Pat Metheny etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Pat Metheny etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Haziran 2011 Pazartesi

İstanbul’un Caz Hali

18.İSTANBUL CAZ FESTİVALİ



Gözüm epeydir Montreal Caz Festivali programına takılı. Gidebilmeyi isterdim. Başarabilseydim on gün boyunca sadece bir konserden diğerine geçerek, cazla dolardım. Dile kolay! Üç bin cazcı 24 Haziran 4 Temmuz arasında Montreal’i dünyanın en yaşanası şehri kılacak. Robert Plant & The Band Of Joy ile açılan festival, biletleri aylar önceden bitmiş Diana Krall, Dave Brubeck ve cazın yaşayan diğer ölümsüz sanatçılarının buluşmasıyla devam edecek. Festivalin son günü Marianne Faithfull tahminen yeni albümü Horses and High Heels’den parçalar sunacak. -Geçen ay İstanbul Modern’de verdiği konserde epey hasta görünüyordu. Umarım o zamana kadar toparlar.-

Anlatılanlara göre Montreal Caz Festivali zamanı sokaklar dâhi müzik dolu imiş. Bir köşenin başında çok önemli cazcıların kendi aralarında düet yapmaları olağan sayılıyormuş. İşte böylesine benzersiz bir festivale konuk oluyormuş Montreal’dekiler. O büyüklükte olmasa da benzerini bir şekilde İstanbul için söyleyebilirim. Epeydir şehrin yaz hali müzik, sanat dolu. Pozitif Müzik, İŞ Sanat, Akbank Caz, Müzik Festivali sonra da Caz Festivali programlarında açıklanan isimler, şehirde kalmayı tatile gitmekten bile daha keyifli hale getirdi. Böyle giderse en erken Ağustos’ta şehirden uzaklaşılabilecek. Dolayısı ile illa Montreal diye sızlanmaktan vazgeçtim.

Montreal Caz Festivali’nin ağır toplarından Marianne Faithfull’u, Madeleine Peyroux’yu Mayıs’ta İŞ Sanat ağırladı, Richard Galliano’yu Müzik Festivali’nde izleyebildik. Chick Corea artık buralı sayılır. Brad Mehldau’yu da daha sık göreceğimize inanıyorum. Bir de Al Di Meola daha sık gelse ne iyi olur. Tek üzüntüm Pat Metheny'i epeydir kendi mahallemde izleyememek! Bilhassa son yıllarda beraberce inanılmaz bir müzik sunduğu sihirli orkestrasıyla.



Ben on gün Montreal’e gitsem tüm vaktimi Caz dinleyerek geçiririm diyebiliyorum ama İstanbul’da 1- 19 Temmuz arası sürecek festivalde gideceğim konserleri epey elemek zorunda kaldım. Ne bedenim, ne ruhum, ne de vaktim burada her gün konser izlemeye elvermiyor. Dolayısı ile iyice azaltmak zorunda kaldığım festival listem:


Michel Camilo

4 Temmuz Pazartesi, 21.00, Arkeoloji Müzesi Bahçesi



Stanley Clarke ve Hiromi’li Caz yağmurunun üzerinden bir sene, Richard Camillo’nun akerdeonu ile benzersiz bir müzik şölenini sunmasından bir ay kadar sonra yine Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde bu sefer Michel Camilo piyanosu ile nefis albümü MANO A MANO ile benim için festivali açacak.



O güzelim bahçede bir kere de Michel Camilo’dan libertangoyu dinlemeyi diliyorum.




Jamie Cullum

6 Temmuz Çarşamba, 21.00, santralistanbul Kıyı Amfi



Bu konsere gidip gitmeme konusunda kararsız kaldım. Öncelikle yeri çok uzak geldi. Tamam mesafe açısından buradan on küsur saat uçup Montreal’e gitmekle kıyas kabul etmez biliyorum ama Kıyı Amfi’nin bu konser için doğru yer olduğundan emin değilim. Ses dağılır mı, Jamie Cullum’un öve öve bitirilemeyen sahne performansının ne kadarını görebiliriz bilmiyorum ama yine de gitmesem aklımda kalacak.

Tek dileğim iyice popüler olana dönmeden, kendi stilinde bir program sunması.



Marcus Miller, Wayne Shorter ve Herbie Hancock ile Miles Davis Gecesi

7 Temmuz Perşembe, 21.00, Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu

Jamie Cullum’a gitmek istememe sebeplerimden biri idi bu konser. Saf bir müzik ziyafeti için yorgun olmadan, iyice odaklanarak beklemek istiyordum. Mümkün olsaydı en önden izlemek isterdim, eskisi gibi üst üste birkaç konser verselerdi, hepsine giderdim.



