu edebiyatının mihenk taşlarından biri olarak nitelendirebileceğimiz ve 2000 yılında internet üzerinde Orkun Uçar tarafından kurulan Xasiork Ölümsüz Öyküler Kulübü, kurulduğu yıldan bu yana fantastik, bilim kurgu, gerilim, polisiye öykü yazarlarını çatısı altına toplamayı, her yıl düzenlediği yarışmayla edebiyatımıza yeni kalemler eklemeyi misyon edinmiş, ki bu da listeye yeni yazarların ve eserlerinin eklenmesine, böylelikle de fantastik edebiyatta Türk romanlarının da hatırı sayılır bir yer edinmesine olanak sağlıyor.
Bence, benim yaptığım gibi önyargılı yaklaşmayalım Türk fantastik romanlarına. Okuyalım, destekleyelim, yaşatalım.
Kaynaklar: frp.net
xasiork.org
Sevgiler,
Peyman
Bir yıldan fazla beklemişiz Güne Bakan Üçlemesi’nin ikinci kitabını. Neredeyse Nil ve Kayra’nın aşkı benim hafızamda yerini yeni aşklara bırakacaktı ki imza günü için aldığım davetle bekleyişin sonuna geldiğimizi öğrenmiş oldum.
Serinin ilk kitabı olan Siyah Nefes’le ilgili yazımı, Şubat 2010 arşivimizden okuyabilirsiniz.
http://ayseninkitapkulubu.blogspot.com/2010/02/gune-bakan-uclemesi-1.html
Mavi Dağ’da Nil, ailesinin izinde Kayra, Fimes, Aneko, Nisa, Luna, Logis, Noran ve Sofis ile birlikte macera dolu bir yolculuğa çıkıyor. Kasabada tanışıp arkadaş olduğu herkesin yeteneklerini çalan Nil, annesi ile dadısını Supay’ın gazabından koruyabilecek mi?
Mavi Dağ’da yaptıkları yolculuk esnasında gruba eşlik eden Karas’ın gizemi, Nil’i nasıl etkileyecek?
Supay Nil’i ve diğerlerini Mavi Dağ’ı geçip, kayıp ailelerine ulaşmaktan alıkoyabilecek mi?
Siyah Nefes’i okurken karar vermiştim ki benim için aşk ve fantastik tamamen zıt kutuplarda yer alıyorlar. Çünkü ben fantastiği tamamen duygu ötesinde, insan gözünün görebileceğinin, kulağının duyabileceğinin, tadabileceğinin ve hissedebileceğinin ötesinde düşünüyorum. Aklın almayacağı özelliklere sahip nesneler var benim fantastik dünyamda. İnsani meziyetlerin ötesinde sınır tanımayan özelliklere sahip canlılar odak noktasında. Duygusal devinimlerden arınmış, mekanik hareketlerin ağır bastığı bir dünya benim fantastik dünyam.
Oysa aşk mekanik bir olgu değildir. İnsanın aklını başından alan aşkta tamamen duygularla hareket edilir. Duygusallığın zorunlu olarak saf dışı bırakıldığı tek an ise, bazen sevdiğini sırf onun iyiliği için bırakmak gerektiği andır. Tıpkı bunun çelişkisini yaşayan Nil ve Kayra gibi…
Fantastik deyince ben her birinin mutlaka mantıklı bir açıklaması olan doğaüstü olayları, canlıları, yaşam koşullarını tahayyül ediyorum. Mavi Dağ’ın ismini nerden aldığı gibi, yolculukları esnasında tanıştıkları ve güzelliği ile Nil’i kıskançlığın pençesine hapseden Şaya’nın asıl kimliğinin düşünülenden çok farklı olduğu gibi.
Mavi Dağ’ı okurken bu üçlemeyi fantastik dünyanın şaşırtıcı, ürkütücü, akıl almaz öğeleriyle süslenmiş bir aşk romanı olarak okumaya karar verdim. Sanırım doğrusu da bu zaten.
Şimdi merakla serinin üçüncü kitabını bekliyorum.
Sevgili Gülşah Elikbank’tan aldığım bilgiye göre de üçüncü kitabı çok da fazla beklememiz gerekmeyecek. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı’nda üçüncü kitaba kavuşacağız.
Siyah Nefes Eylül’ün ikinci haftasında ikinci baskısını Postiga Yayınevi’nden yapıyormuş. Üstelik arka kapak yazısı fantastik kurgunun duayenlerinden Sadık Yemni, ön kapak yazısı da Orkun Uçar tarafından kaleme alınacakmış.
