20 Ağustos 2009 Perşembe

OKUDUKLARIMDAN İZDÜŞÜMLERİ

Beni hep mutluluğa sürükleyen yaz, yavaş yavaş yerini sonbahara teslim etmeye hazırlandığının sinyallerini veriyor. Kulüp toplantılarımız da doğal olarak yaz rehavetine kapıldı. Ama bizler pes etmedik. Okuyoruz. Okudukça sizlerle paylaşıyoruz.

Geçtiğimiz günlerde 2 kitap okudum.

Bunlardan bir tanesi, ilkini aylar aylaaar önce okuduğum Stella M.Trevez’in Ben 50 Yaşındayım, Oğlum 59 adlı kitabı.

Yazarın ilk kitabı olan Ben 44 Yaşındayım, Oğlum 53 ‘ü bir solukta okuyup bitirmiştim. Hani bir kitabı çok seversiniz de okumaya ara vermek zorunda kaldığınızda aklınız hep o kitapta olur, işte bana da aynısından olmuştu.


Stella Trevez 2 çocuğuyla sakin, huzurlu bir yaşam sürerken, evde doğaüstü olaylar gerçekleşmeye başlar. Birileri sürekli kapısının önüne, yatağına, sokak kapısına kırmızı güller bırakır. Evi, kötü olayların habercisi siyah böcekler basar. Bir de bu olumsuzluklar içinde Trevez’i hiç yalnız bırakmayan parlak bir ışık, bir görünüp bir kaybolur. En sonunda olaylar, Trevez’in evde onlarla yaşayan annesini ve çocuklarını tehdit derecesine varınca Trevez soluğu İsrail’de medyum bir Haham’ın yanında alır. Hahamın tüm yaşananların Stella’nın geçmişiyle bağlantılı olduğunu söylemesi üzerine, Stella tekrar İstanbul’a döner ve bir astral yolculuğa çıkar.

Okumak isteyenleriniz olacağını düşünerek kitapla ilgili daha fazla yazmak istemiyorum.

Ama dediğim gibi ilk kitabı beni çok etkilemişti.

İkinci kitabını araya giren başka kitaplar nedeniyle çok sonra okudum. İkinci kitapta Trevez geçmişini bulmak için yollara düşüyor. Şimdiki hayatıyla, geçmişi arasında bocalayan yazar, ailesinin desteği ile geçmişine yaklaşırken bu ikinci kitabın beni ilki kadar tatmin etmediğini itiraf etmeliyim.



İlk kitabın sürükleyiciliğini ikincisinde yakalayamadım. İkinci kitapta, Trevez’e geçmişine yolculuğunda eşlik eden arkadaşıyla diyaloglarının aktarımında bir yapaylık hissettim. O paragrafları atlayıp geçmek istedim. Ben yazarın geçmişine nasıl ulaştığını delicesine merak ederken, paragraflar dönüp dolaşıp yazarın arkadaşıyla günün sonunda pijamaları ile yataklarında yaptıkları sigara-kahve eşliğindeki sohbetlerine gidiyordu.

İkinci kitap “eeee şimdi ?” sorusuyla beni baş başa bırakarak bitti.

Tabii ki yazılan her kitap bir emek sarf edilerek, uzun araştırmalar yapılarak yazılıyor. Okurlara yanlış bir şey aktarmamak yazarın özen göstermesi gereken konulardan bir tanesi. Yazarın kişisel tatmini bir tarafa tabii ki ticari bir amacı da var. Yazı yazmak gibi bir meziyete sahip kişilerin, bu hünerlerini bir kazanca dönüştürmesini taktirle karşılıyorum. Stella Trevez’i de olumsuz eleştirmek istemiyorum, ama bu ticari amacı ben ikinci kitap bittiğinde çok fazla duyumsadım. Aslında belki de daha somut bir sonuç olabilirdi bizi bekleyen. Duyduğuma göre yakın bir gelecekte de film olarak izleyebilecekmişiz.

Stella M. Trevez
Trevez 1956 yılında İstanbul’da doğmuş. Lise sona kadar önce Özel Dost İlkokulu, daha sonra da Sainte Pulcherie Fransız Okulunda eğitimini sürdüren Trevez, lise son sınıfı İsrail’de okumuş. Türkiye’ye döndükten sonra 2 yıl boyunca High School’da İngilizce kurslarına katılmış.

Edebiyata ilk yolculuğu genç kızlığa geçiş döneminde Fransızca yazdığı şiirler ve küçük hikayelerle gerçekleşmiş.

Yirmi yaşında eşi Selim ile evlenmiş ve 2 çocuğu olmuş.

Hobi olarak başladığı briç, onu İstanbul Briç Kulübün’de 1 yıllık asistanlığa ve ardından da özel briç derslerine kadar taşımış.

Briç derslerine devam ederken ticarete atılarak farklı sektörlerde çalışmış.

Huzurlu yaşamını altüst eden olayların başlaması ile yazarın ve ailesinin yaşamlarının 11 yılı yaşadıklarına anlam kazandırmakla geçmiş.

