3 Kasım 2010 Çarşamba

Gastroloft Project

Ka geçtiğimiz aylardan birinde bir gece epey içmiş bir şekilde eve geldi. Çok keyifli görünüyordu ve elime bir kartvizit tutuşturdu. “İşte sunumunu yapacağın yeri buldum” dedi. O gece ofislerinin İnsan Kaynakları bölümünün organize ettiği sadece 7-8 kişinin katılımı ile gerçekleşen bir kaynaşma yemeğine gitmişti.




Ka, evinden gerekmedikçe çıkmayı sevmeyen biri iken, işi gereği çok farklı restoranları ve mekânları sürekli geziyor ve bu da öncelikle yeni bir yer denemeyi seven biri olarak bana ve Umurbey Şarapları’nın satış grafiğini izlemek içinse Yonç’a yarıyor. Ka, başladı anlatmaya:

“Gülda burayı çok seveceksin. Bilhassa Aylin Hanım’a bayılacaksın. Yemekler çok lezzetli, manzara muhteşem. Mekân tam sizin sunuma göre, sadece size ait olacak ve sakın görüp hayran kalacağın küçük kediyi –adı o gecenin sonunda Pepsi olmuş- kaçırıp, eve getirme lütfen...”



Böylece, Ka her zamanki gibi beni çok büyük bir sıkıntıdan kurtarmış oldu. Epeydir sunumumu nerede yapacağıma dair telaş içinde idim. –Ve için için Ka’ya güveniyordum açıkçası.-



Aylin Hanım’ı aradım ve kendisi ile randevulaştıktan sonra Billur ile Asmalımescit’te Hamson Apartmanı No:19 D:19’un yolunu tuttuk. Aylin Hanım bizi baştan uyardı: “Hamson Apartmanını görünce hemen ilk kapıdan girip onca merdiveni çıkmayın sakın. Sonra tekrar inip, onca merdiveni çıkmak zor olabilir” diye. Telefonda ne demek istediğini tam anlamamış olsam da apartmanın kapısına geldiğimizde yerine oturdu.

Burası çok eski/güzel zamanlarda yapılmış bir site idi. Bir dış kapı hemen girişte bir kapı, ancak birkaç merdiven inince bir avlu ve karşısında başka bir apartman daha… Asmalımescit’in sıkışıklığında böyle büyüleyici bir mekânla karşılaşmak beni çok şaşırttı ve doğru apartmana girmiş olsak da altı kat merdiveni çıkmak beni epey yordu. Merdiven boşluklarındaki heykellere bakmak –evet bazı insanların yaşadıkları yerlerin merdivenlerinde nişlerin içinde heykeller var- çok büyük bir keyif olsa da o kadar öksürürken tek düşündüğüm hâlâ varamamış olduğumuzdu.

Ve bizi orada çok güzel bir kadın ve çok güzel üç kedi karşıladı. Sohbetimiz devam ederken mekânın diğer ortağı Kaan geldi ve bu görüşmenin sonucunda işinin bu kadar ehli, yaptıkları işi ve yaşamı böyle seven insanlarla uzun süredir tanışmamış olduğumu fark ettim. Bir yandan kendisine yuva aranan Pepsi’yi nasıl eve sokabileceğimi tasarlarken, bir yandan da şaşkınlık/hayranlıkla Kaan ve Aylin’e bakakaldım.



Aylin Yazıcıoğlu, Boğaziçi ve Cambridge Üniversitelerinde sosyoloji eğitimi almış. 2005 yılında akademiden ayrılıp “içindeki ses”i dinleyerek Fransız mutfak tekniklerini öğrenmek üzere Paris Cordon Bleu'ye başvurmuş. Pasta-çikolata konusunda uzmanlaşıp Chocolatier Jean-Charles Rochoux'da 18 ay çalıştıktan sonra Kaan Sakarya ile beraber "Chef at Home" adlı VIP Catering şirketini kurmuş.



