Çok güzel konuşmuş. Transkriptini çıkarmayı düşünüyorum. Başucuma koyup dönüp dönüp okuyacağım. Çok teşekkürler buraya koyduğunuz için. Twitter'ında bahsetmişti bu konuşmasından ama zahmet gelmiş bana onu aramak demek ki. Sevgiler.
Dördüncü dakikayı yarıladıktan sonra bu sıcaklarda resmi sitesinde metni hazır bulabileceğimi düşündüm. Nitekim, türkçe metni orada. İsteyenlere duyurulur.
Evet, çok güzel konuşmuş, hayallerimi(zi) gerçekleştirmiş.
Çok ilham veren, çok güçlü ve kendine inanan bir yazarla 19 dakika geçirmek… Açıkçası ben önce metni okudum, bir süredir takılıp takılıp bunu izliyordum “en iyisi bloğa da ekleyeyim” dedim. Her dinlediğimde bir noktada gözlerim doldu. Elif Şafak’ın yazım dili ve yazdıkları hep beni çok etkiliyordu ama ilk defa onu dinlemekten de bu kadar keyif aldım. Kendi pergelimi şekillendirmeyi deniyorum.
Pergelim fırıl fırıl dönerken; hep aynı tümseğe takılıyor: Bu coğrafyada da hepimiz etiketlemeye bayılıyoruz. Ocu, şucu, bucu… Sadece okusak ve üzerinde düşünüp düşündüklerimizi tartışabilsek ve ötekini anlamayı denesek…
Bana da aynısı oldu ama utandım buraya yazmaktan. Bir yerinde hiç yoktan duygulanıp ağlamaya başladım...Yani ben hiç yoktan sanıyordum. Bazı şeyleri o kadar güzel ifade etmiş ki. Üçüncü dünya ülke yazarı olmak mesela...Çok güzel anlatıyor bu kadın ya...Benzetmeleri çok güçlü. Bir gün bir fırsatla tanışmayı çok isterdim. Üstelik de yaşıtım. Sevgilerimi yolluyorum.
ps: tam anlayamadım, ted'de konuşmacı olmak mı hayalin?
Elif Şafak'ı ilk Baba ve Piç romanıyla tanımıştım. o kadr hoşuma gitmişti ki hemen Araf ve Bit Palas'ı da okudum. Kısa bir süre sonra Aşk çıktı. Onu da alıp okudum ama bu süre içinde Elif Şafak' a bakış açım biraz değişti. Aşk'ı bitirdikten kısa bir süre sonra gri kapklı baskısı çıktı. Ve bu, ona karşı olan düşüncelerimde yanılmadığımı gösterdi.
Araf'ı ingilizce yazmasını da ticari kaygılarından kaynaklandıgını düşünmem gibi çıkan gri baskıyıda buna yordum. hala da buna yoruyorum. Araf'ın ingilizce yazımı için yaptığı açıklama beni bugun de tatmin etmiyor.
Bir yazarın ticari kaygı taşıması anormal midir peki? tabi ki hayır. kitabının kapağını gri yapacak kadar ticari kaygı taşıması, 'Aşk' için reklam üstüne reklam yapması bile anormal değildir, sadece kocaman bir 'Sıradandır'.
Ve (okuduğum) eserlerinde kendini tekrar eden kelimeleri, anlatım bozuklukları... Bazı kelimeleri ben biliyorum edasında romanlarının(okuduklarım için konuşuyorum elbette) her yerine sokuşturması ondan soğumamı sağladı.
Asıl yorum yapmam gereken şeye konuşmasına geliyorum. Evet çok beğendim. insanların 'çemberler' içine sıkıştırılıp hapsedildiği, yok edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Ben çemberim dünya olsun istiyorum. Ölene kadar dünyaya dokunmayı, yeni şeyler tanımayı, sevmeyi, görmeyi, şaşırmayı... istiyorum. istiyorum ki dunya benim oyun bahçem olsun, düşüp yaralandığım, gülüp eğlendiğim, yeni arkadaşlarla tanıştığım, yeni şeyler keşfettiğim,yendiğim, yenildiğim ama sonunda hep mutlu ayrıldığım, oyun bahçem.
Elif Şafak'a biraz biraz mesafeliyim bazı doğrulayamadığım ve şüphe duyduğum nedenlerden ötürü -ancak baba ve piç ile ilgili olarak değil.- Bunları da sadece kendisine sorabilirim. Eh işte çemberlerimden biri! Bu kadar meşhur olmadan önce okumaya başlamış olduğum bir yazardı ve hep beğenerek okudum. Birikimine çok saygı duyuyorum.