Ben 44 Yaşındayım, Oğlum 53 adlı ilk kitabında da 11 yıl boyunca aileyi huzursuzluğun pençesine ten olayları kaleme almış.

Bu kitabı Uzakdoğu’da Tayland, Hong Kong, Tayvan ve Macau’da Çince’ye, Brezilya’da Portekizce’ye çevrilmiş. Kitabı Uzakdoğu’da en çok satanlar listesinde dördüncü sıraya kadar yükselmiş.

----------------------------------------------------------------------------------


Tatilde okuduğum bir diğer yazar Julio Cortazar ve Ayakizlerinde Adımlar adlı 10 öyküden oluşan derleme kitabı.

Öykülerinde gerçekle, fantastiği harmanlayarak mükemmel bir anlatım sanatı yaratmış. Okurken biran siz de o fantastik dünyanın içine derin bir seyahate çıkıyorsunuz. Hangisi gerçek, hangisi hayal ayrıştırmakta tereddüt ediyorsunuz.



10 öyküden ben en çok Silvia, Işık Değişikliği, Liliana’nın Gözyaşları ve büyük caz ustası Charlie Parker’a adadığı Arayış’ı beğendim.

Işık Değişikliği’nden…

“Luciana'nın dergilerin üstünde unutulmuş mektubunu bulup tekrar okuduğumda onu yine gözlerimin önünde canlandırdım, her zaman görsel bir insan olmuşumdur, herhangi bir şeyi kolaylıkla canlandırabilirim; başlangıçtan beri Luciana'yı ufak tefek, kendi yaşlarımda düşünmüştüm, en önemlisi açık, neredeyse saydam gözlerinin olmasıydı. Onu yine böyle düşledim, bana yazdığı satırları kaleme almadan önceki düşünceli ama kararlı hali belirdi gözlerimin önünde. Bir şeyden kesin emindim, Luciana yazmadan önce karalama yapacak bir kadın değildi; bunu yazmadan önce tereddüt etmişti kuşkusuz, fakat beni Kötülük Gülleri'nde dinledikten sonra tümceler aklına gelmeye başlamıştı, mektubun bir oturuşta açık kalplilikle yazıldığı anlaşılıyordu, ama aynı zamanda –leylak rengi kâğıt nedeniyle herhalde– kadehinde uzun süre beklemiş bir likör izlenimi de uyandırıyordu bende mektup.”

Cortazar'ın kişi ve yer tasvirleri, hikayeleri kendi geniş hayal dünyasının malzemeleri ile zenginleştirerek bizlere aktarmasını çok sevdim.


(Peyman)

4 yorum:

billur dedi ki...

İşte Peyman!
Ben de nerede bu kızın yazıları yahu diyordum çünkü bir şey okumadığına inanmam zor...

Trevez'in ilk kitabını ben de ilk çıktığı dönemde okumuştum, zaten bı konulara küçükken epey meraklıydım ama İsrail'deki medyum Haham beni daha çok ilgilendirmişti.

İkinci kitabın çıkışını kaçırmışım ama eğer bir sonuç çıkmıyorsa hiç başlamayayım iyisi mi...

Cortazar müthiştir.....Ben de bir daha okuyayım ....
Sevgiler
Billur

Peyman dedi ki...

Billur'cum,

Açıkçası ikinci kitap beni hayal kırıklığına uğrattı. Sanki mutlaka üçüncü kitap gelecekmiş gibi bir hisse kapıldım. Benim kıramadığım ama senin kırmayı başardığın "serilerin tümünü okuma, kütüphanedeki tüm kitapları okuma" takıntım nedeniyle ikinciyi okudum, zaten beni hayal kırıklığına uğratacağını da bilmiyordum. Ancak üçüncüsü çıksa okumam diye düşünüyorum.
Cortazar'ın Mırıldandığım Hikayeler ve Sek Sek eserlerini de merak ediyorum. Okuma listeme şimdiden ekledim :)
Sevgiler,

Gulda dedi ki...

Ben Ayakizlerinde Adımlar’da bulunan Cennetin Kapıları adlı öyküyü de çok beğenmiştim. Kısa, vurucu, son derece gerçekçi, fantastik bir öykü idi.

Mırıldandığım Öyküler’de bulunan Metro öyküsü de, hala her metroya bindiğimde beni takip eder.

Ne demiş Pablo Neruda: "Cortázar okumamış insan bir kader kurbanıdır. Eserlerini okumamak korkunç sonuçları olan, sinsi ve ölümcül bir hastalıktır. Hiç şeftali yememiş bir insanın durumu gibi. Kişi yavaş yavaş mutsuzlaşır… ve belki azar azar saçları dökülür."

Adsız dedi ki...

Paylaşımlarınız çok yardımcı olduAhşap Stor Perde olarak yardımcı olduğunuz için teşekkür ederiz.

İlginizi Çekebilir

Related Posts with Thumbnails