Nejat Saydam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nejat Saydam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Nisan 2011 Salı

FOSFORLU CEVRİYEM

Benim en sevdiğim filmlerden birisi FOSFORLU CEVRİYEM’dir çünkü ben de bir Fosforlu Cevriye olmak isterdim küçükken. Ağzında sigara, çorabının içinde saklı bıçağı ustalıkla kullanan, argo lügatının kralını konuşan, orada burada raksedip şarkı söyleyerek hayatını kazanan ,ele avuca sığmaz bir yiğit kız…Harbi bir kız…

1959 yılında çekilen ve başrollerinde Neriman Köksal ve Orhan Günşiray’ın oynadığı ve Neriman Köksal’a haklı bir ün sağlayan bu filmin ilk verdiyonu ve asıl adı Fosforlu Cevriye’dir. Ben bu siyah beyaz versiyonu ancak bir kez seyredebilmişimdir.



Asıl sevdiğim hayranı olduğum Türkan Şoray’lı olanıdır. 1969 yılında yömetmenliğini Nejat Saydam yapmış, senaryosunu Bülent Oran yazmıştır. Tanju Gürsu’yu Saadettin Erbil, Türkan Şoray’ı Jeyan Mahfi Tözüm, Suzan Avcı’yı Altan Karındaş, Önder Somer’i Fuat İşhan, Fatma Karanfil’i Birsen Kaplangı seslendirmiştir. Filmin müziklerini Tuncer Aydınoğlu, Semih Sezerli ve Metin Bükey yapmıştır.



Bir konuya dikkat çekmek isterim ki; Fosforlu Cevriye veya Fosforlu Cevriyem’in Suat Derviş’in yazdığı "Fosforlu Cevriye" adlı romanla bir ilgisi bulunmamaktadır. [Suat Derviş ayrı yazı konusu olacak] Zira romanda bir hayat kadınının, Galata’nın en namlı hayat kadınının bir kere gördüğü aşkı ve bir yanlışlık uğruna çektiği cefalar anlatılmaktadır. Ankara’da Devlet Tiyatro’sunda oynayan oyun ise Suat Derviş’in romanından sahneye aktarılmıştır.

Fosforlu Cevriye’ye fosforlu denilmesinin sebebi saçlarının kuzguni bir siyahlığa sahip olması ve pırıl pırıl parlamasındandır ve küçükten göz kulak olan Barba ona bu adı takmıştır. Pek çok kimse için Fosforlu Cevriye denilince akla yiğitlik, kendini feda etme uğruna sevdiğine sahip çıkan, ite kopuğa meydan okuyan mert bir kadın gelmektedir ki filmde de Çetin karakterinin dilinde olan Fosforlu hep böyle bir kadını temsil eder.

Filmin en eğlenceli sahneleri Türkan Şoray’ın Fosforlu Cevriye’ye evrildikten sonraki argo dolu konuşmalarıdır ki, çoğunu burada yazdım. Eğleneceğinizi ümid ediyorum…

Denizlerin Kumuyum... Kumuyum...
Balıkların Puluyum Puluyum…
HAYDİ BRE BE FOSFORLUM! BAŞLIYOOOOORRRR

İki Ayaklı Yılanların En Zehirlisi Nüveyre İş Peşinde

Nüveyre (Suzan Avcı) iki mühendis ile konuşmakta olduğu ve yapılan toprak kazısı hakkında bilgi aldığı sırada bir hışım kocası gelir ve “Ne oluyor” burada diye bağırır. Ancak Nüveyre bu yaşlı ve çığırtkan kocasına hemen haddini bildirir “Biraz daha yumuşak sesle konuşamaz mısın Tevfik? Yüksek sesten hoşlanmadığımı bilirsin! Tevfik hemen “AFFEDERSİN KARICIĞIM” dese de mühendislerle kavgaya tutuşur. Bu noktada Nüveyre noktayı koyar; artık hem o hem de huysuz kızları canını sıkmaya başlamıştır.

