Sofia Coppola'nın yazdığı ve yönettiği '' Lost in Translation ''
2003 yılında bu filmi izlediğimde karar verememiştim sevip sevmediğime. Geçenlerde yine izledim ama yine karar veremiyorum. Yavaş bir film ama sizde bu yavaşlığın ve durağanlığın etkisinden kurtulamıyorsunuz.
Bir kitabı elime aldığımda ilk olarak kitabın kapak dizaynına bakarım sonrada son sayfasını okurum. Elimde olmayan kötü bir alışkanlık. Eğer başı ve sonu beni etkilerse ortası zaten şaşırtacaktır diye düşünürüm. Tabi bunu sinemada yapmak mümkün değil, en azından son kısmını. Onun için eski bir izleyici olarak bakalım sizi bu filmi izlemek için kandırabilecek miyim?
1) Şimdi filmin posterini yani kapağını gördüğümde çok sevdiğim Bill Muray'nin dışında. Hepimizin bildiği ucuz otel terlikleri ile bastığı halıdan, üstüne oturduğu kalıp gibi yapılmış yataktan, çıplak teninin üstüne giydiği kimonodan, çaresizce ellerini önünde tutuşundan, boş bakışlarından, verdiği yalnızlık hissinden, arka plandaki tam zıt canlı şehrin görüntüsünden sonra gözlerim yukarıya kaydı. ''Everyone wants to be found.'' Bu kadar yalın ve net ve bu kadar gerçek!..
2003 yılında bu filmi izlediğimde karar verememiştim sevip sevmediğime. Geçenlerde yine izledim ama yine karar veremiyorum. Yavaş bir film ama sizde bu yavaşlığın ve durağanlığın etkisinden kurtulamıyorsunuz.
Bir kitabı elime aldığımda ilk olarak kitabın kapak dizaynına bakarım sonrada son sayfasını okurum. Elimde olmayan kötü bir alışkanlık. Eğer başı ve sonu beni etkilerse ortası zaten şaşırtacaktır diye düşünürüm. Tabi bunu sinemada yapmak mümkün değil, en azından son kısmını. Onun için eski bir izleyici olarak bakalım sizi bu filmi izlemek için kandırabilecek miyim?
1) Şimdi filmin posterini yani kapağını gördüğümde çok sevdiğim Bill Muray'nin dışında. Hepimizin bildiği ucuz otel terlikleri ile bastığı halıdan, üstüne oturduğu kalıp gibi yapılmış yataktan, çıplak teninin üstüne giydiği kimonodan, çaresizce ellerini önünde tutuşundan, boş bakışlarından, verdiği yalnızlık hissinden, arka plandaki tam zıt canlı şehrin görüntüsünden sonra gözlerim yukarıya kaydı. ''Everyone wants to be found.'' Bu kadar yalın ve net ve bu kadar gerçek!..
2) Bazen fazla konuşma herşeyi berbat eder. Bazen aşağıdaki gibi bir son çok daha etkileyici olur.
Karar Sizin!..
Ayşe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder