27 Ocak 2010 Çarşamba

BU YAZ AYRILIĞIN İLK YAZI OLACAK - Selim İleri

Orhan Kemal Roman Armağanı almış kitapları sizlere tanıtma projemiz çerçevesinde seçtiğim ikinci kitabım olan Selim İleri’nin Bu Yaz Ayrılığın İlk Yazı Olacak adlı romanını sonunda okudum.

Bu projede okuyacağım kitapları belirlerken daha önce kitaplarını hiç okumadığım yazarları seçmek istedim. Böylelikle okumadığım yazarları tanıyacak, onların edebiyatımıza kattıklarını araştırma fırsatım olacaktı.

Selim İleri’nin herhangi başka kitabını okumadığım için birazdan yapacağım yorumlarım belki de bazı blog takipçilerimiz tarafından yerinde tahliller olarak değerlendirilmeyebilir. Ama yorumlarınızı paylaşırsanız sevinirim, Selim İleri hakkındaki görüş ve düşüncelerimi genişletmem açısından faydalı olacağına inanıyorum.

Roman, André Malraux’nun “Her roman aslında bir otobiyografidir.” sözüyle başlıyor. Bu söz de ilk tahlilde bana, Selim İleri’nin otobiyografik bir roman yazmış olabileceğini düşündürdü.

Okumaya başlayınca, çok da fazla zevk almadığım bir tarzın içinde boğulduğumu düşündüm. Birkaç sayfadan sonra kitabı okuyamadığımı fark edip bıraktım. Arada birkaç kitap okuduktan sonra yeniden okumaya teşebbüs ettim. Ve bu okumada muvaffak olabildim.

Ben, kitaplarda farklı karakterlerin ve bu karakterler etrafında cereyan eden farklı olayların birbirine girift bir şekilde tasvir edilmesinden hoşlanmıyorum. Bu tarz bir anlatım beni kitabın konusundan uzaklaştırıyor. Okuduğum roman ve ben bambaşka yerlere savrulup kalıyoruz.

İleri, romanında kendi otobiyografisini yazmamıştı. Ama ozanların kendi isimlerini şiirlerinde satırlara katması misali, İleri de romanında ikinci veya üçüncü şahıs olarak kendisine yer vermişti.

Yazacağı bir romana konu olacak karakterlerden Aşk-ı Memnu’nun yazarı Halit Ziya Uşaklıgil’in intihar eden oğlu Halil Vedad gerçekliği ile bu romanda yerini alırken, kurgusal olarak gerçek kişilikler gibi okura aktarılan İleri ile aynı apartmanda oturan ve kendinden genç erkeklerle geceleri buluşan komşusu Sevim hanım ve ayyaş oğlu Ayhan, şişman Nur hanım ile onun iç güveysi oğlu ve gelini, emekli coğrafya öğretmeni Sırrı Bey ve ev hanımı eşi Vecihe hanım, karşı apartmanda oturan Madam Ester ve Gülderen Hanım romanın diğer karakterleri.

Kitap, Halid Ziya Uşaklıgil’in Bir Acı Hikaye ve Anton Çehov’un Vişne Bahçesi adlı eserleri ile harmanlanırken, Vişne Bahçesi’ndeki uşak Firs ayrılıkların en büyüğünü yani ölümü yakınında tatmış biri olarak yazarın kendisini bir anlamda eşleştirdiği karakter olarak ortaya çıkıyor.
Burada ayrılık, dönüşü olmayan bir yol olarak betimlenen ölüm ile sevdikleri insanlardan ayrılan kişilerin hazin sonlarını ifade ediyor. Ve ayrılığın ölüm olmasa da ölüm kadar hazin olduğu…

“Ama öyledir, yıkım ve ayrılık birdenbire gelir. Daha bir saniye öncesine kadar her şey düzenindeyken, düzen tıkır tıkır işlerken, çöker gider; acı, görkemin kuruverir.”
“Ölümün olmadığı, araya girmediği ayrılıklar da acıdır ve ayrılık, her zaman tıpkı ölüm gibidir.”


Okuduğum pek çok romanda, yazarlarının kitap okumanın önemine değindiğini fark ettim. Selim İleri de bu romanında bunu şu satırlarda dile getiriyor;

“Kitap okumak istiyorum ama okuyamıyorum ağbi.”
“Neden Ayhan ? Kitaplar iyidir, içteki çağıltıyı keser.”
-----------------
“Ne kadar garipsemiştin, geceyarılarına kadar televizyon seyredilen evlerin, sabaha karşı otomobiller park ediliyor, geç dönenlerin otomobillerden indiği, bangır bangır müziklerin geceyi inlettiği bu semtte senden başka bir insan da…üstelik her gece…koltuğunda, yalnız ama kitaplarıyla birlikte…”




Selim İleri 1949 yılında İstanbul’da doğmuş. 1968 yılında Atatürk Lisesi’ni bitirmiş. Hukuk Fakültesi’ne devam ederken öğrenimini yarıda bırakmış ve kendisini tümüyle yazmaya adamış.

