15 Mart 2012 Perşembe
HAVVA - VÜS'AT O. BENER - YÜZYILIN 40 ÖYKÜCÜSÜ
Sinek Isırıklarının Müellifi, son zamanlarda okuduğum en etkileyici romanlardan biri oldu. Barış Bıçakçı yüz altmış altı sayfalık kısacık bir kitapta yalınlıkla kurgu oluşturmanın yanı sıra bir de okunacak yazarlar külliyatı sunuyor. Her sayfada, bireyin düştüğü iç sıkıntısını benzersiz bir gözlem yeteneğiyle oluştururken, o huzursuzluğun yolculuğuna teker teker yazarlarını, şairlerini şahit ediyor. Salinger’dan, Füruğ Ferruhzad’a uzanırken Charlie Haden ve Carla Bley “The Ballad of the Fallen” ile düşüşü dinletiyor.
Düşenin dostu olur mu bilmiyorum ama: “Zaten bu dünyada çoğunluğu, herkesin kendisine hayran olduğunu düşünenler ile kimsenin kendisini sevmediğini düşünenler oluşturur, geri kalanlar ise Vüs'at O. Bener okurudur. (sy.114)” diyor Sinek Isırıklarının Müellifi Cemil.
Ve yine aklıma o öykü düşüyor. Havva!
“Benim saçlarım yumuşak. Havva’nın saçları keçe gibi.” diyor öykünün anlatıcısı şımarık küçük kız. Satırlar ilerledikçe değişiyor öykü, sert, buz gibi bir zeminde ilerliyor. Kapı aralığında saklanıp, aslında duymamanız gereken bir konuşmaya şahit olmuş gibi hissettiriyor. Kötücüllük akıyor bir yanıyla, öte taraftan küçük iyilik kırıntıları bırakıyor. İyinin ve kötünün bahçesinde olduğumuzu hatırlatıyor.
Hep orada değil miyiz aslında?
Sahi kızın babası doktorun kulağına ne fısıldıyor?
Havva, halının içindeki beyaz kuşu niye keser, kesmiş midir?
Bu kadar kısacık bir öykü insanı nasıl darmadağın edebiliyor?
Gözlerimi iri iri açıp, bir dilim baklava rica edebilir miyim?
Gülda
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder