İşte sizlere klasik şimdilerin deyimi ile romantik/komedi türünde bir konu: Çirkin ördek yavrusunun aslında kuğu olduğunu fark etmesi. 1970 yapımı Yönetmenliğini Mehmet Dinler’in, yapımcılığını Şahan Haki’nin (Melek Film) üstlendiği , senaryosunu Erdoğan Tünaş’ın kaleme aldığı, başrollerini ise Türkan Şoray, Ediz Hun, Münir Özkul, Suzan Avcı, Süleyman Turan ve Zafer Önen’in paylaştıkları Tatlı Meleğim.
Bu filmin ilk versiyonuna yıllar sonra denk geldim: Cici Kâtibem. 1960 yılı yapımı olan filmde yönetmen bu sefer Arşavir Alyanaktır ve başrollerini Orhan Günşiray, Fatma Girik, Serpil Gül ve Suphi Kaner paylaşmaktadır ve film siyah beyazdır.
Cici Katibem de denk gelindiğinde mutlaka seyredilmesi gereken nostaljik fimlerdendir, benden hatırlatması.
KOCA BİR TABAK MAKARNA
Leyla (Türkan Şoray) büyük bir kayık tabakta okkalı miktarda bir salçalı makarnanın üzerine bir tatlı tabağı peyniri boca ettikten sonra yemeğe başlar.[ Bu filmin başını ofiste sebze ve salata yerken seyretmeye başladım. Sonuç: Bir tabak da pilav yedim] 3 çatal darbesiyle bitirince de Leyla bununla yetinmez, ekmeğe uzanır ve tabağı sıyırır annesinin gözleri faltaşı gibi açılır ve kendisini de yemesinden korkan bir ifadeyle:
-Çok yiyorsun. Şimdiki kızların endamları dal gibi. Yakışıyor hani incelik.
-Şimdiki kızların mideleri sırtına yapışmıştır sıskalıktan...
diye cevap verir ve akşamki böreği sormaya başlar.
Bu esnada hayata tembellik yapmak üzere gelmiş ve Leyla’nın sırtından geçinmekte olan kuzeni Fikret (Süleyman Turan) hala uyumakta ve son sevgilisi Necla’nın ismini sayıklamaktadır. Leyla Fikret’in iş bulamamasından ötürü bıkkındır ve seslenmesine rağmen uyanmayınca kaba etine çatalı batırıverir. [Görüldüğü üzere Leyla çatalı hem yemek yerken hem de döverken ustaca kullanmaktadır.] Fikret ile bu çalışma mevzuundan ötürü itişseler de Leyla dayanamaz ve yine cebine harçlığını koyar. Zira o gün patronundan zam isteyecektir.
İşe gitmeden önce bakkala uğrayan Leyla bakkala 3 kg yufka, 5 paket makarna, 2 kutu salça siparişi verir. Leyla’yı mahallede gören diğer esnaf ise dakikliğinden ötürü “Saatleri ayarlayın çocuklar, saat 8.32, Antika Leyla göründü” diye tiye alırlar.
Leyla işe vardığında patronunun onu işten çıkarttığını öğrenir, hâlbuki günlerini sadece tırnak törpüleyerek geçiren mesai arkadaşları durmaktadır ve sırf şişman ve çirkin olduğu için işten çıkarıldığını anlayınca patronuna:
-Seni patlamış mısır suratlı herif seni! diyerek bir tokat aşkeder. Eve dönen Leyla hırsını börekten çıkarmakta ve sanki patronunun etini dişler gibi hissetmekte ve etrafta fındıkçıların çokluğundan ve çapkın patronların varlığından şikâyet etmektedir …
BU SIRADA BAŞKA BİR İŞYERİNDE
Yaklaşık 10 adet sekreter etrafta ceylanlar gibi sekmekte ve yakışıklı patronları Murat (Ediz Hun) gelmek üzere olduğu için baharı müjdeleyen kuşlar gibi cıvıldaşmaktadırlar.
Murat gelip odasına girince Müdür Bey’den (Zafer Önen) Sevda Hanım’ı göndermesini rica eder. Sevda diğer mesai arkadaşlarını ekarte ettiği için pek sevinçlidir, odaya girer:
-Hazır mısınız?-Ahhh..Hem de kaç günden beri.
-Nevet, not alalım lütfen….Reklam için güzel dudaklı mankenler seçilsin. Şey gibi..Iıııı…
-Gelincik gibi kırmızı, biçimli, dolgun, ıslak ıslak…. Sevda yerinden kalkmış ve dudaklarını Murat’a uzatmıştır ki bu esnada Selim (Münir Özkul) kestiği için özür dileyerek içeri girer.
-Yazıyı bitirmiştik zaten.
-Noktaladınız mı bari?
- Nayır, virgülde kaldık.