İlk yazısı 1967 yılında Yeni Ufuklar Dergisi’nde yayınlanmış. İlk öykü kitabı olan Cumartesi Yalnızlığı 19 yaşındayken yayınlanmış.

1998 yılında Kültür Bakanlığı’nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almış.

Uzun yıllar Milliyet Gazetesi’nin kültür-sanat sayfasında “Yazı Odası” köşesinde makaleler yazmıştır.

2008 yılında başlayan “Selim İleri’nin Not Defterinden” adlı televizyon programı ben hiç izlemedim ama TRT2’de her Pazar yayınlanmaktaymış.
1976 yılında Dostlukların Son Günü ile Sait Faik Hikâye Armağanı, 1977 yılında Her Gece Bodrum ile Türk Dil Kurumu Roman Ödülü, 1982 yılında da Kırık Bir Aşk Hikâyesi ile SİYAD En İyi Senaryo Ödülü’nü almış.


Sevgiler,

Peyman

5 yorum:

billur dedi ki...

Sevgili Peyman;

Ben de hiç Selim İleri okumadım; ve çok ilginç kütüphanemde de yok. Ancak Her Gece Bodrum'u okumak istiyoru aslında.

Ancaaak Kırık Bir Aşk Hikayesi'ni hatırlattığın için sağol. Ne güzel filmdir. Kadir İnanır'ın şişinmeden oynadığı Hümeyra'nın ise insanın kanına dokunan kırılganlığı çok iyi verdiği, müzikleri Cahit Berkay, yönetmeni Ömer Kavur olan bu film en güzel aşk filmlerinden biridir...İnsanın boğazında düğümlenen yumru bir kaç gün geçmez.

Ay ben bunu iyisi mi yazı olarak ele alayım.
Sevgiler
Billur

Peyman dedi ki...

Billur'cum,

İtiraf etmeliyim ki, Selim İleri ve eserleri hakkında yapılan yorumları okuyunca, bu kitabına biraz haksızlık yaptığımı düşünüyorum. Bu yüzden de başka eserlerini okumak istiyorum. Kamelyasız Kadınlar ve Her Gece Bodrum benim dikkatimi çeken diğer kitapları.

Kırık Bir Aşk Hikayesi'ni seyretmediğimi düşünüyorum. Ama internetten araştırırken konusunu okumuştum. Klasik Türk Filmlerinde sıklıkla rastladığımız kör delikanlı veya genç kız ile yakışıklı veya güzel sevgilisi, zengin delikanlı, fakir gençkız aşkından daha farklı bir konuya sahip olduğunu okumuştum. Evet bence de yaz da seyretmiş kadar olayım...

Sevgiler,

aycan dedi ki...

Sevgili Billur,

senin tüm yazılanrını ama özellikle Yeşilçam yazılarını okumayı çok seviyorum itiraf edeyim. Evet yaz n'olursun ....

Aycan

Adsız dedi ki...

Siteyi ilk defa açtım ve çok hoşuma gitti benim gibi kitaplara bu kadar düşkün bir insan için bulunmaz bir kaynak olucağına eminim Selim İleri nin kitaplarının okuyucu çok sıktığının biliyorum AŞK ve ISTIRAP kitabını okumuştum ve bundan sonra hiç bir kitabını elime almıyacağımı kendime söz vermiştim yılda 30 kitap okuyan bir insan olarak yazıyorum

AVARE BALON dedi ki...

Merhaba,

Okuduğum tek kitabı olduğu için genelleme yapamıyorum. Kendime bir kitabını daha okumak için şans tanımıştım. Ama yorumunuz beni diğer kitaplarını okumaktan alıkoydu diyebilirim. Oysa ki Türk Edebiyatı'na pek çok eser kazandırmış bir yazarımız. Bu kitabı okudutan sonra Virginia Woolf'un Dalgalar adlı eserini okumaya teşebbüs ettim. Muvaffak olamadım, çünkü aynı hissiyata kapıldım. Romanı bitiremedim.
Bu kadar çok okuduğunuza göre sitemizden gerçekten faydalanabilirsiniz. Biz de sizin yorumlarınızı dört gözle bekleriz :)
İyi okumalar,

İlginizi Çekebilir

Related Posts with Thumbnails