Bir Köşk Bahçesi’nde…

Necla (Türkan Şoray) "Ümidim Sen, Hayalim Dünyam Sensin" diyerek bülbüllere taş çıkartırcasına şarkı söyleyerek pembe gülleri toplamakta, evin çalışanları da ağızları bir karış açık bu Pamuk Prenses görünümlü kıza bakmaktadırlar. Ancak Nüveyre köşkün bahçesine hışımla girip bu manzarayı görünce:

-Ne oluyor orada?

-Hiiiiç çiçek topluyordum da...

-Çiçek toplamak için saz salonundaymış gibi şarkı mı söylemek lazım? Ooooh alasizler de işi gücü serip burada dalga geçin….-Onlar namına sizden özür dilerim.-

-Özür dileyeceğine asabımı bozmamaya bak. Sonra laf edince üvey ana oluyorum. Hepiniz hayal peşinizdesiniz, senin müziğin, uyuşukluğun, kardeşin Perihan’ın içki ve serserilik merakı… Hıh!

[Halbuki senin kocanın parasına ve arazilerine konma , kızları evden atma ve kendine sevgili bulma hayallerin daha faideli değil mi Nüveyre’ciğim?!]….

Serseri ve İçki Düşkünü Perihan (Fatma Karanfil) bu esnada elinde sigara pek çok arkadaşı ile bir sıra halinde dans etmekte, bir arkadaşına babasının meşhur arazisini sattırmak için kandırsa para içinde yüzeceklerinden bahsetmekte, fırsatçı arkadaş da “Komşuda pişer, bize de düşer, Birimizin parası hepimizin parası” diye bildiği bütün deyimleri sıralamaktadır. [Uleyn, çalış be biraz askıntı deyyus]



Tuttuğunu Koparan Nüveyre

Akşam kocası Tevfik Bey (Muammer Gözalan) gelince başının etini yemekte ve arazi işi ile kızlar meselesini bir an önce halletmek istemektedir. Bir alkolikle bir şarkıcılık hastasına kızım demesi için aklından zoru olduğuna ve onu sabah çok kırdığına ikna etme çalışmaları başarıya ulaşmak üzeredir.

Hâlbuki onu seven, düşünen tek kişi Nüveyre’dir ve kocası biricik zevcesine neler etmektedir! Kızlar ise kocacığına olan saygı ve özellikle sevgisinden çok şeyler kaybetmesine vesile olmaktadır ki bu dayanılacak şey değildir.

Tam bu dolduruş seansının ortasında eve gelen Necla Nüveyre’ye selam verirken Anne demeye tenezzül etmediği gerekçesi ile babası tarafından kendisine evlatlıktan reddedileceği söylenir. Necla:

-"Karar size ait babacığım. Benim için annemin hatırasını lekelememek kızlarını anlamayan bir babayı kaybetmekten daha önemli" der.

Seksi ve sevgi dolu Nüveyre’nin etkisindeki baba:

-"Haklısın karıcığım, ben evlat diye düşman yetişmişim bağrımda" deyince Necla ağlayarak odasına çıkarken, bu sırada Perihan sarhoş bir şekilde eve gelir ve bu da son nokta olur.

Perihan’dan Hayat Dersleri

Nüveyre aşağıda kocası Tevfik Bey’i yavaş yavaş zehirlerken, Perihan dans etmekte, şarkı söylemektedir. Necla uyarınca Perihan:

-Bir kere sen de sarhoş olsan, bir kerecik sen de yaşasan.

-Ben memnunum hayatımdan

-Gerçek hayatı bilmiyorsun ki. İçki, eğlence, aşk… Senin hayatın okul, spor yapmak, iftihar listelerine girmek, kuru kuru kupa almakla geçti. Güzelsin, hoşsun ama soğuksun. Hayatında bir erkek, en ufacık bir aşk hikâyesi bile yok.

-"Hususiyetim kimseyi ilgilendirmez. Şunu da unutma ki hayatta hislerden çok akıl işe yarar." diyerek başka odada yatmak için çıkar. Hayat gurusu Perihan ise elinde sigara kendinden geçmişçesine müzik dinlemeye devam eder.

