1 Mart 2011 Salı

Küçük Arı - Chris Cleave - 28.02.2011



Kitap: Küçük Arı
Yazar: Chris Cleave
Mekan: Tribecca Etiler
Tarih: 28.02.2011
Sunucu: Belkis
Katılımcılar: Aysun, Ayşe, Bilgen, Yonca, Gülda, Aycan, Billur, Gülden, Peyman
Konuklar: Damla, Aysın, Berna



KISA ÖZET VE KARAKTERLER

 Gerçek hayat hikayesi değildir,
 Ama esinlenilmiştir, 2001 de Angola’lı Manuel Bravo Ingiltere ye sıgınır, o ve ailesi eğer Angola’ya dönerlerse öldürüleceklerinden mülteci olmuştur. 4 yıl boyunca bilinmeze yaşamışlar ve 2005 de Eylül ayında hiçbir uyarı yada bilgi olmaksızın sabah karşı bir baskın ile Ingilterenin güneyindeki mülteci geri-gönderim kampına gönderildiler ve ertesi gün oğluyla birlikte Angola’ya mecburi dönüş yapacakları bilgisi verildi.

 O gece Manuel Bravo merdivene kendisini astı ve küçük oğlu kendi hücersinde ertesi sabah uyandığında bu talihsiz haber verildi. Ingiliz kanunlarına göre “eşlik edilmeyen küçükler sınırdışı edilemez”. Manuel Bravo bu kanunu bildiğinden kendini, oğlu için feda etmişti.

 Oğluna son verdiği öğütler - Cesur ol, Çok Çalış ve Okulda başarılı ol...

 Nijeryalı Küçük Arı- asıl adıyla Udo- ve ablası, köylerindeki petrolün ticaretini yapan insanların köy halkına yaptığı katliama şahit olmuştur ve bu yüzden görgü tanıklarını öldüren yetkililerden kaçmaktadırlar.

 Günlerce bir ormanda durmadan yürüyen iki kardeş, sonunda bir plaja varırlar. Bu sırada plajda, editör Sarah ile kendisi gibi ünlü yazar eşi Andrew tatil yapmaktadır. Tatile gelmelerinin nedeni ise Sarah’ın Andrew’u aldatması sonucu yara alan evliliklerini tamir etmUdo ve ablası plaja vardıklarında peşlerindeki adamlar onlara yetişmiştir ve iki kardeş Sarah ve Andrew’a kendilerini kurtarması için yalvarırlar. Adamlar kızların hayatlarının bağışlanmasına karşılık karı-kocadan orta parmaklarının birer tanesini kesmelerini isterler.

 Sarah kendi parmağını keserek Udo’yu kurtarır ama Andrew parmağını kesmeyi kabul etmediği için Udo’nun ablası korkunç şekilde tecavüz edilip, öldürülür.

 Andrew yaşadığı pişmanlık ve bunalım sonucu intihar eder Udo ise İngiltere’ye bir gemiyle mülteci olarak gelir ve bir mülteci kampında kalır. Daha sonra mülteci kampından kurtulduğunda Sarah ve Andrew’un evini bulur ve Andrew’u aldattığı adamla ilişkisi devam eden Sarah ile yaşamaya başlar. Olaylar bu şekilde gelişerek devam ederek istemeleridir.

 Küçük Arı (Udo) – hayatta kalmak için “kraliyet” ingilizcesini öğrenmeyi hedef edinmiş
 Sarah – hayata tutunmak için alternatif geliştirmiş ( Lawrence )
 Andrew – kimlik buhranında, hayata tutunacak gücü tükenmiş
 Batman kostümlü çocuk
 Sığ bir adam Lawrence........