Ben bir yazarın ticari kaygısı olmasını garip bulmuyorum. Ama iyi yazabilecekken ve üretebilecekken sadece ticari olarak sıradan bir şeyler ortaya koymaya başlarsa sanırım o zaman hayal kırıklığına uğrarım. Ticari kaygının da para kazanmadan öte aslında daha çok okunma kaygısından ileri geldiğini düşünüyorum. Yazıyor ve herkesin okumasını istiyor...Sanırım ben de bir yazar olsam aynı şeyi isterdim.
Konuşmasını beğendim. Benim de gözlerim doldu ama hep aynı yerde (iki kere okudum ve dinledim) bakkal ile travestinin birlikte sigara içmeleri esnasında.
Ted’de konuşmacı olmak gibi bir hayalim yok: Hayalimi anlatmam biraz zor... Orhan Pamuk’un Nobel konuşması, Murakami’nin kendisine gelen 8000 maili yanıtlamaya çalışması. Ölümsüzlük bu olsa gerek.
Elif Şafak’la ben de tanışmak isterdim. Bir gün Ortaköy’de bir kafede otururken tam karşımda kahve içiyordu. Cesaretimi toplayıp yanına gitmeye karar verdiğimde kendi kendine konuştuğunu –dikkatli bakınca kayıt cihazına konuştuğunu- gördüm ve rahatsız etmek istemedim. Son derece kendi kabuğuna çekilmiş görünüyordu.
Sevgili Hale,
Oyun bahçen çok güzelmiş. Keşke hepimiz orada yaşayabilsek.
Yazarın yazdıklarından para kazanması, kitaplarının çok sayıda okura ulaşması, evrensel olmak ve bu sayede yazmaya devam edebilmesi çok önemli olsa gerek. Elif Şafak’ın kitabının pembe, gri ya da beyaz kapaklı olması yazarın yazdıklarını değiştirmiyor ve kapak rengine bakmaksızın o kitap zaten çıktığında belirli bir satış sayısı yakalar hem de tüm dünya’da.
Ancak bir noktanın altını çizmek lazım. Asıl ticari kaygısı olan yazar değil yayınevi. Yayınevinin bu çabasını da sıradan değil sıra dışı olarak yorumlamayı tercih ediyorum. Bu tutum sayesinde yayınevi para kazanabiliyor, bu sayede gelişebiliyor ve biz de bu sayede yeni yazarlarla da tanışabiliyorsak; ne mutlu bize.
Billur’um,
O deprem günü sonrası kendi tecrübelerimizi konuştuğumuz zamanı hatırladım, sanki dün gibi. Ne korkunç bir andı.
Çok kötü... Konuşmayı eleştirmekten ziyade konuşmacıya bakıyorum. I am posing the question; Why Elif? Türkan Saylan ağlıyor yattığı yerde. O ödülü nasıl aldın Elif? Ölüm döşeğindeki kadına "PKK'nın kızları için para topluyor bu kadın, bölücüdür, teröristtir, vatan hainidir!" nasıl dediniz. Salt ateist diye, darbeye de şeriata da hayır dediği için!! Sen, Elif; Önce bölücülüğe hizmet edip ardından içeride onca gazeteci ve yazar yatarken kalkıp nasıl TED'de "bana haksızlık yapılıyor!" diye ağlarsın? Sen haksızlığı yapanlara hizmet ediyorsun, kendi çıkarların için FG'ye hizmet ediyorsun... Keşke sahte olmasaydın.... Keşke bu konuşmayı samimi yapsaydın...
Muhtesem bir konusmaydi. Elif Safak, dunya insanina yaziyor. Dunya kimligini benimseyenler de onun cok degerli bir yazar oldugunun farkinda. Dilerim, bir gun , onu sadece Elif Safak oldugu icin her firsatta elestirenler kendisinin degerli bir yazar oldugunu ve bizim icin bir sans oldugunu anlarlar. Paylasim icin cok tesekkurler. sevgiler..
Dileklerine katılıyorum. Herkesin aynı tornadan çıkmış düşüncelere ve yaşam tarzlarına sahip olması gerekmeyen bir dünyada hep beraber “hepimizin alçakgönüllü ve rahat olarak“ yaşayabilmesini ve kendini ifade edebilmesini diliyorum.
10 yorum:
Çok güzel konuşmuş. Transkriptini çıkarmayı düşünüyorum. Başucuma koyup dönüp dönüp okuyacağım. Çok teşekkürler buraya koyduğunuz için. Twitter'ında bahsetmişti bu konuşmasından ama zahmet gelmiş bana onu aramak demek ki. Sevgiler.