Zehirini iyice akıtan Nüveyre nin etkisi ile Tevfik Bey Perihan ın özür dilemesini sağlamak için Nüveyre’nin baskısı ile yukarı kata çıktığı anda bir silah sesi duyulur. Nüveyre’nin yüzünde sıcacık bir tebessüm gelir geçer ve yukarıya doğru koşar aynı anda Perihan’la. Tevfik Bey yerde, Perihan sarhoş bir şekilde koltukta, Necla babasının yanında yerde, Nüveyre ise “Katilsin Perihan” diye bağırmaktadır.



Necla kardeşinin yapmış olduğu şey karşısında dehşetle “Bunu nasıl yaptın?” dediğinde bir anda kendine gelen Perihan beklenmedik bir tepki gösterir ve :

-“Beni kıskanıyorsun, mahvetmek istiyorsun, Nüveyre de senden yana Alçaklar! Ben hapisteyken babamın mirasını yersin, benim aşklarımın, hayatımın intikamını iyi aldın Abla!Tebrik ederim!”

O sırada Nüveyre polislerle içeri girer ve iftiralarını sıralamaya ve Perihan’ı suçlarken Necla suçu üstüne alır. Polisin soruları üzerine şaşalayan Necla’nın imdadına Perihan yetişir ve Necla’yı hayatını yaşamayan, içine kapanık bir kız olarak babasının ölümüne sebebiyet verdiğini haykırır. Komiser (Aydın Tezel) Bey köşkü teftiş etmek ister ve bu esnada suçu üstlenen Necla’yı odalardan birine teftiş bitene kadar kilitler!

[Yahu, gözaltına almak, polis merkezine götürmek, elde barut izi gibi safhalardan bi haber bu komiser de]



Necla odada iken, artık gün ağarmıştır, Nüveyre elinde kahve Komisere neden katille konuşmadığını sorunca Komiserden epey anlamlı bir cevap gelir:” Mesleki alışkanlık” Komiser ne olduğu anlaşılmayan mesleki alışkanlıkla bekleye dursun, Necla sonunda evden firar ederek Boğaz’ın sularına atlar. Komiser Bey’e bu durum haber verilince : “Motoru hazırlayın, hemen Başkan’a haber verin,durum planladığımız şekilde devam ediyor” der. [Ne oluyor yahu? Başkan kim?]

Necla Kıyıya Vurur

Necla Boğaz’ın akıntılı sularında yüzmüş [Bu durum normaldir zira kızımız madalyalı sporcudur]ve ahırdan bozma bir virane balıkhanenin olduğu kıyıdan karaya çıkmıştır [Kız Kulesi’nin karşı kıyıları]. Ahırda içen ve Fosforlu Cevriyem diye şarkı söyleyen bir adamla ;Çetin (Tanju Gürsu) karşılaşır ve Çetin ona askıntı olunca eline çıpa alır ve saldırı pozisyonuna geçer. Çetin:

-Heeyt! Ağır ol bakalım, bırak o çıpayı da siyasi vaziyetimizi bozmayalım. Yoksa bir başlarım hayat hikayene aile kabristanındaki ecdadında biter. Bırak kızım o elindekini, boşuna hamallık ediyorsun, bizim kelleye işlemez o şeyler, halis Tophane Hamuru’dur.



Bu esnada denizden motorla polisin geldiğini görürler, Çetin çakozlamıştır, durumu Necla aynasızlardan kaçmaktadır. Çetin etrafın polis bayramına döndüğünü, bileklerine bileziğin takılmasının an meselesi olduğunu söyleyince Necla suçsuz olduğunu anlatmaya başlar. Kılık değiştirerek balıkhaneden kaçma planı yaparlar. Komiser Bey ve ekibi polisleri başka yöne yönlendirirler ve sonra da Necla’nın elbisesini deniz kenarında bulunca aramaktan vazgeçerek ayrılırlar.

Bu esnada ise Birbirlerini Yanlış Tanıyan Nüveyre ve Perihan karşılıklı kadeh tokuşturmakta ve Perihan’ı çekiştirmektedirler.