Açık Hava’da kanlı canlı Miles Davis izlemiş biri olarak, ruhumu yerine koyan Marcus Miller hayranı olarak, her duyduğumda yaptığım işi bırakıp o güzel “an”lardan birini yaşamamı sağlayan Herbie Hancock için, Wayne Shorter’ın saksofon ile yarattığı mucizeleri kaçırmamak için; nefesimi tuttum bekliyorum. Yer kalmışsa siz de kaçırmayın derim.




Medeski, Martin & Wood İle Caz İçin Tuhaf Bir Yer Konseri:

9 Temmuz Cumartesi, 19.00, Tersane Sahnesi



Ne diyeyim! Tuhaf bir yer olduğu kesin. Yaratıcılık çaresizlikten beslenir diye bir söz varsa eğer bu durum onun karşılığı olabilir. Gönül insanların gülüşüp, konuşmadığı, sadece ritme eşlik ettiği, salınıp dans ettiği konserlere gitmek ister ama koskoca kültür başkenti de olmuş güzelim şehrimizde doğru düzgün bir konser mekânı olmamasına hayıflana hayıflana bulacağız Tersane Sahnesi’ni.



Medeski, Martin & Wood’u İstanbul’daki bir önceki konserini izleyememiştim. Bu kadar kısa süre sonra tekrar gelmelerine şaşırdım ve çok sevindim.

Medeski, Martin & Wood konseri öncesinde derin ve karanlık sulardan gelen sesleri ile Tonbruket’i, İlhan Erşahin’i, Arto Tunçboyacıyan’ı izlemek oldukça keyifli olacaktır. Medeski, Martin & Wood’un defalarca Montreal Caz Festivali’ne katılmış olduğunu dikkate alarak önümüzdeki yıllarda da İstanbul’da daha fazla konser vereceğini umut ediyorum.




Richard Bona - Raul Midón’la “The Duwala Malambo Project”

11 Temmuz Pazartesi, 21.00, Arkeoloji Müzesi




Richard Bona demem yeterli sanırım. Pat Metheny Group’ta muhteşemdi, sonraki solo albümlerinde de.



Raul Midón’la beraber bizi kısa bir dünya turuna çıkaracakları kesin.




Angelique Kidjo, Dianne Reeves ve Lizz Wright ile Hakikat

12 Temmuz Salı, 21.00, Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu



Mayıs’ta İş Sanat’ta Dianne Reeves konserine bilet almayı başaramamıştım. Şimdi festivalde onu Angelique Kidjo ve Lizz Wright ile beraber dinleyeceğimi düşündükçe sevincim daha da artıyor. Lizz Wright’ın muhteşem sesinin “Sing the Truth” projesi için çok uygun olduğunu düşünüyorum. Dee Dee Bridgewater, Stacey Kent ve Raul Midón’lu konser kadar -hatta daha da iyi- bir konser izleyeceğimize inanıyorum. Aynı ekibin 25 Haziran tarihinde Montreal Caz Festivali’nde vereceği konserin bilet fiyatlarının; 59,00 $ ile 89,00 $ (Kanada Doları) arasında olduğunu belirtmeliyim. Bu efsanevi sanatçıların İstanbul konserinin bilet fiyatları oldukça makul. (40,00 TL - 70,00 TL)




Randy Crawford, Joe Sample ve Natalie Cole: Kısaca Caza Doyma Anı

13 Temmuz Çarşamba, 21.00, Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu



Uzun süredir İstanbul Caz Festivali bu kadar cazla dolu olmamıştı. Kendinizi iyi hissetmek istiyorsanız tavsiye ederim. Ben Randy Crawford, Joe Sample’ın “Feeling Good” adlı albümünü dinleyerek bekliyorum bu konseri.



Patrick Wolf

14 Temmuz Perşembe, 21.30, İstanbul Modern



Festivalin “Yeni Ozanlar” bölümü her seferinde çok yetenekli, farklı sesleri ağırlıyor. Patrick Wolf da bunlardan biri. İlk defa geliyor ve bir daha ne zaman gelir belli değil. Malum Rufus bir kere geldi daha gelmedi!

Patrick Wolf’un kendi kadar müziği de çılgınlık dolu. Aykırı bir ses, yepyeni bir soluk. Bilet almadım ama enerjim yeterse gitmeyi çok istiyorum.



Javier Limón; Buika ve Suyun Kadınları İle İstanbul’da

15 Temmuz Cuma, 21.00, Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu



Öncelikle konserin Açık Hava’da olmasına çok sevindim. Sonunda –nispeten-doğru düzgün bir mekânda Buika’yı izleyebileceğiz. Gidelim, coşalım, Javier Limón’un flamenkosuyla Suyun Kadınları'nı kana kana içelim.