Kaan Sakarya ise Galatasaray Lisesi ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni bitirmiş. Alâmetifarika’da üç yıl reklamcılık yaptıktan sonra kariyer tamamen değiştirmeye karar vermiş ve sıfırdan aşçı olarak çalışmaya başlamış. Paris'e yerleşip, Ecole Ferrandi'de Fransız mutfağı üstüne eğitimini tamamlamış. Arpège, Taillevent, Maison Blanche gibi Michelin yıldızlı restoranlarda çalışarak gastronomik mutfak deneyimini arttırmış ve ülkeye geri dönmüş.



Kaan aynı zamanda Chef at Home'un alt markası “Gastroloft Project'” in yaratıcısı...

Gastroloft Project:

Kaan ve Aylin, merdivenle ulaşması güç bu mekânda (aslında terasında) -bizim gittiğimiz gün hava kapalı olduğu için içeriye alındık ve sanırım tüm kış içeride devam edecek ama- çok enteresan bir mutfak deneyimi sunuyorlar. Şirketler ya da gruplar için hazırladıkları özel gün menülerini bir tarafa bırakırsak; Kaan ve Aylin zaman zaman bir menü hazırlıyorlar ve bunu facebook gruplarından duyuruyorlar ve eğer siz de bu deneyimi yaşamak istiyorsanız rezervasyon yaptırıp gidiyorsunuz. O kocaman masanın çevresinde birlikte gittiğiniz arkadaşlarınız ve o gün tanışacağınız diğer kişiler ile midenizi, gözlerinizi Kaan ve Aylin’in zevkli seçimlerine bırakıyorsunuz. Ve her bir yemek ile yemeğe uyumlu bir başka şarabı tadıyorsunuz.

Açıkçası ben bu deneyimi daha yaşama şansına erişemedim. Ancak bilhassa Vedat Milor’a bakarsak, o bu deneyimden oldukça memnun kalmış.

Ben, onlara elimde Sahilde Kafka’da yenen yemeklerin listesini götürdüm. Kaan ilk başta mesafeli yaklaşsa ve tam bir şef edası ile aslında böyle belirlenmiş menüler yerine kendi yaratıcığı ile çalışmak istediğini açıkça ifade etse bile “Yılan Balığı”nı duyunca abartmıyorum gözleri parladı. Böyle çalışmak istemediklerini tekrar belirtip, beni kırmayarak kabul ettiler. Ve sonuç olarak; Aylin ve Kaan Sahilde Kafka kitabında bahsi geçen yemekleri inceleyip, muhteşem bir menü ortaya çıkardılar:



Bizim kitap kulübü üyeleri tüm gece Umurbey Şarapları’nın yeni Rose’sini içti. Bense kaldığım yerden bira içmeye devam ettim. -Aslında hep birlikte Kaan ve Aylin'in ritmini bozmuş olduk.- Kaan tam bir şef! Yemeklerinin yenmesini ve yorum yapılmasını istiyor. Bense hem sunum yapmanın heyecanı ile hem de içki içerken yemek yiyememem gerekçesi ile yemeklerin sadece tatlarına bakabildim. Ve her seferinde de Kaan’ın onaylamaz bakışları ile karşılaştım. Kaan’a hak vermemek mümkün değil aslında. Ben de -benim de onların kadar önemli bir yerlerden olmasa da şef sertifikam var ve yemek yapmaya, özellikle yemeğe arkadaşlarımın gelmesine bayılıyorum- yemek yaptığım zaman; herkes yesin ve fikrini söylesin istiyorum.-

Gecenin bir anında Kaan ve Aylin’in çok güzel bir ekip olduklarına tekrar emin oldum. Aylin benim hayran olacağım kadınlardan biri. Son derece mesafeli ama bir o kadar da sıcak, çok bilgili ama tamamen köşelerinden arınmış. Çok becerikli ve kültürlü ama bunu gözünüze hiç sokmuyor. Elleri çok sihirli ama sözcükleri başka bir ritimden tam içinize işliyor. Sizi hiç üzmüyor ama bunu yaparken de duruşundan zerre taviz vermiyor.









