14 Mart 2012 Çarşamba
Egg and Burger ve Ötesi
Her sabah olduğu gibi yine bu sabah sağlıklı bir kahvaltı ile güne başlarken, günün ilerleyen saatlerinde beni nelerin beklediğinden bihaberdim.
“Ayy! Çok sıkıcısın!” dediğinizi duyar gibiyim.
Evet, her güne sağlıklı bir şekilde başlıyorum, ama bu sağlıklı bir şekilde bitireceğimi garanti edemez. Öyle değil mi?
Durun! Durun!
Aslında bir an düşündüm de, kahvaltım da çok masum değilmiş.
Dün aldığım üzeri bol şamfıstıklı kadayıfı, akşam vicdanım rahat uyumak adına sabaha ertelediğim ve kandırılıp kandırılmadığımız konusunda emin olmadığım ama yine de uygulamaktan kaçınmadığım “aç karnına yenen tatlı kilo yapmaz” tezini kullanarak kahvaltıda yedim.
Bizim evde hiç yemek atılmaz. Emre’nin bıraktığı tüm yemekleri yemekle kendimi görevlendirdiğim için, sabah bir parçasını bıraktığı sosisli sandviçi de kahvaltıma “tuzlu yiyeyim, bastırsın” mantığıyla ekledim.
Ve klasik hafta içi içeceğim olan bir bardak süt ile de üstüne cila yaptım.
“Oh maşallah!”
Bunca kahvaltıdan sonra gerçekten niyetim hafif bir öğle yemeği, sebze ağırlıklı akşam yemeği ve meyve ile günü sonlandırmaktı.
Her öğlen olduğu gibi bugün de ofiste “ne yiyelim” muhabbeti açılınca, aklımızdaki çılgın fikirleri birer birer sunmaya başladık.
Dün akşam Etiler Teknosa’ya giderken ara sokaklardan birinde önünden geçtiğim cafelerden bahsetmeye başladım.
Bir anda fikir çok cazip geldi ve taksiye atladığımız gibi soluğu Etiler’de aldık.
Egg&Burger, boydan boya camekânı, metalin soğukluğunu eriten kırmızı deri koltukları, siyah-beyaz kareli duvar karoları ve açık renk masaları ile Pin-Up stilini yansıtan güzel, sıcak bir mekân.
Gözüm bir köşede bir jukebox aradı. Kocaman sepet içinde gelen leziz hamburgeri, çıtır kızarmış patatesleri ve çoktandır ağzıma sürmediğim buz gibi Coca-Cola’yı yumuşak kayışlarla mideme indirirken Sarah Vaughan, Frank Sinatra, Elvis Presley, Julie London,The Diamonds, Bobby Darin, Ray Charles, Dean Martin dinlediğimi hayal ettim. Müzik yok muydu? Vardı, haksızlık etmek istemiyorum.
Sanki kapı açıldı ve içeriye zarif bedenlerini saran daracık stil kıyafetleri, ince burunlu ve ince topuklu ayakkabıları, küçük askılı şık çantaları ve bu asil görünümlerini tamamlayan şapkalarıyla Audrey Hepburn, Bridget Bardot, Grace Kelly, Marlyn Monroe girdi.
Bir öğle yemeğinin, insanın bir gününü nasıl etkilediğini görebilmek için bir örnek teşkil etmesi adına…
Hayatın lezzetini yakalayın!
Peyman
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
süpermiş, afiyet olsun:)
Yazını okur okumaz, eve hamburber ve patates kızartması ısmarladım. Aldığım son kilodan sen sorumlusun:)
Sevgiler
Gülda
Yorum Gönder