Geçen Yaz Bir Teknede
Nehire sarılmış birbirleri ile didişip duran lacivert elbiseli dalgaları seyrediyor, rüzgarın uğultusuna karışıp yiten seslerimizle uyduruk şarkılar söylüyorduk. Arkamızda yanık teni, beyaz gömleği ve yüzünü ifadesizleştirmeye çalışsa da kocaman gözlüğü ile varacağımız limandan da ötelere gitme arzusunu gizlemeyen kaptan duruyordu. Böyle huşu içindeyken…Kaptanın oradan bir iki cızırtı geldi; “binlerceeee dansöz vaaaar…” [Serdar Ortaç mı?]hemen ardından Fırtınalaaaar çıkarsa çıksın…[neyse Ebru Gündeş daha iyi], Beeeebeğim…..[Seda Sayan’ın güngörmemiş sesi!] ve ardından...
"Senle beraber olsam da sevgilim….ayrılsak da ölsek de bu yolda ……yalnızlık ömür boyuuuuuuu" [Kaptan’a yalvaran bir bakış ve Kaptan’dan kısa bir baş işareti ] Yüzümde mutlu bir gülümseme. Gülümsemeyi taKip eden Bodrum Bodrum, Bu Sabah Yağmur Var İstanbul’da, ve sonlara doğru Aliiiiiiiiiii Ali Desidero’da Nehir ile çılgın bir dans ve ona tüm albümlerini dinletme sözü!
Ben ve ONLAR
Kırk yaşımdayım ve hayatımın 28 yılında hep ONLAR vardı, düşününce şimdi bu beraberlik en yoğun dönemini 1990’ların ortasına kadar sürdürdü. Ara sıra sekteye uğrasa da sıkıntılı olduğum zamanlarda ve duygularımı ifade edemediğim her an ONLARla birlikte olmayı seçtim.Kalabalıklar içinde yalnızlığı,hayat mücadelesini ,bu koşunun hiç bitmeyeceğini, kelimelerin birer varsayım olduğunu bana ONLAR söyledi usulca...
Aşkın ayakları yerden kesip insanı uçuracağını,insanın kavak yellerine kapılıp gideceğinin ipucunu onlardan öğrendim.
Mazhar Fuat Özkan ile tanışmam ilk albümleri Ele Güne Karşı ile 1984 yılında oldu ama Fuat’ın bizim apartmanın yanındaki apartmanın ikinci katında oturduğunu ne zaman öğrendiğimi şimdi hatırlamıyorum. Ama hangi olayın üzerine olduğu dün gibi aklımda. Bizim evden çıkmış, Bağdat Caddesi’ne piyasa yapmaya giderken karşımdan deliler gibi âşık olduğum Özkan’ın siyah kot ve deri ceketle geldiğini görmüş, kaldırımda kalakalmıştım. Gençliğin verdiği fütursuzlukla hemen dönüp takibe alınca yanımızdaki apartmana girdiğine şahit olmuş, karşı apartmanın bahçe duvarında pusu kurmama rağmen eve gitme vaktim gelince kös kös eve dönmüştüm.
O günden sonra özellikle bazı yaz akşamlarında Fuat’ın evinin penceresinden notalar sokağa taşar, biz de aynı bahçe duvarında bu notalara kulak kabartırdık. Özkan’a olan aşkım lise sonlara kadar devam etse de, bu aşk bir süre sonra Mazhar’a kaymıştı ve uzun sürede öyle kaldı.