Çetin onu bütün raconlarını kestiği fakirhanesine götürür, üstlerini değiştirirken Çetin gene “Ahh Fosforlu Cevriyem burada olsaydın da küçük hanım görseydi kadın dediğinin modeli nasıl olur” deyince Necla Fosforlu’nun kim olduğunu sorar. Çetin “Hayatının aşkı olduğunu” söyler. Necla sevgilisi mi olduğunu sorunca da “Sevgi ne kelime be kızım, aşkın fabrikası iflas etse Fosforlu onu yeniden inşa eder.” diye cevap verir. Necla gitmeye kalkınca da ona yardım edeceğini söyler ve Necla’nın ailesinin çiftliğine doğru yola çıkarlar.



Nüveyre ise sevgilisi Memduh (Önder Somer) ile aşna fişne yapmakta, bir yandan tuttuğu Çetinlara Necla’yı öldürtme emri vermekte ve Tevfik Bey’in odasını hallaç pamuğu gibi attırmak suretiyle bir şeyler aramakta ve Memduh’a Perihan’ı kendisine aşık etme planını uygulamaya sokması için ortamı hazırlamaktadır. Perihan yine dansetmekte, uyuşturucu ile kendinden geçmekte iken Memduh odasına girer ve ona Nüveyre’nin talimatı ile “hediyesini” vermek üzeredir.

Kara Saplı Bıçak Gibidir Fosforlu Cevriye

Memduh Perihan’a hediye veredursun, Çetin çiftlikte demlenmekte ve diline doladığı Fosforlu Cevriye için şarkı söylemektedir. Necla’nın

-“Çok mu özledin sevgilini” diye sorusuna “Ne o ayıp mı? Sen hiç sevmedin mi?Ne güzel şeydir sevmek, sevdiğinin gözlerinin içine baktın mı orada öyle bir ateş görürsün ki… Bütün İstanbul’un etfaiyeleri bir araya gelse o ateşi söndüremez” diye cevap verir ve konuyu değiştirerek artık harekete geçme zamanı olduğunu söyleyerek köşkte neler olduğunu anlamaları gerektiğini söyler ve o gece Necla köşke Çetin’a haber vermeden gizlice girer. Perihan odasında Memduh ile dans etmekte, babasının odasında ise eski yardımcısı Şakir bir kâğıt parçasını ayakkabısının altına saklamakta ve telefonda birini Feza Oteli’nde buluşarak kâğıdı haber vermektedir.

Nüveyre ise Memduh ile ateşli bir aşk gecesine hazırlanmaktadır. Necla da yatağın altında saklandığı yerde Şakir ve Tevfik Bey’in ortağı Nurettin ile ilgili planlarını ve öpücük seslerini dinlemektedir. Evden çıkarken Perihan’a yakalanır ve Perihan polise telefon ederken bağırmaya başlar.

Kardeşinin kendisine düşman olmasını hazmedemeyen Necla perişandır ve intikamını almaya yemin eder. Ertesi gün Çetin ile silah talimi, bıçakla nişan talimi ve judo talimi yaparak Çetin’a süt kuzusu değil aslan parçası olduğunu gösterir. Ardından da bir argo cümle patlatınca Çetin “Yaşşa Fosforlu Cevriyem” diye Necla’ya sarılıverir.

Necla eski yavuklusu ile karıştırıldığı için tepki gösterince Çetin: “Fosforlu benim yavuklum değil. O benim dünkü, bugünkü ve yarınki sevdiğim. Ben hayatım boyu Fosforlu’yu bekledim, O da sensin” diyerek ilanı aşk eder. Ancak aşka yer yoktur zira yapılacak işler vardır…O da Feza Oteli’nde olacaklarını öğrendikleri Şakir ve Nurettin Bey’in peşine düşmektir.

Feza Oteli’nde Hindistan’dan Bir Elçi: Gandhi ve Zevcesi Nehrüyani



Modellerini değiştirerek otele teşrif eden Necla ve Çetin otelin barında Nüveyre ve Nurettin Bey’i otelde dans ederken görürler. Şakir Bey de oteltedir: Bir başka deyişle cinayet şebekesi alestedir. Danstan sonra Nüveyre odasına Nurettin Bey’i çağırır ve onun olmak istediğini söyler.