Selim rakip firmanın faaliyete geçtiğini söyler, bunun üzerine manken sayısını artırmaları ve de hemen acil yeni mankenler için ilan vermeleri gerektiğine karar verirler.
Bu arada Leyla’nın evinde Fikret elinde gazete iş ilanlarına bakmaktadır; yanlış anlaşılmasın kendisi için değil, Leyla için. Ancak yanlış adresi verir ve Leyla manken seçimlerine gider ve onu oradan “Sen ancak güreşçi olursun” diyerek kovarlar. Evde Fikret ile kavgalaşsa da Leyla doğru adrese gitmeye ikna olur.
MANKEN ADAYLARI SEÇİLİYOR
Selim işyerinde adayları seçmek için heyecanla beklemekte, adaylar rakibelerini süzerek sohbet etmekte ve bellerinin 1 cm kalınlaştığından (kaç 1 cm anacım kaç 1 cm!?), 5 seneden beri hamur işi yemediklerinden (şu anda Pelit’ten sipariş vermemek için kendimle mücadele ediyorum) bahsetmektedirler. Selim adaylardan birine yaklaşır:
-Adınızı lütfeder misiniz?
-Alev
-Bellliii..Şimdiden hararet bastı.
Selim Leyla’nın önüne gelince birden irkilir ve Müdür 1. Elemeyi geçemediğini söyler ona. Öfkelenen Leyla tam ofisten çıkmak üzereyken Murat ile çarpışır. Kısa bir konuşmadan sonra Murat Leyla’yı işe alır. Leyla o dakika Murat’a vurulmuştur aslında.
İLK İŞ GÜNÜ
Leyla işe zamanında gelir ve Müdür’ü şaşırtır. Bu sırada Murat sırası gelmiş olan Şermin’i ister. Şermin izinlidir, Aysun’u çağırır o da daha gelmediğinden odaya Leyla gider.
-Not alın lütfen. Çirkin kadın yoktur. Bütün kadınlar güzeldir. Çirkin sanılan kadınlarsa nice hazineleri bağrında saklayan toprak gibidirler. Venüs Güzellik Müstahzarlarını kullanan her kadın Venüs kadar güzeldir.
-Venüs mü? Hani şu reklamlarda çıkan karı değil mi?
-Söylediklerimi yaz sen!
-Takma kafanı. Yazarız şimdi..( tersten yazar)
-10 kopya istiyorum, hayır 100 kopya olacak. Anladın mı? Ne bakıyorsun?
-Güzele bakmak sevaptır.
ALARM ÇALIYOOOORRR
Murat Leyla ile çalışırken Selim de odasında yeni sekretere dosya dolabını göstermektedir ki alarm çalmaya başlar. Zira Selim’in kıskanç karısı Belma (Suzan Avcı) çıkagelmiştir çünkü falında kocası ile bir sıkıntılı durum olduğunu öğrenmiştir!
Ki bu durum da bir süre sonra açığa kavuşur: İzmir’deki tanıtımlar için gidilecek iş seyahatine Selim sekreter alarak gitmek zorundadır. Ancak Belma bu numarayı yutmaz ve gidecek sekreteri kendi seçmeye karar verir: Leyla!
Bu duruma isyan eden Selim Murat’a onun gitmesi için yalvarmaktadır. Murat:
-Ben olsaydım intihar ederdim. 100.000TL versen gene de onu öpmem der ve bunu Leyla duyar ve yıkılır. (Ulen seni kim öpsün)
Eve dönüş yolunda mahalledeki esnafın da oyuncağı ve alay konusu olduğunu Leyla kötü bir şaka ile öğrenir. Eve varınca sürekli ağlar durur. Annesi bir anlam veremese de tecrübeli Fikret teşhisi koyar: Leyla âşıktır!
İZMİR'İN KAVAKLARI...
Selim hastalandığı için seyahate gidemeyince Murat ile Leyla beraber yola çıkarlar. Otele varınca Murat Leyla’ya odasından çıkmamasını salık verir. Leyla:
-Ben de geleyim, hiç güzellik uzmanı görmedim.
-Aman iyi ki görmemişsin, alır müzeye koyarlar seni der.
Odaya çıkan Leyla’nın kulağında Murat’ın çirkin kadın yoktur sözleri yankılanmaktadır ve bir dergide gördüğü güzellik salonu ilanı ilgisini çeker.
Leyla kaporta bakımı ile uğraşa dursun Murat arayıp acilen bir mankene ihtiyaç duyduğunu ve bir manken bulmasını söyler.
EFES OTELİ'NDE BİR VENÜS…
Lobide Murat Scala adlı magazin dergisini okumakta ve mankeni beklemektedir. Fotoğrafçıların “geldi” nidaları ile başını kaldırdığı andaaaaaa….