 Gerçek hayattan ilişkiler, sorunlar, çare arayışları, aile hayatının sarkastik ele alınması
 Diğer gerçek dünyada ise hayatta kalma savaşı
 Kesişen hayatlar ve birbirine yardımcı olmaya çalışan iki kadın
 Medeni dünyadan kesitler
 Gazetelerdeki çıplak kadın resimleri,
 Ruhsal çöküntüyü atlamayıp özgürlüğe doğru adım ataken ölümü seçmek
 Güzellik mi yoksa Akıl mı ?




NİJERYA: Batı Afrika ülkesi



- Komşuları:

-Kuzeyde Niger
-Doğu da Kamerun
-Güneyde Atlantik Okyanusu
-Batı da Benin

 Nijerya 36 eyaletten oluşmuş olmasına rağmen haritalarda 30 eyalet görünüyor.
 1991 yılına kadar başşehir Lagos tu ve halen bazı dökümanlarda Lagos olarak belirtilmektedir.
 Ancak günümüzde ki başşehir Abuja olarak belirlenmiştir. Aslınta tam bir eyalet değildir, ancak farklı eyaletlerin birleşiminden oluşmuştur. ( Niger, Kogi, Plateau...ama günümüzde Plateau Nassarawa nın bir parçası olmştur.) Abuja ülkenin ortasında olmasına rağmen; Lagos köşesinde kalmaktadır.



 Nüfusa ait rakamlar hiçbir zaman güvenilir olamamıştır. Genelde tahmine dayalıdır ama tahminden tahmine bile değişmektedir. 1995 yılı verileri baz alındıgında, ABC ülke kitabında 101 milyon olarak , Dünya bankası verilerinde 114 milyon, Birleşmiş Milletler katılarına göreyse 127 milyon olarak geçmektedir.
 Nijerya dünyadaki enyüksek nüfüs yoğunluğuna sahip ülkedir.
 Nijerya dünyadaki enyüksek nüfüs yoğunluğuna sahip ülkedir ve kabaca dört afrikalıdan biri Nijeryalıdır.
 Birçok Nijeryalı’ya göre din ve inanç gündelik hayatın önemli unsurlarındandır.
 Nijerya nüfüsunun kabaca % 45 hristiyan, % 45 müslüman ve %10 da hertürlü inanç ve dine ait olarak tanımlanabilir. Hükümetler farklı dinleri desteklese de geçmiş devirdekiler genelde misliman dılar.
Nijerya’da pekçok etnil grup bulunmaktadır. En yaygın olan üç tanesi Yoruba, Ibo (Igbo da denir), ve Hausa-Fulani.

Mülteci.......nedir, ne değildir ?

Soruma ilk aldığım cevapları sıralıyorum:

 Zenci
 Fakir
 Hırsız
 Kaçak
 Göçmen
 Bedavacılar
 Iraklı
 ?
 ........daha neler neler...

Mülteci.......nedir, ne değildir ?

 Birleşmiş Milletler’in tanımı ile, "ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönmeyen veya dönmek istemeyen kişi"dir.

 Sığınma talebi geri çevrilen kimseler sığınmacı olarak nitelenemeyeceğinden, sığınmacı sıfatını kullanabilmek için kişi endişelerinde, korkularında haklı bulunmalıdır.

 İngilizcede refugee, Fransızcada refugie denilen mülteci, hukuki bir statüdür. Sığınmacı karşılığında ise İngilizcede asylum seeker ve Fransızcada demandeur d'asile kullanılmaktadır.

 Sığınmacı ya da Arapça'da iltica fiilinden türeyen mülteci, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği korkusu ve endişesi taşıyan, bu sebeple ülkesinden ayrılan/ayrılmak zorunda bırakılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen, iltica ettiği/sığındığı ülke tarafından endişeleri haklı bulunan yabancıdır.



