8 Mart 2011 Salı

Yansımalar - 15



“Hani siz her ay bir sunum yapıyordunuz?” diye düşünebilirsiniz.

“Belki de artık heyecanlarını yitirmişlerdir.” diye de düşünebilirsiniz.

Haklısınız da düşünmekte. Bir önceki Yansımalar yazımın tarihiyle, şimdiki arasında iki buçuk ay olduğunun biz de farkındayız.

Bütün kış ülkeyi pençesine alan hastalıklardan biz de nasibimizi aldık. Ha iyileştik, ha iyileşeceğiz derken zaman uçtu geçti.

Gece deliksiz uyuyan veya keyifle meme emen bebekleri hakkında yorum yapan annelerin başına talihsiz uykusuzluklar ve yeterince emememe problemleri gelir ya, işte öyle bir şey oldu belki de bize.

Aman da ne hararetli, ne kıskanılacak sunum gecelerimiz, ne de çarpıcı, keyifli, lezzetli bir blogumuz var derken, buyurun bakalım bir sabah blog ana sayfasında “bu bloga erişim engellenmiştir” yazısıyla yüz yüze gelince uykusuz ve aç bebeğin annesi aklıma geliverdi. Yoksa kendi kendimize mi nazar değdirmiştik? Yok yok sadece biz değil, top yekün bir cezalandırma içine girmişiz meğer. Önce şuraya güzel bir nazarlık asalım :)




Ama benim PC’deki sorun geçiciymiş, kısa süre sonra anladım. Youtube erişim yasağından kalma ayar kayması, Digitürk şikayetinden kaynaklı erişim yasağında da işe yaradı :). Bloga erişimim ayar kaymasıyla (!) sağlandı.

Ama merak etmeyin, tüm bu olumsuzluklara rağmen heyecanımızı yitirmedik. Yine aynı şevkle kitaplarımızı okuyup, sunumlarımızı hazırlıyoruz.

Nihayet geçen hafta kapak tasarımı yarışmasıyla taçlandırdığımız sunum gecemizi gerçekleştirdik.

Şöyle bir düşündüm de katılamadığım ikinci sunum gecesinden sonra atladığım bir başka sunum olmadı. Ama ben de oğlumla birlikte yeniden ilkokulu okuduğum ve bu sene derslerimiz biraz daha fazlalaştığı için geceye içim sızlayarak geç katıldım.

Mekânımız Akatlar Tribeca… Bazı günler, iş arkadaşlarımla sabah kahvaltısı veya öğle yemeğine gittiğim için fazlasıyla tanıdık. Kitabımız Küçük Arı...

Yol boyunca soğuğun esir aldığı vücudumu, Tribeca’da severek içtiğim anason-karanfil-tarçın karışımı çayla ısıtmaya çalıştım. Ucundan yakaladığım sunumun son kırk beş dakikası bile Belkıs’ın yüreğiyle emek sarf ettiğinin kanıtıydı.



Sunumumuzu tatlı bir şekilde noktalamak adına, Ayşe Sultan için hazırlanmış 40 yaş pastasını da afiyetle yedik. Tabii Ayşe 40 yaşın heyecanıyla, cumartesi ona yaptığımız doğum günü sürprizinin ağızda şeker tadı bırakan hatıralarını şiire dökmeyi ihmal etmemişti.

Sunumu az farkla yakaladım belki, ama kapak tasarımı yarışma sonucunu başından sonuna kadar takip ettim.

Ne yazık ki bazı kulüp üyelerimiz projelerini bitirememişti. Gelen projelerle yarışmayı neticelendirmeye oy birliğiyle karar verdik. Hemen arkamızda Ayşe’nin ince tasarımlarıyla süslenmiş bir masada tüm projeler sergilenmişti. Şöyle alıcı gözüyle baktıktan sonra sıra oy kullanmaya geldi.

Çekişmeli bir oylama sonucunda da yarışma birincisini ilân ettik; Gülden Abla.

Bu sefer birinciliğini Aycan’a kaptırmadı ve tacı başına taktı.

Gülda yarışmamızın ikincisi olurken, Ayşe üçüncülük tahtına oturdu.

Ayşe’nin el emeği ile yapılmış taçlar sahiplerini bulurken flaşlar patlıyordu :)



Gördüğünüz üzere bunca yoğun özel hayatı olan kulüp üyeleri kapak tasarımı için de zaman ayırmayı ihmal etmemişti. Proje sunamayan arkadaşların da oldukça geçerli sebepleri vardı zaten.

İtiraf ediyorum, bu projelere başlamadan önce çok ama çok zorlanıyorum. Defalarca yap, boz, yap, boz. Hatta son dakikada aklına gelen ama geç olduğu için revize edemediğin değişiklikler de olmuyor değil. Ama yaratıcılığımızı sınıyor ve geliştiriyoruz. Aynı zamanda da eğleniyoruz.

Geceden elimiz boş dönmedik tabi. Ayşe, hepimize camdan yaptığı kolye uçları ve kağıt ağırlıkları hediye etti.

Bir sonraki sunum için sizi fazla bekletmeyeceğiz. Bir ay sonra yeni bir sunum gecesinde görüşmek dileğiyle.


Peyman

Hiç yorum yok:

İlginizi Çekebilir

Related Posts with Thumbnails