Mazhar Fuat Özkan’ın piyasaya ilk sürdükleri Ele Güne Karşı albümlerinden son albümlerine kadar her albümlerini aldım. Her albümünü ölesiye sevmedim, nedense hep bir atlayarak gitti beğenim albümleri arasında. Ele Güner Karşı, Olmuyor Olamıyor, Sevdim Bir Kere, Bu Sabah Yağmur Var İstanbul’da, Güllerin İçinden, Yalnızlık Ömür Boyu ilk albümde ve tarihlerinde en iyi şarkıların neredeyse bir arada olduğu bir albümdü. Kaseti hala duruyor.1985 yılındaki Peki Peki Anladık ve 1986 yılındaki Vak The Rock albümlerinde de Buselik Makamına, Sanatçının Öyküsü, Bazen , Gözyaşlarımız Bitti mi Sandın şarkıları da benim favorilerim arasında olsa da 1987 yılındaki No Problem albümündeki 8 şarkının 8’i de benim için kült MFÖ bestelerini oluşturur. Özellikle Uçtum Uç Oldum, Yalnızlar Garı ve Tam Ortasındayım. 1995 yılındaki Mazeretim Var Asabiyim Ben albümünü de zevkle dinlesem de AGU albümlerindeki Milli Park ve dillere düşen Sarı Laleler haricinde pek de iz bırakmadı sayılır ben de.
Yaz sonunda MFÖ’nün de 5 yıldan beri beklenen albümü çıkmıştı. 5 yıl sonunda 40 yıl hatırına ne ürettiklerini çok merak ettiğimden bu albümü de heyecanla aldım. İlk başta epey hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmeliyim. Sanırım teknedeki eski şarkıların verdiği ve bende uyandırdığı tüm eski duyguları ayaklandırdığı için beklentimi yüksek tuttuğuma karar verip, albümü 5-6 kez dinledim ama olmadı. Albümün ilk parçası Hep Yaşın 19 adlı parçasını dinlemeye başladığımda Mazhar Alanson’un No Problem albümüne geri dönüşün ilk sinyallerini verdiğini düşünmedim değil. Benim feylosof Mazharım geri dönmüş dedim kendi kendime. Hele ardından Bu Aşk Olur mu ile bu düşüncem biraz daha kuvvetlense de 'Sorma', 'Vur Vur', 'Dedikodu Medikodu', 'Milenyum Süvarileri' eserlerini sevemedim gitti.
Kıskanınca şarkısının Aysel Gürel tarafından yazılmış sözlerine keşke Mazhar Alanson bir beste yapsaymış diye düşünmeden edemedim –Fuat’ın bu bestesi incelikli ama Mazhar’ın tınısı aranıyor-Albümdeki Yamuk mu Var şarkısını duyduğunuz an da bestenin Özkan Uğur’a ait olduğunu Olduramadım’daki “hambarabarey yamba heyyo haa heyyaa” tınısını ve vokaline benzer bir havayı hemen algılıyorsunuz.
Ama 5 yıl boyunca mevsimler geldi geçti, bu albümü bekledim ama Niyet Neydi Akıbet Ne oldu BAK! Diyorum kendi kendime...Bir zamanlar fırtınalar estirdikleri şarkıları ve sözleri bekliyorum ben hep...
ama Ne olursa olsun, bir 40 yıl daha birlikte olmayı diliyorum. ASLINDA NO PROBLEM..
Sevgiler
Billur
2 yorum:
Sevgili Billur,
Konu MFÖ olunca yazmadan edemedim.Düzenli olarak dinlediğim ve hayranı olmaktan her zaman mutluluk duyduğum MFÖ'nün son albümü konusunda ben de sana katılıyorum.
Geçenlerde katıldığım kalabalık bir davette konser verdiler ve bir kere daha 7'den 70'e herkesi ayağa kaldırdılar.Hatta son albümden okudukları parça da baktım ki yaş aralığı bizden oldukça aşağılarda olanlar kendinden geçiyor.Her ne kadar ben eski şarkıları ile coşmuş olsam da, zamana yenik düşmeyen her dem taze bu grubun başarısını bir kez daha takdir ettim.
ÇOK BEGENDİM BLOGUNUZU KİTAP TUTKUM OLDUĞU İÇİN BELKİDE :) TAKİPCİNİZİM KISACASI...
Yorum Gönder