Dördüncü dakikayı yarıladıktan sonra bu sıcaklarda resmi sitesinde metni hazır bulabileceğimi düşündüm. Nitekim, türkçe metni orada. İsteyenlere duyurulur.
Sevgili Ne Yazdı Ne Yazamadı,
Evet, çok güzel konuşmuş, hayallerimi(zi) gerçekleştirmiş.
Çok ilham veren, çok güçlü ve kendine inanan bir yazarla 19 dakika geçirmek… Açıkçası ben önce metni okudum, bir süredir takılıp takılıp bunu izliyordum “en iyisi bloğa da ekleyeyim” dedim. Her dinlediğimde bir noktada gözlerim doldu. Elif Şafak’ın yazım dili ve yazdıkları hep beni çok etkiliyordu ama ilk defa onu dinlemekten de bu kadar keyif aldım. Kendi pergelimi şekillendirmeyi deniyorum.
Pergelim fırıl fırıl dönerken; hep aynı tümseğe takılıyor: Bu coğrafyada da hepimiz etiketlemeye bayılıyoruz. Ocu, şucu, bucu… Sadece okusak ve üzerinde düşünüp düşündüklerimizi tartışabilsek ve ötekini anlamayı denesek…
Sevgiler,
Gülda
Sevgili Gülda,
Bana da aynısı oldu ama utandım buraya yazmaktan. Bir yerinde hiç yoktan duygulanıp ağlamaya başladım...Yani ben hiç yoktan sanıyordum. Bazı şeyleri o kadar güzel ifade etmiş ki. Üçüncü dünya ülke yazarı olmak mesela...Çok güzel anlatıyor bu kadın ya...Benzetmeleri çok güçlü. Bir gün bir fırsatla tanışmayı çok isterdim. Üstelik de yaşıtım. Sevgilerimi yolluyorum.
ps: tam anlayamadım, ted'de konuşmacı olmak mı hayalin?
Elif Şafak'ı ilk Baba ve Piç romanıyla tanımıştım. o kadr hoşuma gitmişti ki hemen Araf ve Bit Palas'ı da okudum. Kısa bir süre sonra Aşk çıktı. Onu da alıp okudum ama bu süre içinde Elif Şafak' a bakış açım biraz değişti. Aşk'ı bitirdikten kısa bir süre sonra gri kapklı baskısı çıktı. Ve bu, ona karşı olan düşüncelerimde yanılmadığımı gösterdi.
Araf'ı ingilizce yazmasını da ticari kaygılarından kaynaklandıgını düşünmem gibi çıkan gri baskıyıda buna yordum. hala da buna yoruyorum. Araf'ın ingilizce yazımı için yaptığı açıklama beni bugun de tatmin etmiyor.
Bir yazarın ticari kaygı taşıması anormal midir peki? tabi ki hayır. kitabının kapağını gri yapacak kadar ticari kaygı taşıması, 'Aşk' için reklam üstüne reklam yapması bile anormal değildir, sadece kocaman bir 'Sıradandır'.
Ve (okuduğum) eserlerinde kendini tekrar eden kelimeleri, anlatım bozuklukları... Bazı kelimeleri ben biliyorum edasında romanlarının(okuduklarım için konuşuyorum elbette) her yerine sokuşturması ondan soğumamı sağladı.
Asıl yorum yapmam gereken şeye konuşmasına geliyorum.
Evet çok beğendim. insanların 'çemberler' içine sıkıştırılıp hapsedildiği, yok edildiği bir dünyada yaşıyoruz.
Ben çemberim dünya olsun istiyorum. Ölene kadar dünyaya dokunmayı, yeni şeyler tanımayı, sevmeyi, görmeyi, şaşırmayı... istiyorum. istiyorum ki dunya benim oyun bahçem olsun, düşüp yaralandığım, gülüp eğlendiğim, yeni arkadaşlarla tanıştığım, yeni şeyler keşfettiğim,yendiğim, yenildiğim ama sonunda hep mutlu ayrıldığım, oyun bahçem.
Sevgiler,
Hale
Elif Şafak'a biraz biraz mesafeliyim bazı doğrulayamadığım ve şüphe duyduğum nedenlerden ötürü -ancak baba ve piç ile ilgili olarak değil.- Bunları da sadece kendisine sorabilirim. Eh işte çemberlerimden biri!
