30 Ağustos 2010 Pazartesi

Medyasoft Add+ Dergisi

Medyasoft’un resmi dergisi Add+’nın ikinci sayısında kulübümüz ile ilgili bir yazı yayımlandı:







Biz 13 Kadın Nasıl Blog Canavarı Olup Çıktık?

2010 Blog Ödüllerinde Topluluk Blogları kategorisinde ikinci olan Ayşe’nin Kitap Kulübü; edebiyattan, müziğe, geziden, sinemaya yaşama sanatı katan birbirinden tamamen farklı 13 kadının Kitap Kulübünün bloğudur.

Ekim 2008 tarihinde Ayşe’nin önerisi ile 13 kadın bir Kitap Kulübü kurduk. İlk başta çoğumuz her ay buluşup bir kitap okuyacağız sanıyorduk. Şüphelerimiz vardı, devam edip edemeyeceğimizi bilemiyorduk. Bir kısmımız, grubun diğer üyelerini hiç tanımıyordu. Ancak, ilk toplantımızdan itibaren çok güzel bir uyum yakaladık. Kitap sunumlarında sadece kitabı okumakla yetinmedik, yeri geldi yazarı ile röportaj yaptık, onlarla mektuplaştık, sunumlarımızda yazarları ağırladık.. Bir kitabın; yeri, zamanı, türü, bıraktığı izi takip ettik, içinden cümleler seçip, tekrar biçimlendirdik. Hayal gücümüzü zorlayıp, her kitaba 13 farklı bakış açısı getirdik.

Çevremizden oldukça fazla kişi kulübümüze katılmak ya da sunum gecelerimizde bizimle beraber olmak istedi. Biz de grubumuzun dengesi bozulmasın diye sunuma dışarıdan kişileri çağırmadık, yaşadıklarımızı başkaları ile paylaşabilmek için de bir blog açtık.

Her ay kitap sunumlarımız yanı sıra okuduğumuz diğer kitapları, sevdiğimiz müzikler, gittiğimiz filmler ve izlediğimiz oyunları da eklemeye başladık. Hızımızı alamadık gezi yazıları yazdık.

Açıkçası ilk başta biraz zorlandık. Blogun ne olduğu konusunda da doğru düzgün bir fikrimiz yoktu. Hata google’da arama yaparken karşımıza blog geldiğinde, hemen es geçiyorduk. Hiçbirimizin bilgisayar bilgimiz ise word, excell ve işlerimizin kendi özel programlarının ötesine geçmemişti. Blog yapma kararı vermiştik vermesine de nasıl yapacaktık? Yaptığımız toplantılar sonrası bir blog açtık. Akşamları her birimiz blog’larla ilgili forumları okuduk. İlk başta bloğa resim, müzik eklemekten bile çekiniyorduk. En küçük aksaklık çıktığında bile hemen toplu mail gurubumuza bildirip, kısa süre içinde çözümlemeye çalıştık. Ancak o kadar kolaymış ki, bir süre sonra her birimiz birer blog canavarı olup çıktık. İnternette arama yaparken, özelikle bloglara bakıyoruz. Kendimize hedefler koyduk. İzleyici sayımızı, aldığımız yorumları, sitemize giren sayısını arttırmak için çalıştık.

Öncelikle bloğumuzun nasıl olması gerektiği ile ilgili bir temel oluşturduk. Özgün bir yapısı olmasını ve bize dair olması gerektiği konusunda birleştik. Bloğumuzu kişiselleştirmemiz ilk başta farklı algılandı. Bloğumuzu okuması için tavsiye ettiğimiz kişiler, 13 kadın bir blog kurarsa blogda makyaj, ayakkabı, çocuk bakımı, yemek tarifleri, örgü tarifleri olur diye önyargı ile yaklaştılar. Bizim yapmak istediğimiz bu değildi. Zaten bunlarla ilgili çok güzel, başarılı ve kişiselleştirilmiş bloglar var. Biz blogda yayımlayacağımız her bir yazının hayatımıza zenginlik katan sanat dalları ve bize kattıkları ile ilgili olmasını istedik.

Bir proje geliştirip tüm Orhan Kemal Roman Ödülü almış romanları tekrar okuyup, incelemeye ve yayımlamaya başladık. Yüzyılın en önemli 40 Türkiye’li hikâyecisinin bizde iz bırakan öyküleri hakkında bir başka projemiz var. Türk Edebiyat Tarihini, okur gözü ile tekrar yorumlamaya kararlıyız ve bunun en büyük ödülü, yorumları ile bize ulaşıp yazdıklarımızı beğendikleri için bu kitapları alıp okuyanlardır. Bizim ne yazmış, ne eklemiş diye heyecanla beklediğimiz bloglar var: Örneğin; http://danzon2008.blogspot.com, http://filucusu.blogspot.com/,
http://derinhakikatler.blogspot.com. Biz de onların bize kattığı kadarını, başkalarına katabilmeyi diliyoruz.

Blog vasıtası ile birçok kişiye ulaşabiliyoruz. Bu blog ile bize ulaşan bir öğretmen vasıtası ile Anadolu’da bir okula kitap gönderme kampanyası yaptık, öğrenciler çok mutlu oldu. Kulüp üyelerimiz, bir araya gelip görme özürlüler için sesli kitap okuyoruz. Bunun için bir stüdyo kiralamayı planlıyoruz. Yakında sitemizden de “sesli kitaplar” takip edilebilecek. Üniversite öğrencileri için burs olanakları araştırıyoruz.

