Dün akşam son dönemlerde izlediğim ve dinlediğim en iyi konserlerden birindeydim: Stanley Clarke, Marcus Miller ve Victor Wooten :S(arhoş edici)M(utluluk verici)V(urucu)bir üçlü!
Konser bir seyircinin talihsiz bir şekilde fenalaşmasından dolayı 15 dakika kadar geç başladı ve tüm AçıkHava tıklım tıklım doldu. Ender sigara içmeye gittiğinde bir çiftin " Yarısına kadar bazıları çıkar,kalabalık hafifler zira çoğu davetli vs'dir" demiş ancak kimseyi en azından dikkat çekecek şekilde görmedim ben.
SMV konsere 2008 yılında piyasaya sundukları "Thunder" albümlerinin açılış parçası "Maestros de las Frecuencias Bajas" ile başladı ve ardından hemen albümün ikinci parçası olan "Thunder" ve sonrası ile devam ettiler. Dördüncü parçanın bitiminde Victor Wooten "aldı eline sazı/bası" ve -halen ne yaptığına/nasıl yaptığına kafa yoruyorum- ve ve ve..."çalmak" kelimesi zayıf kalacağından bu cümlenin devamını getiremiyorum. Ancak en son gördüğümde gitarı kulağının arkasından çevirip tekrar aynı hızla çalmaya devam ediyordu.....Ben itiraf etmeliyim ki Wooten'ı ilk defa duydum ve dinledim ve büyülendim...Evdeki klasik gitarımı da -bir zamanlar naçizane ders alıp çalmışlığım vardı- saklama ve bu konuda da kimseyle bir daha konuşmama kararı aldım.Victor Wooten 3 yaşında çalmaya başlamış ve aşmış....Solusunu bitirdiğinde kopan alkış tufanının ardından "İstanbul'a ilk kez geldiğini ve çok sevdiğini söyledi ve kendilerinin 3 deli basçı olduklarını ve şu andan itibaren daha çok delicereceklerini" ifade etti.
Daha sonra sahneye bir kontrbas geldi ve Thunder albümündeki ve benim son zamanlarda duyduğum en iyi Sezen Cumhur Önal deyimiyle duygusal bir çalışma olan Milano'nun çalınacağını anladım. Ancak bu parçaya geçmeden Stanley Clarke bir iki parçaya kibarca eşlik etti ve ardından bir ara gözlerimin dolmasına sebebiyet verecek olan performasına başladı....Bir ara kontrbası çevirecek ve bas gitar olarak çalacak sandım!!! Bitirince gidip o kocaman ellerini öpeyim, sarıp sarmalayıp saklayayım diye düşündüm! Kocaman elleri diyorum çünkü 1.90 boyu ve palet gibi elleri ile Stanley Clarke bir müzisyenden daha çok bir basketbolcu görünümünde biri.Slap tekniğinin [ Slap tekniği 60 lı yılların sonlarına doğru "Larry Graham" tarafından icat edilmiştir. Bu teknik tokat anlamına gelen "slap" sözcüğünden gelmektedir. Üstteki tellere başparmak ile vurulur (tokatlanır), alttaki teller ise işaret parmağının alttan çekilmesi yöntemiyle "patlatılır"] temellerini atan bir efsane olarak anılıyor. [Pardon Canan Tan etkisi]Özellikle 1976 yılında yayınladığı School Days basın milli marşı olarak nitelendiriliyor ve kendisi de bir röportajında "eğer bas öğrenmek isteyen biri var ise bu parçayı çalmayı öğrenmeli " demiş.
VEEE Marcus Miller...Miles Davis ile çalma ayrıcalığını elde etmiş, sevimli, sahnede sürekli gülen bir usta...Başında siyah fötr şapkası ile çıktı her zaman olduğu gibi..Bir ara bas klarneti ile duyduğum en güzel "When I fall in love"ı yorumladı. ki...Bir insan nasıl bu kadar yetenekli olur diye düşündüm.
SMV bis için sahneye çıktığında herkes ayaktaydı ve "Beat It" çalarak Michael Jackson'ı da andılar biz tüm Açıkhava eller yumruk olmuş Just Beat It diye bağırırken....ve sonunda bir frizbi çıktı ortaya ...imzaladılar....fırlattılar ve yanımdaki kız kaptı...ben nasılsa buraya kadar gelemez diye olumsuz düşünmüştüm şimdi düşünüyorum da zıplayıp, insanların boyunlarını kırıp almalıydım o frizbiyi.. Sonra kıza resim çektirebilir miyiz dedim ve bütün konser boyunca kıvırcık saçları ile benim omuzumu gıdıklayan ve böyle yoğun bir ortamda benimle omuz omuza vererek konser dinlemiş bu kız hiç oralı olmadı..İnşallah kaybeder!!!!!!Kırılır!!!!! İmzalar silinir!!!!
Sevgiler
Billur
1 yorum:
O sırada ben lise arkadaşlarım ile birlikteydim ama okuması bile GÜZEL oldu Tşk!..
Bian kendimi orda hissettim.
Bian gözüme o koca ellerin gitarı çalması geldi.
Bian gözüme sürekli gülen Marcus'un yüzü geldi.
Bian kulağıma o melodiler geldi.
Şuanda Debussy - Claro de luna dela suite Bergamasque dinliyorum.
Hiç alakası yok ama önemli değil!..
Burda hava çok karardı:
Debussy
&
Senin yazdığın bu yazı
EŞLİĞİNDE
Yağmurun yağmasını bekliyorum!..
Not: Bu arada seni kınıyorum Avukat Billur Hanım Efendi. O frizbiyi senin kapman gerekiyordu. Kız alsa bile FBI devlet meselesi deyip el koyman gerekirdi.
(Ayşe)
Yorum Gönder