Bu kadar meşhur olmadan önce okumaya başlamış olduğum bir yazardı ve hep beğenerek okudum. Birikimine çok saygı duyuyorum.
Ben bir yazarın ticari kaygısı olmasını garip bulmuyorum. Ama iyi yazabilecekken ve üretebilecekken sadece ticari olarak sıradan bir şeyler ortaya koymaya başlarsa sanırım o zaman hayal kırıklığına uğrarım. Ticari kaygının da para kazanmadan öte aslında daha çok okunma kaygısından ileri geldiğini düşünüyorum. Yazıyor ve herkesin okumasını istiyor...Sanırım ben de bir yazar olsam aynı şeyi isterdim.
Konuşmasını beğendim. Benim de gözlerim doldu ama hep aynı yerde (iki kere okudum ve dinledim) bakkal ile travestinin birlikte sigara içmeleri esnasında.
Billur
Sevgili Ne Yazdı Ne Yazamadı,
Ted’de konuşmacı olmak gibi bir hayalim yok: Hayalimi anlatmam biraz zor... Orhan Pamuk’un Nobel konuşması, Murakami’nin kendisine gelen 8000 maili yanıtlamaya çalışması. Ölümsüzlük bu olsa gerek.
Elif Şafak’la ben de tanışmak isterdim. Bir gün Ortaköy’de bir kafede otururken tam karşımda kahve içiyordu. Cesaretimi toplayıp yanına gitmeye karar verdiğimde kendi kendine konuştuğunu –dikkatli bakınca kayıt cihazına konuştuğunu- gördüm ve rahatsız etmek istemedim. Son derece kendi kabuğuna çekilmiş görünüyordu.
Sevgili Hale,
Oyun bahçen çok güzelmiş. Keşke hepimiz orada yaşayabilsek.
Yazarın yazdıklarından para kazanması, kitaplarının çok sayıda okura ulaşması, evrensel olmak ve bu sayede yazmaya devam edebilmesi çok önemli olsa gerek. Elif Şafak’ın kitabının pembe, gri ya da beyaz kapaklı olması yazarın yazdıklarını değiştirmiyor ve kapak rengine bakmaksızın o kitap zaten çıktığında belirli bir satış sayısı yakalar hem de tüm dünya’da.
Ancak bir noktanın altını çizmek lazım. Asıl ticari kaygısı olan yazar değil yayınevi. Yayınevinin bu çabasını da sıradan değil sıra dışı olarak yorumlamayı tercih ediyorum. Bu tutum sayesinde yayınevi para kazanabiliyor, bu sayede gelişebiliyor ve biz de bu sayede yeni yazarlarla da tanışabiliyorsak; ne mutlu bize.
Billur’um,
O deprem günü sonrası kendi tecrübelerimizi konuştuğumuz zamanı hatırladım, sanki dün gibi. Ne korkunç bir andı.
Sevgiler,
Gülda
Çok kötü...
Konuşmayı eleştirmekten ziyade konuşmacıya bakıyorum.
I am posing the question; Why Elif?
Türkan Saylan ağlıyor yattığı yerde. O ödülü nasıl aldın Elif?
Ölüm döşeğindeki kadına "PKK'nın kızları için para topluyor bu kadın, bölücüdür, teröristtir, vatan hainidir!" nasıl dediniz. Salt ateist diye, darbeye de şeriata da hayır dediği için!!
Sen, Elif; Önce bölücülüğe hizmet edip ardından içeride onca gazeteci ve yazar yatarken kalkıp nasıl TED'de "bana haksızlık yapılıyor!" diye ağlarsın? Sen haksızlığı yapanlara hizmet ediyorsun, kendi çıkarların için FG'ye hizmet ediyorsun...
Keşke sahte olmasaydın....
Keşke bu konuşmayı samimi yapsaydın...
Muhtesem bir konusmaydi. Elif Safak, dunya insanina yaziyor. Dunya kimligini benimseyenler de onun cok degerli bir yazar oldugunun farkinda. Dilerim, bir gun , onu sadece Elif Safak oldugu icin her firsatta elestirenler kendisinin degerli bir yazar oldugunu ve bizim icin bir sans oldugunu anlarlar. Paylasim icin cok tesekkurler. sevgiler..
Merhaba Nevin,
Dileklerine katılıyorum. Herkesin aynı tornadan çıkmış düşüncelere ve yaşam tarzlarına sahip olması gerekmeyen bir dünyada hep beraber “hepimizin alçakgönüllü ve rahat olarak“ yaşayabilmesini ve kendini ifade edebilmesini diliyorum.
Sevgiler,
Yorum Gönder