 İHEB, sığınma hakkını şöyle tanımlar: "Herkesin zulüm karşısında başka ülkelere sığınmacı ve bu ülkelerce sığınmacı işlemi görme hakkı vardır" (madde 14/1). Göçmenlere bazen ekonomik sığınmacı denilmektedir. Toplu sığınma, iç savaşlar ve çatışmalarda, yoğun baskılarda, büyük afetlerde ortaya çıkmaktadır. Bireysel sığınma daha çok siyasal sebeplerledir. Bazen yabancı elçilikler, savaş gemileri ve uçaklar kendilerine sığınanları korur. Bulgaristan Türklerinden 300.000'i, 1989'da, zulüm ve baskıdan dolayı Türkiye'ye sığınmıştır. 1991'de Körfez savaşında Irak'tan kaçan çok sayıda mülteci Türkiye'ye sığınmıştır. Yurtsuzlar (haimetlos) da bazen mülteci konumundadırlar.

Bitmeyen Bekleyiş



Mülteci Kampından Kesit



Malezya'daki bir mülteci kampından Vietnamlı bir çocuk mülteci



 1990’ların başından bu yana görülen en yüksek rakama ulaşarak 43,3 milyon kişi oldu. Bu sayının gerçekte, kayıt altına alınabilmişlerden daha yüksek olduğu düşünülebilir.

 Toplam mülteci ve sığınmacı nüfusunun %41’ini 18 yaşından küçükler, yani çocuklar oluşturuyor. Bunların da %11 beş yaşın altında. 2009 yılında, bir yetişkin gözetiminde olmayan 18.700 çocuk sığınma başvurusunda bulunmuş. Refakatsiz çocukların büyük bir bölümünü Afganistan ve Somali uyruklular oluşturuyor.



 Dünya mülteci nüfusunun %71 ila %96’sı menşei ülkelerin bulunduğu bölgeleri terk etmiyor. Yani, mevcut olan kanının aksine, mülteci nüfusunun önemli bölümü sanayileşmiş ülkelerde değil, gelişmekte olan ülkelerin kentlerinde yaşama yeniden tutunmaya çalışıyor.

 Dünya mülteci nüfusunun %80’i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor 1.7 milyon kişi ile Pakistan dünyada en fazla mültecinin yaşadığı ülke olurken, bunu 1.1 milyon kişi ile İran, 1.05 milyon mülteci ile Suriye izliyor. Gelişmiş ülkelerden Almanya 600 bin kişi ile dördüncü sırayı alıyor. Almanya’dan sonra Ürdün, Kenya, Çad ve Çin geliyor. Çin’i izleyen ABD ve İngiltere ise 275 biner mülteciye ev sahipliği yapıyorlar.

 2009 yılı boyunca Türkiye’ye sığınma başvurusu yapan kişilerin menşe ülkeleri ise sırasıyla Irak (6904), Afganistan (2642) ve İran (2116). Bu ülkeleri Somali (647), Sudan, Eritre, Filistin (işgal bölgesi), Demokratik Kongo, Sri Lanka ve Özbekistan (35) izliyor.

 Dünya mülteci nüfusunun %80’i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor 1.7 milyon kişi ile Pakistan dünyada en fazla mültecinin yaşadığı ülke olurken, bunu 1.1 milyon kişi ile İran, 1.05 milyon mülteci ile Suriye izliyor. Gelişmiş ülkelerden Almanya 600 bin kişi ile dördüncü sırayı alıyor. Almanya’dan sonra Ürdün, Kenya, Çad ve Çin geliyor. Çin’i izleyen ABD ve İngiltere ise 275 biner mülteciye ev sahipliği
yapıyorlar.



 2009 yılı boyunca Türkiye’ye sığınma başvurusu yapan kişilerin menşe ülkeleri ise sırasıyla Irak (6904), Afganistan (2642) ve İran (2116). Bu ülkeleri Somali (647), Sudan, Eritre, Filistin (işgal bölgesi), Demokratik Kongo, Sri Lanka ve Özbekistan (35) izliyor.



