Shakespeare denince akla birçok şey gelir bunlardan biri de Soneler'dir.
Soneler 154 kıtadan oluşur. Shakespeare 1592-1598 tarihleri arasında bu 154 Soneyi yazmıştır.
Sonelerdeki enteresan olay genç bir adama ithafen ( Sone 1-126) yazılmış olmasıdır ve şairin bu genç adam ile yoğun bir romantik ilişkisi vardır. Bu Soneler'den yola çıkarak birçok yorumcu Shakespeare’in evli olmasına rağmen aslında gizli bir biseksüel olduğunu söyler. Tabi 154 Sone yazıp nasıl gizli biseküel olunur onu bilemiyorum ama Shakespeare’in cinsel seçimi gerçek portesi gibi halen muallâktadır.
Sonelerin 1'den 17'ye kadar olanlarında şair genç adamın evlenip çocuk sahibi olmasını ve bu güzel çocukların babalarına benzeyerek genç adamın ölümsüzlüğünü gerçekleştireceğini savunur. Sonraki sonelerde ise şiirin gücü ve saf aşkın ölümü/husumeti yeneceğidir.
127-154 Soneler ise önüne gelenle ilişkide bulunan ve entrika dolu bir kadın hakkındadır. -Karanlık kadın olarak da bahsedilir.- Şair ve genç adam erkekleri baştan çıkaran bu kuzgun saçlı kadına saplantılı bir şekilde takılır.
a) Her Sone 14 mısradan oluşuyor.
b) İlk 12 mısra 3 kıtaya ayrılıyor ve 4 mısra haline geliyor.
c) Her 3 kıtada şair konuyu ve/ya problemi anlatıyor.
d) Son 2 mısrada ise bunu çözümlüyor.
e) 154 sonenin yalnızca 3’ü bu forma uymuyor (99, 126 ve 145).
f)Her mısra kendi içinde ‘’ İambic Pentameter ‘’ ayrılıyor. Vurgusuz ve vurgulu hece olarak toplamda 10 hece oluşuyor. Yani:
ba BOOM / ba BOOM / ba BOOM / ba BOOM / ba BOOM
Shall I compare thee to a summer’s day? (Sonnet 18)
Shall I / com PARE / thee TO / a SUM / mer’s DAY?
SONNET 1:
1) From FAİ / rest CREA / tures WE / de SİRE / inc REASE,
ba BOOM / ba BOOM / ba BOOM / ba BOOM / ba BOOM
Fairest creatures: Yaşıyan tüm güzel şeyler
İncrease: Reprodüksiyon, üreme
* Burada zirai/tarımsal bir metafor mevcut. Soyu iyi olan hayvan veya bitki üretilir ki verimlilik artsın. Yani iyi olan üremeli ki bir sonraki nesil daha verimli olsun.
2) That thereby beauty's rose might never die,
Thereby: Böylece
Beauty’s rose: Burada gül semboldür ve yaşayan tüm güzel şeyleri temsil eder. Bir manada Gül’ün üremesi onu ölümsüz kılar.
3)But as the riper should by time decease,
Riper: Daha olgun
By time decease: Zaman içinde ölmek.
Yaşlanan herşey zaman içinde tükenir yani ölür.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
4) His tender heir might bear his memory:
Tender: Genç, narin
Bear his memory: Çocuk doğurmak demek bu varisin nesiller boyu ailesinin hatırasını yaşatmak demesi oluyor.
5) But thou, contracted to thine own bright eyes,
Thou: Sen
Contracted: Yalnızca ona bağlı kalmak
Ama sen kendi gözlerinin içinde kayboldun. Burada bir narsizm vardır. Sudan yansıyan kendi güzelliğine kapılarak kendine aşık olması ve ölmesi. Yalnızca kendisiyle alakası olması ve zevkleriyle meşgul olması.
6) Feed'st thy light's flame with self-substantial fuel,
Feed’st thy light’s flame: ışığın var olması için alevi yaşatmak.
Self-substantial fuel: yanlızca kendi vücudunu fullemek
Sen mumun bir alevi gibisin ve başkaları için yanacağına yanlızca kendin için yanıyorsun.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
7) Making a famine where abundance lies,
Famine…lies: boşluk, açlık
abundance: bolluk, gençliğin zengin nitelikleri/özellikleri.
Bolluk olacak yerde açlık yaratıyorsun.
8) Thy self thy foe to thy sweet self too cruel.
Thy: Senin
Foe: Düşman
Thy self thy foe: Kendine düşman olmak
To thy sweet self too cruel: Üremeyerek kendine geleceği reddediyorsun. Üremeyi kendine esirgerek aslında kendine zalimlik yapıyorsun ve geleceğini imha ediyorsun.
9) Thou that art now the world's fresh ornament
Thou: Sen
the world's fresh ornament: dünyanın taze ve genç onurusun
Ornament: genç
Şimdi gençsin ve dünyaya yenisin.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
10) And only herald to the gaudy spring,
Only: En önemli, benzersiz
Herald: Haberci
Gaudy: aydınlık, renkli
Önemli bir habercisin bu aydınlık pınar/kaynak için.
11) Within thine own bud buriest thy content
Bud....content: tohum, hayatın kaynağı
Thy: Senin
Thine: Senin, seninki
Evlenip üremeyerek sen tohumlarını (semen) içinde tutuyorsun.
12) And, tender churl, mak'st waste in niggarding.
Tender: Genç
Churl: Cimri, kaba
mak'st waste: israf etmek, erkeğin semen boşa harcadığı
Niggarding: saklamak, biriktirmek,cimri
Cimri genç tohumunu (semen) boşa harcıyorsun. Yanlızca kendini düşünüyorsun.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
13) Pity the world, or else this glutton be,
glutton: obur
Hem kendi hissesini hemde dünyanın hissesini yiyorsun. Dünyaya merhamet göster, göstermezsen bu senin oburluğun.
14) To eat the world's due, by the grave and thee.
Thee: Sana, seni
By the grave and thee: Bu dünyaya vazifen çünkü mezar herkesi yutuyor bundan dolayı savaşmalısın/mücadele etmelisin. Bu senin de görevin olmalı çünkü güzel şeylerin üremesi dünyanın düzenidir. Yanlızca kendini düşünmekten mezara gittiğinde seni ölümsüzlüğe ulaştıracak çocuk geride bırakmıyacaksın.
Nimir Ra
4 yorum:
Çok güzel bir anlatım olmuş çok sevdim ve hemen reblogladım.. (:
Teşekkür ederim. Epeyden beri Soneleri yapmak istiyordum vesile ile bende öğreniyorum. Shakespeare'in dilini çok seviyorum. Anlamak çok kolay değil ama zaman içinde alışıyorsun.
Ayşe, sen ne zaman Sone'ler desen ben ürperiyorum! Ben de "Ba BOOM / ba BOOM / ba BOOOOOM" etkisi yaratıyor :)
Ayşe'ciğim çok faydalı bir yazı olmuş.
Yine okumaya yetişememenin telaşını duydum içimde. Ama bu sabah Notos Dergisindeki Oğuz Atay dosyasında, onun da bu hissiyatı zaman zaman duyduğunu okuyup öğrenmiş olmak, bunun aslında evrensel bir telaş olduğunu anlamamı sağladı.
İşte bu sebeple Sonnetleri bu şekilde bizlere aktarman, aslında okuma konusunda bir nev'i zamanı yakalamak gibi.
Yorum Gönder