Bir röportajda, Gülşah Elikbank, kızı Rüya’nın doğumu ile birlikte hayatını yeniden gözden geçirdiğini ve bundan sonra ki yaşamının merkezinde yer alacak kızına göre bir hayat çizgisi çizmeye karar verdiğini söylüyor. Yazmak ise onu sıkıcı profesyonel çalışma hayatından kurtaran, kendisine eğlenceli yazın dünyasının kapısını açan bir amaç.
Kurguda her yazarın kendi dünyasını oluşturması gerektiğine inanıyor. Bu nedenle de romanlarında Suri Irkı, Mask İnsanları, Gölge Adamlar gibi ırklar yaratmış. Böylelikle geride sadece kendi adıyla özdeşleşecek özgün bir eser bırakmış oluyor.
Zengin hayal dünyasının kitap sayfalarındaki yansımaları ile pek çoğumuzun bağdaştırmakta zorlandığı Türk yazar ve fantastik edebiyat ilişkisini, iki kitabı ile sağlam temeller üstüne kurduğuna inanıyorum.
Türk yazarlar ve fantastik edebiyat deyince kimler listeyi oluşturuyor bunu da biraz araştırdım. Açıkçası liste sandığımdan daha uzun çıktı.
Barış Müstecaplıoğlu hem kendi ilk romanı olma özelliğini hem de fantastik kurguda ilk Türk romanı olma özelliğine sahip Perg Efsaneleri dörtlemesinin ilki olan Korkak ve Canavar ile listenin başında yer alıyor. Serinin diğer kitapları Merderan’ın Sırrı, Bataklık Ülke ve Tanrıların Alfabesi’dir.
Ahmet Aziz Çongarlı Yılan Kayası, Alp Aras Elf Kanı, Bahadır İçel Karanlığın Ötesinde, Çiler İlhan Rüya Tacirleri Odası, Burak Turna Bigeran, Erol Çelik Heyula, Emin Ersöz Düş Yolcusu, Esin Akyıldız Aynanın Diğer Tarafında, Göktuğ Canbaba Ozanın Şarkısı, Hakan Bıçakçı Romantik Korku, Rüya Günlüğü, Boş Zaman, Orkun Uçar Asi, Kızıl Vaiz, Orkun Uçar ve Burak Turan Zifir, Sadık Yemni Muska, Muhabbet Evi, Ölümsüz, Saygın Ersin Zülfikar’ın Hükmü, Erbain Fırtınası, İhsan Oktay Anar Puslu Kıtalar Atlası, Sezgin Kaymaz Uzunharmanlarda Bir Davetsiz Misafir, Geber Anne, Sibel Atasoy Sırıtkan Kırmızı Ay, Yiğit Kulabaş Zamanya listenin diğer isimlerini oluşturuyor.
Fantastik roman yazarlarımız ile fantastik ve bilim kurgu öğeleriyle eserlerini zenginleştirmiş yazarlarımızdan Barış Müstecaplıoğlu, Giovanni Scognamillo, Nazlı Eray, Ümit Kireççi, Kadir Aydemir, Altay Öktem, Arzu Çur, Ferhan Ertürk, Yiğit Değer Bengi, Gündüz Öğüt, Orhan Duru, İzzet Yasar, Evren İmge, Levent Şenyürek, Çiler İlhan, Sadık Yemni, Levent Mete, Muammer Yüksel ve İhsan Oktay Anar’ın öykülerinden oluşan bir eser olan 1002 Gece Masalları Yiğit Değer Bengi tarafından hazırlanmış ve Türk Edebiyatı’nda bir ilk olma niteliğine sahip.
Liste bu kadar değil aslında. Çünkü fantastik ve bilim kurgu edebiyatının mihenk taşlarından biri olarak nitelendirebileceğimiz ve 2000 yılında internet üzerinde Orkun Uçar tarafından kurulan Xasiork Ölümsüz Öyküler Kulübü, kurulduğu yıldan bu yana fantastik, bilim kurgu, gerilim, polisiye öykü yazarlarını çatısı altına toplamayı, her yıl düzenlediği yarışmayla edebiyatımıza yeni kalemler eklemeyi misyon edinmiş, ki bu da listeye yeni yazarların ve eserlerinin eklenmesine, böylelikle de fantastik edebiyatta Türk romanlarının da hatırı sayılır bir yer edinmesine olanak sağlıyor.
Bence, benim yaptığım gibi önyargılı yaklaşmayalım Türk fantastik romanlarına. Okuyalım, destekleyelim, yaşatalım.
Kaynaklar: frp.net
xasiork.org
Sevgiler,
Peyman