 24.02.2011 - 10:28
[Bu bilgi araştırmalarım devam ederken bilgisayarıma gönderilen bilgidir]

 Edirne'de 3 mülteci donmak üzereyken yakalandı.
 Edirne'de donmak üzereyken yakalanan 3 mülteci, Bağcılar Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı.
 Adı Muhammed Abdulrahim. 20'li yaşlarında. Bağcılar Devlet Hastanesi'nde 2. kattaki ortopedi servisinde kalıyor.
 Çat pat İngilizcesiyle ve el işaretleriyle odaya girenlere siyaha kesilmiş yara içindeki ayaklarının kesilip kesilmeyeceğini soruyor. Hastane yetkililerine göre "Kesilecek..." Muhammed kaç saat yürüdüğünü soranlara eliyle 13 yaparak yanıt veriyor. İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) iddiasına göre 4 mülteci, hastaneye ilk getirildiklerinde hemen tedavi altına alınmadı. Kimlikleri olmadığı için polise teslim edilmek istendiler. Polis ise tedavi yapılmadan onları kabul edemeyeceğini söyledi. Hastanenin morg katındaki bir odada bekletilen mülteciler daha sonra servise çıkarıldı.




 Ünlü fotoğrafçı Steve McCurry'nin 1984 yılında Pakistan'da Afgan mültecilerin kaldığı bir kampta çektiği bu kare bugün dünyanın simge fotoğraflarından biri. 1985'te National Geographic'e kapak olan bu fotoğraf ile o dönemde 13 yaşında olan Şerbet Gula'nın parlak yeşil bakışları insanlık tarihinin ortak belleğinde yer etti.

 Mc Curry yıllar sonra 2002'de uzun aramalar sonucunda Gula'yı yeniden bulup görüntüledi.

 Üç çocuk annesi Gula'nın bakışlarındaki parlaklık artık yitip gitmişti. Ama Gula mülteci kampında ilk fotoğrafın çekildiği günü çok iyi hatırlıyordu.

 1972 doğumlu Peştun kökenli bir Afgan olan Şerbet Gula; Sovyetler Birliği ve Afganistan arasındaki savaş sırasında öksüz kaldı.

 1984 yılında Pakistan'da bulunduğu mülteci kampında Steve McCurry tarafından fotoğrafı çekildi. Gula, kamptaki okulda öğrenciydi. Afgan kadınların fotoğraflarını çekmek konusunda zorluklar yaşayan Steve McCurry, eline geçen fırsatı iyi değerlendirdi.

 Afganistan batı medyası için uzun bir süre ulaşılmaz olduğundan, onbeş yıldan uzun bir süre Gula'nın kimliği bilinmezliğini korudu. Bu süreç Taliban rejiminin 2001'de yıkılmasına kadar sürdü. Bu zaman zarfında Steve McCurry Gula'ya ulaşmak için girişimlerde bulunduysa da başarılı olamadı.



 2002 yılının Ocak ayında, bir National Geographic ekibi Gula'ya ulaşabilmek için Afganistan'a gitti. Steve McCurry Gula'nın geçmişte kaldığı Pakistan'da bulunan mülteci kampını ziyaretinde, Gula'nın erkek kardeşini tanıyan birine rastladı.

 Böylece ekip, 1992'de mülteci kampından ayrılıp ülkesine dönen Gula'ya,Afganistan'ın ücra bir bölgesinde ulaşmayı başardı.

 Fotoğrafın göz irisinin biyometri teknolojisi ile incelenmesi sonucu Şarbat Gula'nın bulunan kişi olduğu kesinleşti.

 Daha önce ya da sonra hiç fotoğrafı çekilmeyen Gula, 1984'te mülteci kampında fotoğrafının çekilişini tüm canlılığıyla anımsıyordu. Seksenli yılların sonunda evlenen Gula üç çocuk annesi. Gula'nın hikayesi National Geographic'nin 2002 Nisan sayısında yayımlandı, kendisini konu alan bir belgesel de 2002 martında yayınlandı.