İşte kısacası ben Aylin’in kişiliğine ve Kaan’ın yaşama bakışına hayran kaldım. Çok uzun süredir kimse beni bu kadar şaşırtmamıştı. Aylin ve Kaan; gece için tekrar teşekkürler…


Bazı Notlar:

1. Ka, Gastroloft’da gayet makul içmiş aslında. Asıl onu bu hale getiren çıkışta Asmalımescit’te açıkta satılan shot tekilalar olmuş. Kendisi, onların gayet içilebilir ve makul fiyatlı oldukları yönünde ısrarlı, ben içmem. Yanımda içmek isteyen olursa da sanırım itiraz ederim. Ya kör olursak, ya içine tecavüz ilacı konulmuşsa, ya bayılırsak şeklinde türlü obsesyonlar yaratabilirim…

2. Yemeğin sonunda Aylin’in hazırladığı şans kurabiyelerinin içinde Kafka’nın Aforizmaları vardı. Umarım Sevgili Kulüp Üyesi arkadaşlarım aforizmalardan çıkan tavsiyeleri dikkate alırlar:

* Gerçek düşmandan sınırsız bir cesaret akar içine.

* Belirli bir noktadan sonra geri dönüş yoktur. Bu noktaya erişmek de gerekir.

* Düz bir yolda yürüyor olsaydın, tüm ilerleme isteğine rağmen hala gerisin geriye gitseydin, o zaman bu çaresiz bir durum olurdu; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye kayması, bulunduğun yerin durumundan ileri gelebilir, o zaman da umutsuzluğa kapılmana gerek yoktur.

* Dünyayla arandaki savaşımda, dünyanın yanında ol.

* Kendini insanlığa bakarak sına. Şüphe edeni şüpheye, inananı inanca götürür bu.

* Kusurların hepsi, sabırlı olamamak, çalışılan işteki kurallara uymaya işi başarmadan önce boş vermek ve çıkacak dertleri sözde bir barikatın ardına hapsetmektir.

* Bir noktadan sonra vazgeçmek olanaksızdır. Erişilmesi gereken nokta da, orasıdır.

* “Bir kafes, kuş aramaya çıkmış.”

* Buraya ilk kez geliyorsun: Alınan nefes bile değişik, yanındaki yıldız, güneşten bile çok ışıldıyor.”

* Beklemesen de olur, hiç ses çıkarma ve tek başına ol. Dünya maskesini düşürmen için sana gelecektir; yapabileceği başka bir şey yoktur, ayartıya kapılmış, ayaklarının altında kıvranıp duracaktır.

* Almancada ''Sein''in iki anlamı vardır. “Var olmak'' ve ''Onun” olmak

* “Alelacele koşup yaşama sığınmıyorsa insan, yaşamdan zevk alabilir mi?”

* “Üzerinde durduğun alanın, iki ayağınla bastığından geniş olamayacağını bilmek, mutlulukların en büyüklerindendir.”


* “Yol sonsuzdur, ne kısaltabilir ne de uzunluğuna yeni metreler ekleyebilirsiniz, yine de herkes çocuk kadar elini kullanarak ölçmeye çalışır onu. İlerlemen gereken yol, gerçekten de bu karış kadardır, senin hakkındır bu.”


3. Aylin, Cordon Bleu'dan pasta ve tatlı uzmanı olarak mezun olmuş bir şef olduğu için –gayet haklı bir gerekçe ile- benim şeker hamuru ile yapılmasını istediğim ve üzerinde bin bir detay olan pastayı yapamayacağını son derece nazik bir şekilde belirtti ve ben de her zaman ki gibi pastayı Muskat’ın şeker hamurları ile harikalar yaratan sahibesi Gül Gerçel'in ellerine bıraktım. Ve son derece absürt bir pasta istedim, pasta hayalimde canlandırdığımdan da güzel olmuştu:





O gece aynı zamanda Ayşen’in de yaş gününü kutlayacağımız için pastanın Ayşen için ama Sahilde Kafka’yı da yansıtır şekilde olması gerekiyordu. Sahilde Kafka’da bahsi geçen odayı ilk okuduğumdan beri gözümde hep Van Gogh’un Bedroom in Arles resmindeki oda gibi düşünmüştüm ve bu odada Kafka Tamura, Saiki Hanım’ın hem çok genç hem de şimdiki hali ile karşılaşıyordu.