Amadou & Mariam

18 Temmuz Pazartesi, 22.00, The Marmara Esma Sultan



Çok uzun süredir gelsinler istiyordum. Çok farklı, benzersiz bir ikililer. Müzikleri sihir, aşk ve ümit dolu. Sade ve yoğunlar. Şarkıları bağımlılık yapıyor, benden söylemesi.



Paul Simon İle Nihayetinde Buluşma

19 Temmuz Salı, 21.00, Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu



Bu sene Pat Metheny'i Caz Festivali’nde izleyebileceğimize dair bir hayale kapılmıştım. Orkestrası ile gelmese bile yeni albümü What's It All About’dan parçalar sunmasını istiyordum. Albümde Simon &Garfunkel’in The Sound of Silence parçasını da yeniden yorumlamış. -Müthiş bu arada.- Olmadı, neyse ki 30 Kasım ve 1 Aralık 2011 tarihlerinde İstanbul'da konser vereceğini müjdeleyim. Sitesinde konser mekânı olarak "CCR Concert Hall" yazıyor, herhalde Cemal Reşit Rey olsa gerek.



Paul Simon’da konserde The Sound of Silence parçasını söyler mi bilmiyorum. Ama yine de geleceği için memnunum. Zamanında Simon &Garfunkel’in konser kayıtlarını, videolarını defalarca izlemiş, albümlerini ezberlemiş biri olarak elbette gitmek isterim. Epey gecikmiş bir ziyaret olsa da, yalnız da gelse, uzun süredir dinlememiş olsam da Paul Simon; Paul Simon’dur.



Ve o İstanbul’da Açık Hava’da sesi ve gitarıyla pek bilmediğim yeni şarkılarını seslendirdikten sonra, dönüş yolunda caddede yürürken “You Can Call Me Al” söyleyip, dans edeceğim.



Joss Stone

28 Temmuz Perşembe, 21.00, santralistanbul Kıyı Amfi



Kendi güzel, sesi güzel. Umarım gelebilir. Gazetede son günlerde Joss Stone ile ilgili haberleri okuyunca onun için üzüldüm.

Umarım upuzun, sağlıklı bir ömrü olur. Onu kaçırmak ya da öldürmek isteyen başka sapıklar türemez! Ve umarım Kıyı Amfi güvenlikli bir yerdir!




İyi konserler dilerim.

Gülda


7 Nisan 2010 Çarşamba

CHARLIE HADEN KONSERİ-06.04.2010 ya da DON'T COMPLAIN

Yıl 1980’lerin ortası veya sonuna doğru ve dillerde bir şarkı…”This is not America…Oooo. This is not…La la lalala alaa…..”Hala herhangi bir yerde -ama özellikle Türkiye’de- herhangi birinin haklarının ihlal edildiğini düşünsem veya öğrensem ya da biri bana bir şeylerin olduğu gibi olmaması gerektiğini söylese şarkının bu kısmını mırıldanırım.



Bu şarkıyı hep sevmişimdir ama o yıllarda David Bowie’yi de severdim ve sanırım şarkıya sevgimin bir nedeni de bu. O dönemde şarkıyı kim yazmış kim bestelemiş bilgileri arasında bir isimdi Pat Metheny benim için ama sonra güdük kalmış caz yolculuğumun ağır aksak ilerlediği bir dönemde Pat Metheny adına tekrar rastlayışım ve bir dönem en çok dinlediğim caz gitaristi haline gelmesi 1990 yıllara rastlar.



Evet biliyorum yazının başlığı Charlie Haden ama Charlie Haden’e nasıl ulaştığımı anlatmak için bu girişi yapmak zorundaydım. Ben Charlie Haden’e Pat Metheny sayesinde ulaştım. "Beyond the Missouri Sky" albümünü dinlediğim zaman Charlie Haden’ı iyice aklıma yazdım. Bas her zaman çok sevdiğim bir müzik aleti olmuştu ama basın ne kadar iyi olabileceğini konusunda Charlie Haden’ı dinledikten sonra kavradım. Bası bu kadar önemli bir hale getirmiş olmanın verdiği bir durumdan mıdır bilmiyorum ama Haden da bas olmazsa olmazı vurgular gibidir her zaman.



1937 yılında Iowa’da dünyaya gelen Haden müzikal bir geçmişi olan bir aileden geliyor. İki yaşından itibaren ailesi ile radyoda ailesi ile birlikte Amerikan folk şarkıları söyleyerek bu dünyada yerini alıyor ancak daha sonra geçirdiği çocuk felci boğazındaki kasları harap ettiği için de 15 yaşından sonra şarkı söyleyemez hale gelir. Bu olayın ardından caz ile ilgilenen ve basa merak saran Haden ‘ı ise bir daha tutmak mümkün olmaz.