Merdivenlerdeeeeee LEYLA. (Hadi koçum be! Başla taarruza! Al öcümüzü!) Murat yerinden fırlar ve o anda vurulur.
Bir sonraki sahnede Murat bayık bayık:
-Akşam güneşi sönük kaldı gözlerinizin yanında. Gönlünüzün berraklığı hiçbir suda yok demekte, Leyla da:
-Konuşmayın böyle tabiatı düşman edeceksiniz bana diyerek baygınca bakmaktadır.
Konuşmanın geri kalanında Leyla asıl işinin bu olmadığını, Leyla’nın hatırı için modelliği kabul ettiğini, asıl işini ve patronlarını sevdiğini söylese de kafasız Murat anlamamakta ısrar eder ve Leyla’yı ikna edeceğini söyleyerek devam eder:
-Sizi bulduğu için elimde olsa dünyayı bağışlardım kâtibeme.
-Kabul eder miydi acaba?
-Dünyayı bağışlardım (Anladık, takılmış plak gibi aynı şeyi tekrarlıyorsun. Soru bu mu?)
- Farketmez, sadakanın ölçüsü yoktur bence. Kabul etmezdi bağışınızı.
-Arkadaşınızı iyi tanıyorsunuz.
-Hı Hı. İçtiğimiz ayrı gitmez. Aynı anda doğduk biz.
-Belli.
-Neden?
-Tanrı sizi özenip yaratmış da ondan (Yuh sana… Şuna çirkin de de hepimiz rahatlayalım)
Bu romantik yemeğin ardından Leyla İstanbul’a dönünce de fikrini değiştirmez. İkna turları için Selim’i de yanına katan Murat Leyla ile bir barda buluşurlar. Leyla kim olduğunu anlatmaya çalışsa da bu iki kaz kafalıya sonunda dank eder ve yerlerinden fırlarlar.
HESAPLAŞMA ZAMANI
Murat Leyla’nın kapısında kul köledir ancak Leyla nişanlısı olduğunu söyler . Bu noktada böyle durumlarda her eve lazım güvenilir ve yakışıklıca bir kuzen olan Fikret devreye girer. Artık dökülen gözyaşlarının hesabı görülmelidir. (Sürün. Beter ol. Ez onu Leyla bir böcek gibi)
Pes etmeye niyetli olmayan Murat derdine kitaplardan çareler aramaktadır: Aşk Lisanı adlı kitaptan taktik geliştirmeye başlar. Çapkınlık Kitabı’nın 69. Maddesi İlk uygulamaya koyduğu kuraldır: Bir âşık aşığına yaklaşmak istiyorsa önce rakibini çok yakından tanımalıdır.
Murat fötr şapkası ve inanın hiç de kuşku uyandırmayacak bir tavırla Fikret’i izlemektedir. Ve bir hamle yapıp yakınlaşır; ateş ister. O esnada Leyla işten çıkınca ortadan kaybolur ve sütunların arkasından onları gözetlerken akşam dansa gideceklerini öğrenir.
OFİSTE BASKIN
Nöbetçi uyumuş ve Selim sekreteri ile basılmıştır. Ağlayarak ofisten çıkan Belma Leyla ile karşılaşır:
-Yakaladım, yakaladım kocamı… Kâtibesiyle cilveleşiyordu.
-Takma kafanı… Erkekler için gözyaşı dökmeye değer mi? En iyisinin gözü çöplüktedir.
-Seviyordum hınzırı. Avukatımla konuşacağım. İntikamımı alacağım .(Hemen, dilekçeyi hazırlayayım)
-Boşanmak intikam değil mükâfattır erkeğe. En tesirli silah kıskandırmaktır. (Bu aklı verirsen biz avukatlar nasıl ekmek yiyeceğiz yahu?)
-Nasıl olacak ki bu iş?
Cevabı kolaydır; Mahalleden taksici yağız Ali devreye girer ve Belma’nın şoförü olur.
Belma’nın onu basmasından dolayı paçası tutuşan Selim Murat’a bu durumla ilgili olarak akıl danışır.
Murat bu aklı verir: Çapkınlık Kitabının 119. Maddesi “ Aldatan koca dikkat etsin, karısı intikamını almak için hemen harekete geçecektir.”
Bu bilginin akabinde yeni şoförle tanışan Selim bu işten hiç hoşlanmasa da Belma’nın cevabı hazırdır: “Ben senin kâtibelerine karışıyor muyum?”
Bunun üzerine Çapkınlık Kitabına konu ile ilgili bakılır; 121. Madde şöyle demektedir: “Aldatan koca kendisini affettirmezse bilsin ki boynuzu takacaktır.”
Akşam eve gelen Selim olay çıkarır ve derhal şoförü kovmaya kalkar ancak iş tatlıya bağlanır. Barışan Belma ve Selim 10. Yıldönümleri için evlerinde bir parti vermeye karar verirler. Bu partiye Leyla ve sözde nişanlısı da davetlidir.