Kısaca Sonuçlar:
 İşkence
 Tecavüz
 Baskı
 Evlerinden, köylerinden zorla göç
 Tek suçları “O” topraklarda doğmak
 ......ölüm paklık
 Küreselleşme...........? Çözüm mü, Sorunun kaynağı mı?


Yazar Hakkında: Chris Cleave

 1973 Londra dogumlu, evli ve 3 çocuğuyla ingiltere de yaşıyor.

 Çocuklugu Camerun ve Buckinghamshire da geçmiştir.

 Eğitimini Balliol College, Oxford da Psikoloji üzerine tamamlamıştır.

 Ilk romanı Incendiary 20 ükede basılmış ve filme çekilecek ( Michelle Williams ve Ewan McGregor.) 2006 da Somerset Maugham Award ödülünğ aldı ve 2006 da ki Commonwealth Writers' Prize ödülüne aday oldu.

 İkinci romanı Küçük Arı ( Little Bee - The Other Hand, ) 2008 de yayınlandı ve inanılmaz övgüler aldı : “Son derece güçlü bir sanat parçası... Şok edici, heyecanlı, ve derinden etkileyici....muhteşem" The Independent.

 2008 yılında Costa Book Awards ödüllerine aday gösterildi.

 2009 da USA ve Kanada da Diğer El ( The Other Hand ) adıyla yayınlandı. BBC tarafından 2010 sonunda Küçük Arı ismiyle ve Nicole Kidman tarafından oynanacak]
2008 – 2010 da The Guardian da köşe yazıları yayımlanmaktadır.

Belkıs

4 yorum:

francesca mckennitt dedi ki...

Ne güzel bir grup oluşturmuşsunuz :) Küçük arı çok güzel bir kitap sahiden.

Peyman dedi ki...

Belkıs'çım,

Her ne kadar sunum gecesine geç katılabilsem de, o kısacık zamanda bile kitap hakkında ne kadar detaylı araştırma yaptığını gördüm.
Kendi ülkemizdeki veya yurt dışına gittiğimizde o ülkelerdeki mültecileri, göçmenleri görünce tek taraflı düşüncelere kayıyordum. Ama artık o insanları, başka ülkere göçmeye zorlayan şartları düşünmeye, empati kurmaya çalışıyorum.
Tekrar emeğine sağlık :)

Gulda dedi ki...

Ben romanı çok beğendim. Bilhassa Küçük Arı’nın medeniyetle ilgili akıl almaz gerçeklerini “eğer bunları köyünde anlatsaydım” türündeki açıklamalarını çok ironik ve sarsıcı buldum. Metal para üzerinden yaptığı göndermeleri hayranlıkla takip etim. Çayın Nijerya’dan geliyor olmasına rağmen Küçük Arı’nın ilk çayını içtiği kısımda gözyaşlarımı bıraktım.

Beni aslında kendimle ilgili en fazla rahatsız eden kısmı şu oldu, kendime hayretle bakakaldım ve utandım: Andrew’un ölüm şekli ve acısı beni açıkçası Küçük Arı’nın ablasının öylesine hoyratça bir şekilde öldürülmesinden daha fazla sarstı. Sanki onlar gerçek birer birey ve diğerleri de istatistikî bilgi gibiydi.

Bence kitabın en en güzel kısmı ikiyüzlülük halimizi yüzüme vurması oldu.

Teşekkürler,

Gülda

Özlem Karapınar dedi ki...

Bu kitabı ben de okudum ve yorumladım başkaları neler yazmış diye gezinirken yorumunuz ve üzerine verdiğinizi bilgilere dalıp gitmişim gerçekten çok etkileyici ve başarılı bir çalışma olmuş.
dilerseniz benim yorumuma göz atabilirsiniz.
http://www.kitapsohbetcisi.com/2012/08/kucuk-ar.html

İlginizi Çekebilir

Related Posts with Thumbnails