1 Nisan 2013 Pazartesi

SÜKÛT AYYUKA ÇIKAR Bitmemiş Külliyat - Yücel Balku


Yücel Balku ve onun destansı öykülerinden biri olan Akarib ile Aralık 2011’de gerçekleşen Ubor Metenga Buluşmaları’nda tanıştım. O güne kadar adını duymamıştım.

Osmanlı Sarayı’nın iktidar yarışında ve çabasındaki şehzadelerinin, yakın akrabalarına karşı üstünlük arayışı içinde öldürülme korkularını akıcı bir dille anlattığı öyküsünü okuduktan sonra kitabı, kütüphanenin okunacaklar rafına terk ettim. Ta ki Mart ayı ortalarında elime alıncaya kadar da o rafta kalakaldı.

Kitabı tekrar elime alıp, okumaya başladığımda ise benim için, hatta biz kitapseverler için Yücel Balku öykülerini okumamış olmanın ne büyük kayıp olduğunun ve kendi adıma ne büyük ayıp ettiğimin farkına vardım.

Doğu’nun mistisizmini, Batılı bir kurgu ile yansıtıp okuru masal, destan, mitler, gelenekler ve fantastik örgülerle bezenmiş muhteşem bir edebi zenginliğin içine salıveriyor.

Anlatıcının peşi sıra girdiğiniz öykülerin büyülü dünyasından, karakterin vurucu son sözleri ile uğurlanıyorsunuz ve hangi arada safların değiştiğini idrak edemiyorsunuz.

Doğduğu Anadolu topraklarının unutulmaya yüz tutmuş, belki de pek çok kesimde unutulmuş geleneklerini, üniversite yıllarında ve sonrasında yaşadığı Bursa’nın şehirsel özelliklerini şiirsel anlatımıyla öykülerinde bulabilirsiniz.

Aşkı, yaşamak istediğimiz ama günümüzün yüzeysel ilişkiler eğilimleri sayesinde yaşayamadığımız derinliğiyle Balku’nun satırlarında okuyabilirsiniz.

Polisiye öykülerini bile masalsı bir anlatımla okurlarına aktaran Balku’nun akıcı dili, şaşırtan kurguları, üslûbu, keşke yaşasaydı ve yazmaya devam etseydi de bizler bu başarılı kalemden mahrum kalmasaydık dedirtiyor.

1969 Iğdır doğumlu Yücel Balku okumaya, 9 yaşında bir akrabası tarafından kendisine hediye edilen Boyalı Kuş adlı kitapla başlamış. Murat Gülsoy’la yaptığı bir söyleşisinde, “yanlış zamanda okunan bir kitabın, Orhan Pamuk’un, “Bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti,” cümlesinin ete kemiğe büründürebileceğini” söylemiş. Boyalı Kuş kitabını okuduktan sonra asla o nahif, saf çocuk olamadığını belirtmiş.

Bursa Uludağ Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuş. 1988’de Bursa’ya yerleşmiş. Bilgi iletişim sistemleri alanında çalışmış. 1992 yılında arkadaşları ile birlikte Prometheus adlı dergiyi çıkarmış.
 
Yıllardır görüp de önyargıları yüzünden almadığı Hayalet Gemi Dergisinin 28. Sayısının, dergiciliğin zor koşullarına direnerek çıkmaya devam ettiğini görünce satın almama konusundaki inadını kırıp dergiyi almış, incelemiş, önyargılarının tamamen zıt köşelerindeki dergiye âşık olup Balku imzası ile ön yazı dahi yazmadan Teşekkürler Sevgilim öyküsünü göndermiş. Aldığı olumlu geri dönüşler sonucunda da o tarihten başlayarak Hayalet Gemi’nin, ekonomik zorluklara daha fazla direnemeyip kapanmasına kadar Hayalet Gemi tayfası olmuş. Yücel Balku öykü atölyesini oluşturmuş. 2000 İnkılâp Kitabevi Öykü Ödülü’nü kazanan kitabı, aynı yayınevinden Sükût Ayyuka Çıkar adıyla 2001’de çıkmış.

Yücel Balku, 15 Aralık 2003’te geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrılmış. Şubat 2004’te Gonca’nın Üçüncü Günü adlı ikinci öykü kitabı, 2005’te “Bitmemiş Külliyat: Yücel Balku” altbaşlığıyla Tayfanın Seyir Defteri yayımlanmış.

“Hiç şaşırmadım. Sanki ben ölümü bir horozlu ayna gibi cebimde bu yüzden, derdime derman olsun, diye taşımıştım. Ona sarıldım. Sabahın ilk ışıklarına kadar çimenlerin üstünde ölüm ve hayat üstüne tüm mihenk taşlarını kaybetmiş olmanın rahatlığıyla seviştik.” Horozlu Ayna…

“Zaten tarihler dışında hiçbir ayrıntının gerçek olduğuna inanmadığım bu öyküyü düşleyenin ben olduğuma da inanmıyorum. Biliyorum; başkaları düşledi, ben sadece anımsıyorum. Yine de unutmadan sorayım: Siz Arguri’yi görebiliyor musunuz? Göremiyorsanız, erkli ve eski zaman keyfince akmaya devam ettiği içindir.” Arguri…

“Doğruyu söylemiş bile sayılırdı. Verdiği şişede kokulandırılmış saf sudan başka bir şey olmadığını çok iyi biliyordu çünkü. Hikâye uyduruk bir hikâyeydi, zehir uyduruk bir zehirdi! İkisi de şehzadeyi korkularından kurtarmak için uydurulmuştu.” Akarib…

Balku’dan bizlere kalan yegâne eseri mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.

Peyman

 

 

3 yorum:

Ali dedi ki...

Eline sağlık. Sayende farklı insanlara, değerlere ulaşıp, konuk olabiliyoruz.

Adsız dedi ki...

Ali'nin dediklerine katılıyorum.
Okuma tembelliği ile boğuşan insanlar için neye öncelik vermesine dağir keyifli bir fırsat. Tşkr.

İbrahim Fırat dedi ki...

tşkler

İlginizi Çekebilir

Related Posts with Thumbnails