1957 yılında Ornette Coleman ile tanışan Haden, Don Cherry ve Billy Higgins ile oluşturulan devrimci dörtlü grupta kontrbas çalmaya başlar. 1987 yılında Charlie Haden Quartet West’i kurar.

Charlie Haden’ın 1999 yılında çıkardığı "The Art of the Song" albümü ise bir diğer dinlenmesini önereceğim albümdür. Bu albümde Haden müzikallerde ve filmlerde yer alan bazı şarkıları, kendi bestelerini ve Ravel ve Rachmaninov’u yorumlamıştır ve albümün sonunda da bir şarkı söylemektedir. Benim sevdiğim bir diğer albümü de Noctürne’dür. Ki bu albüm 2001 yılında En İyi Latin Caz Albümü dalında Grammy Ödülü almıştır. Özellikle "Nightfall" adlı parçayı çok romantik bulurum.



"Not In Our Name" albümleri de This Is Not America’yı barındıran bir albümdür ve albüme ismini veren Not In Our Name de benim favori parçalarımdandır.



DÜN GECE…

Charlie Haden’ı Caz Festivali kapsamında en son 2005 yılında dinlemiştim ve bu nedenle de Haden’ın konser haberi geldiği zaman çok memnun oldum. Aslında bu kadar iyi bir müzisyeni de ne kadar boşlamış olduğumu da anladım. Evde baktığım zaman son albümünün olmadığını görünce biraz da kendime kızdım. Ama dün geceden sonra Charlie Haden’ı ve bası bir kez daha bağrıma basmaya karar verdim. Bulursam Rambling Boy adlı albümünü alacağım.



Dün akşam basta Charlie Haden, saksafonda Ernie Watts, piyanoda Alan Broadbent ve davulda Rodney Green ilk kurulduğunda Billy Higgins sonra Larance Marable idi) eşlik etti. Charlie Parker ile başlayan dörtlü daha sonra Haden ‘ın uzun yıllar müzikal çalışma yaptığı ve yanında yetiştiği Ornette Coleman’ın Lonely Woman’ı ile devam etti. Kulaklarım beni yanıltmadıysa Not In our Name’i de çaldılar. Ernie Watts bence saksafona olan hâkimiyetini bu konserde de gösterdi. Haden ise –tüm olumsuzluklara rağmen- kontrbası gözlerim kapalı dinlememe neden oldu.



Yukarıda da söylediğim gibi konserde bazı olumsuzluklar vardı. Aslında bunu daha Salon’a girerken kapının karşısına gelen yerde asılı bulunan ve Hüseyin Bahri Alptekin’e ait ve Bienal’de yer alan bir enstalasyon DON’T COMPLAIN’ in varlığını gördüğümde bazı olumsuzlukların olacağını ya da zaten bu olumsuzlukların var olması nedeni ile birilerinin şikâyet ettiğini anlamalıydım.



Konserin üçüncüsü parçasında tam da Haden’ın performansına gelince amfide bir takım cızırtılar meydana geldi ve Haden devam edemedi. Konstrasyonu bozulan Haden bara giden çeşitli hayvanlara ait fıkralar anlatmakta buldu çareyi. Sonra da aslında kendi basının tamirde olduğunu ve Macaristan’da elindeki bası verdiklerini itiraf etti ki bu emanet bas sürekli akort sorunu yaşadı konser boyunca.

Ayrıca SALON çok bir süre sonra çok havasız kaldı ve çok sıcak oldu. Buna çare olması için var olan havalandırma işe yaramadığı gibi Haden’ı rahatsız eden bir vınlama sesi çıkarıyordu. Seyircilerden biri Haden’ın anlattığı fıkralardan birine atıfta bulunarak bu sesin dalga sesi olduğunu düşünmesini söylediyse de Haden “bunu söylemesi sizin için kolay” diye cevap verdi, çaresizce.

Bir kere bis yapan Haden İstanbul’u çok sevdiğini, buranın ruhani bir yanı olduğunu ve Boğaz’a bayıldığını ifade etti.

Tüm olumsuzluklara rağmen Charlie Haden'ı dinlemek bana kendimi iyi hissettirdi ve onu dinlerken kendimi SALON’da değil de Açıkhava’da hayal ettim.Yaz gelmiş, ben uçuşan bir elbise giymişim ve basın o tok, vakur sesiyle birlikte yıldızların altındayım.

Ancak bu hayal uzun sürmedi... Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu.

Sevgiler
Billur


Charlie Haden Quartet West
Yükleyen MrDrive. - Öne çıkan müzik videolarını izleyin.

İlginizi Çekebilir

Related Posts with Thumbnails