Aslında kulübümüz; bloğumuz sayesinde bir Sosyal Sorumluluk Projesine dönüştü. Yapmak istediklerimizi bloğumuz vasıtası ile duyurabiliyor ve yine bloğumuz vasıtası ile bize ulaşılmasını sağlıyoruz. Bu yüzden de blog açmak isteyenlere en önemli tavsiyemiz; gerçekten başkalarına bir katkı sağlama hedeflerinin olmasıdır. Ayrıca tutarlı bir şekilde sürekli yazmaya özen göstermelerini ve daha çok insana ulaşabilmek için de etkileşimli olmalarını tavsiye edebiliriz.

Biz 13 kadın birbirimizden aldığımız güç ile bloğumuz sayesinde çok daha iyi şeylere imza atacağımıza inanıyoruz. Bizi izlemeye devam edin…

Gülda

27 Ağustos 2010 Cuma

40'ın Altındaki En İyi Yazarlar...

Tüm ömrümüz boyunca okuyabileceğimiz kitap sayısı sadece binlerle ifade ediliyor. O yüzden “ben kitap okumuyorum yazar okuyorum” diyor Mehmet Eroğlu. Ona katılmamak elde değil. Peki kimleri okuyacağız, yeni yazarlarla nasıl tanışacağız? O değerli okuma anlarımızı heba etmemek için neler yapacağız?..

Türlü yöntemleri var, bir tanesi de listeler:




Newsweek Türkiye bu sayısında 40 yaş altında en iyi 20 yazar listesi yapmış. Yazarları "yaş kıstası ile" listelemek ne derece doğru emin değilim ama yine de listenin okumaktan çok keyif aldığım yazarlarla dolu olduğunu görünce bu liste benim için bir referans oldu. Şimdi de daha önce hiç okumadığım yazarlarla tanışmak için tam zamanı.

Umarım sizler için de referans olur.

Sevgiler,

Gülda

Hakan Günday

Ece Temelkuran

Orçun Türkay

Karin Karakaşlı

Emrah Serbes

Murat Yalçın

Pınar Öğünç

Kaya Genç

Aslı Tohumcu

Şebnem İşigüzel

Ahmet Büke

Murat Menteş

Ersan Üldes

Onur Caymaz

Sema Kaygusuz

Hakan Bıçakçı

Murat Uyurkulak

Faruk Duman

Ayhan Geçgin (*)

(*) Newsweek Türkiye

12 Ağustos 2010 Perşembe

GEÇ KALMIŞ BİR TAZİYE...

Selmi Andak gözlerini yumalı neredeyse bir ay olacak ve onu burada bir şekilde anmak istedim. Daha güzel, daha komik ve daha yaratıcı bir yazı yazmak istedim ama bir türlü vaktim olmadı.

Selmi Andak oydu, buydu, şunları yaptı demek sitemiyorum ve demeyeceğim de. Bilenler biliyordur, ilk defa duyanlar da bir zahmet öğrensinler (ki öğrenmeliler; kabul bu aralar huysuzum). Sadece şunu söylemek istiyorum: Selmi Andak bence çok önemli bir besteci ve Türk Müziği bakımından da temiz kalmış bir nefesti.



Çocukluğuma damgasını vuran ve ayna karşısında bet sesim ve basma etekliklerimle şarkı söylerken çoğu zaman Selmi Andak'ın şarkıları dilimdeydi. Özellikle Asu Maralman'ın seslendirdiği "Olur Olur Bal Gibi Olur" şarkısı favorimdi; sanırım bu şarkıyı ne kadar çok söylersem şarkıcı veya "sanatçı" olma hayallerimin gerçekleşeceğini, "kimler oluyor ayol ben niye olmayayım" biçimindeki (biraz daha masumcaydı; ben yorumladım bugüne) iç seslerimi destekleyeceğini ve sonunda kendimi inandırırsam olacağımı düşünüyordum. O zamanlar bir şeyi 40 kere söylersen olur sözüne inanıyordum. Şimdilerde bu pozitif düşünce, evrene mesaj gönderme geyiklerine dönüştü...Neyse...


ASU MARALMAN - BAL GİBİ OLUR
Yükleyen emrindeyim. - Yüksek çözünürlüklü video keyfini yaşayın!

Erol Evgin'in Geli Geliver, Ayten Alpman'dan Rüyalar, Neco'dan Henüz o Şarkıyı Yazmadım, Bir Gün Karşılaşırsak en sevdiğim şarkılardı. Hele Nil Burak'ın söylediği Olmaz Olmaz Deme Sevgilim de Olur Olur Bal Gibi Olur (bu şarkıyı her olayda söylüyordum) şarkısı ile arka arkaya söylediğim , gönlümü açamadığım o an mevcut olan sevgililerime ve platonik aşklarıma uzaktan uzağa mesaj göndermek amacı ile bağıra bağıra evde çığırdığım repertuarımdaki has parçalardı.



Tabii o çağlarımda Ben Her Bahar Aşık Olurdum ve (hatta 15 günde bir) alay konusu olurdum arkadaşlarıma...


Sezen Aksu - Ben Her bahar asik olurum
Yükleyen sayit. - Yüksek çözünürlüklü video keyfini yaşayın!


Peki Sizler? Her Bahar mı Aşık Olursunuz?

Nil Burak - Güneş Bir Kere | video.mynet.com



Yoksa Güneş Bir Kere mi Doğar aşk sözkonusu olunca?


Sevgiler
Billur

İlginizi Çekebilir

Related Posts with Thumbnails