Gül Hanım benim bastırdığım kitabın kapağını zemin olarak kullanıp, Van Gogh’un resmine benzer bir mekan tasarladı. Kafka Tamura’yı üzerinde bir Karga ile şekillendirip onun mekânın duvarında asılı duran Ayşen –bebeklik ve şimdiki hali- resimlerine bakar halde üç boyutlu hale getirdi. Kediyi de eklemeyi unutmadı, ayrıca pasta çok lezzetli idi.

Ne diyeyim, işini iyi ve severek yapan insanlarla çalışmak gibisi yok. Tekrar teşekkürler.

4. Gastroloft Project:

www.chefathome-tr.com
Tel: 0 212 252 87 67
GSM: 0 532 426 27 88
Asmalımescit Mahallesi Yemenici Abdüllatif Sokak Hamson Apt. No:19 D:19 Beyoğlu İstanbul

5. Muskat Butik Pastanesi:

www.muskat.com.tr/


Arnavutköy 1.Cadde No:63/A-İstanbul
Tel: (212) 287 59 43
E-Mail:g_muskat@hotmail.com


5. Sunum gecesi arkadaşlarım Pepsi’yi göremediler, çünkü Pepsi’nin artık yeni, mutlu ve huzurlu bir yuvası varmış.




6.Ayşen’ciğim biraz geç oldu ama doğum günün tekrar kutlu olsun.



7. Artık Sahilde Kafka ile ilgili başka yazı yazmayacağım söz.

Hepinize mutluluklar dilerim.

Gülda

4 yorum:

Ayşe dedi ki...

Sevgili Gülda,

Bu yaşadığımız deli mekanda ne kadar huzurlu ve kaliteli yerlerin olduğunu birlikte görüyor ve yaşıyoruz. Aylin ve Kaan çok güzel bir mekan bulmuş ve içini çok güzel doldurmuşlar bizede onun keyfini çıkarmak kalıyor. Zaten beni kedide yakalamışlardı!.... Tşk

Nimir-Ra Ayşe

Peyman dedi ki...

Gülda'cım,
Sunum gecelerimiz sayesinde keşfettiğimiz, konumuna, menülerine hayran kaldığımız nadide mekanlardan birisi. Ağızdan ağıza reklamını bol bol yapıyorum. Eee ne diyim, tecrübe ve yaşanmışlık hisleri bir kat daha arttırıyor. Yaşadık, tecrübe ettik, %100 onayladık, aksiyon aldık. Eş, dosta duyurmaya başladık bile :)

billur dedi ki...

Sevgili Gülda;

O kedicik benim son zamanlarda gördüğüm en güzel şeydi... Ben de alıp gitmek istedim ama malum evde ZORBA ile mümkün olmazdı.

Yemekler ise -bazılarının ismi beni aşan bir his uyandırmış olsa da- başarılıydı gerçekten. Bence bir kere de Kaan ve Aylin'i bir tema olmadan kesin denemek lazım.

Somon ve wasabi dondurma ikilisi çok değişik olmuştu ve somon füme olmasına rağmen ben yiyebildim!

Manzara, apartman -6 kata rağmen ki bir de ben çok hızlı çıkarım ve zaman zaman sana "iyi misin" diye seslenmek zorunda kaldım- biraz kıskançlık vericiydi.
Neyse nazar etme n'olur, çalış senin de olur demiş atalarımız!
sevgiler
billur

aycann dedi ki...

Sevgili Gülda,

Şimdiye kadar gittiğimiz mekanlar arasında en favori 3'ün arasına girdi Gastroloft ...

Pepsi'yi göremedik ama orada bir ahbabı kalmıştı ben onu bayağı mıncıkladıydım.

Bana kalsa o akşam yatıya da kalırdım. Kim gidelim artık dediydi!?..

İlginizi Çekebilir

Related Posts with Thumbnails