Murat partiye katılmıştır zira Kitabın 66. Maddesi “ Ateşli ve inatçı bir âşık bir nişanlıdan daha tesirlidir” diye salık vermektedir.
Partide Şirketin Tatlı Meleği olarak tanıtılan Leyla’ya Murat dans etmeyi teklif eder. Murat Bey gibi yaşlı başlı bir erkeği kıskanmayacak kadar kaba bir erkek olmayan Fikret izin verir.
Dans esnasında hayatının erkeğinin hippilere benzeyen, çılgın ve dünyaya boşvermiş bir erkek olduğunu anlatan Leyla’nın bu sözü üzerine ertesi günü Murat bir hippi kılığında çiçek çocukların mekânında biter. Leyla’yı görse de tanıyamayan Murat Leyla’ya aşkını anlatır. Ancak bu çiçek çocuk macerası polis baskını ile son bulur.
ROMANTİK BİR AKŞAM YEMEĞİ
Polis baskınından Murat’ı Leyla almıştır. Konuşma ve görüşme fırsatı yakalayan Murat Leyla’yı bir akşam yemeği için ikna eder.
-Sıkılmadınız mı böyle bana bakmaktan?
-Güzele bakmak sevaptır.
-Güzel miyim? [Bakın böyle baygın baygın soracaksınız, sonra da döktürmesini dinleyeceksiniz]
-Tarif edilmeyecek kadar. Yıldızlar kıskansın gözlerinin parlaklığını, gelincik çiçeği biçiminden utansın dudakların yüzünden, ipek yumaklar saçlarından utansın… (Sıkıcı şey n’olucak!)
-Şiir mi bu söyledikleriniz?
-Nayır. Gözlerimdeki resmin.
-Ömürsüz bir resim. Bir gün silinecek gözlerinizden.
-Nancak öldüğüm gün. (Aman ! Kara toprak örtsün seni!)
-Hissiz değilim der Leyla ama nişanlısı olduğunu hatırlatır…(Gel oltaya şööle)
ERTESİ GÜN
Murat Fikret ile buluşur ve Leyla’yı sevdiğini söyler. Bilin bakalım ne yapar? Para teklif eder tabii ki…50.000TL. Fikret biraz burun kıvırınca artış olur: 100.000TL.
Kısa bir süre sonra Murat ve Leyla buluşurlar, Murat iyi havadisi verirken Leyla çantasından Fikret’in aldığı parayı düşürür. Murat dehşete düşmüştür. Sevdiğin Yalandı, Oynadın, Küçük Düşürdün diye çığırsa da Leyla cevabı verir: “Takmaaa Kafanıııı….”
TATLI MELEK İŞ BAŞINDA
Murat, Selim ve Belma bir defilede izleyiciler arasında rakip firmanın ürünlerine ve mankenlerine bakmakta kendi mankenleri arasında parlayan biri olmadığı için işlerin kötü olacağından yakınıp durmaktadırlar.
Leyla’yı ansalar da Murat kırgındır. Ancak birden Fikret ortaya zıplar ve her şeyin bir numara olduğunu itiraf eder. Defilede ise sıra kendilerine gelmiştir. VEEEEE TAM O SIRADA Ortaya Kim Çıkar? TABİİ Kİ LEYLAAAAA….
Mutlu Son!
Sevgiler
Billur
4 yorum:
Ne Cüney Tarkın ne Kinanır benim Türk Filmi erkek oyuncum Edizun’dur. Centilmen, yakışıklı, masum, güçlü, bir o kadar da naif. Türkan Şoray’a sarı saç yakışıyormuş.
Biraz daha pilates’e hız verip, Türkan Şoray’ın merdivenlerden inerken giydiği elbiseden diktirelim. Artık Efes Oteli kalmadı, biz de Sofa Otel’de poz veririz
Evet Ediz Hun tam bir centilmen. Bende Turkan Şorayı esmer seviyorum sanki daha esrarengiz oluyor.
Be Billur döktürmüşsün yine!. Bu arada Leyla makarnasını yerken bende kazandibimi yiyordum resmi görünce çok güldüm biliyorsun ben çok nadir tatlı yerim nedense bugünde tam yazını okurken yemek tuttu....
ÇOk sevdiğim bir filmdir. Yazı kurgunuz muhteşem. Elinize sağlık. Siteniz de çok güzel. Sevgiler.
Sevgili Gizdüşüm;
Aslında sadece izlediklerimi yazdım ve bu filmleri izlerken de ilk aklımdan geçenleri eklemeye çalıştım ancak bu iltifatınız için ancak "bu sizin teveccühünüz" diyerek teşekkür etmek isterim.
Sevgiler
Billur
Yorum Gönder