Otelin orkestrası Hintli misafirleri için Hint Müziği çalacaklarını söyleyince; Necla ne yapacağız diye sorar.[Allah Allah sen elçi zevcesisin, orkestra bir kibarlık yapıp Hint Müziği takdim edeceğim deyince sen oturup dinlersin değil mi] Ama yok ondan daha gaz tenekesi kafalı Çetin şarkı söylemeleri gerektiğini söyleyince Necla “Sangam” adlı şarkıyı söylemeye başlar!



Bu esnada Şef’ine rapor veren Şakir işin uranyum olduğunu, herkesin otelde bulunduğunu söylerken boğazlanır. Tam o sırada Necla ve Çetin odasına girdiklerinde Şakir kuyruğunu titretmektedir ki son nefesinde “Ayakkabı” der. Sabah Nurettin Bey kaçırılır. Necla ayakkabının altında gizli bir kağıt olduğunu hatırlar. Kağıtta Balat Fıçılı Meyhane’de Camgöz (Altan Günbay) yazmaktadır.

Meyhane’den önce Köşke giden Çetin bahçede Memduh ve Nüveyre’nin kavgasına şahit olur. Memduh artık dayanamayacağını onu terk edeceğini söylemektedir lakin hiçbir iş istediği gibi gitmemektedir ve üstelik Tevfik Bey’in de katili olmuştur.

Camgöz İş Başında

Bu esnada Camgöz bir mahzende Nurettin Bey’e işkence etmekte ve birbiri ardına tokatları Çetincağızın suratına patlatmaktadır. Nurettin Bey bayılınca Camgöz Meyhanede içmeye gider. Meyhanede:

- “Heeeeeyyyyyt! Var mı bana yan bakan Adım Camgöz. Kem gözle bakan olur körgöz !” diye çığırırken…. Necla laf çakar:

-Palavra ruhun gıdası derler

Necla’nın meyhaneye geldiğinden haberi olmayan Çetin içkiyi üstüne boca eder…Camgöz:

-Hangi teneşir horozu öttü orada?

-Sallarken yavaş at da hissiyatın gıdıklanmasın.

-Hissiyatına da sana da başlarım

-Bir şey mi buyurdun tabut kıymığı

-Heeyy kaldırım çiçeği, nene güveniyorsun da dilin uzuyor arşın arşın?

-İster arşınla konuşurum ister metroyla lakırdı vesikaya mı bindi be? Yoksa bi başlarım aile hikâyene mabada aile kabristanında biter

- Banaaaaa baaaak.

-Lavacı derler. Ulan sırma saçlı..Bulmuşsun yağlı gebeşleri kesiyorsun raconu. Böyle kofti hikâyeleri yemeyiz

-Efendim efendim?

-Efendin kalem odasında! Pastırma olacak topal eşek gibi gevşeyeceğine al istikametini de silkelemeyeyim tozunu!

-HEEEEYYYYYTTTT!Ulan imbik fahişesi dua et kadınsın yoksa

-Yoksa Perşembe pazarında ara oğlum. Hem bendeniz ablana hitap ederken takın adabı muaşaratını yoksa patlatırım 56’yı gözünün astarına.. Mostralık Bursa patlıcanına dönersin..

-Ne çene varmış sen de beeee..

-Tabii oğlum bunlar numunelik. Dul karı taşımış Büyükada merkebi gibi bakacağına otur yerine de azar otumuzu çekelim

-Az daha terso gidersen o stadyum kafana bi maç koyar, validenin sülalesine bando mızıka çaldırırım.

-Doğru konuş diyorum, yoksa 5 santimle çift böbreğini alırım (Camgöz bıçak çeker)

-Yuuuh be’ herife bak herife! Hastane doktoru musun mezbahane kasabı mı?

Bunun üzerine dayanamayan Camgöz bir hamle yapınca Çetin devreye girer ve bıçağına elmayı saplar ve kendilerini Camgöze Kıtıpiyos ve Fosforlu Cevriye diye tanıtırlar.



Camgöz yürekli kişileri sevdiği için bu posta koymaları affeder ikisinin de. Ardında Fosforlu Cevriye patlatır Karakolda Ayna Var’ı bulurlar havalarını….



Camgöz şarkı bitince masasına içmeye davet eder Fosforlu’yu:

- Beleşe hayır diyenin midesine turp sıkıyım, bedava bomba olsunda midemde patlasın der ve masaya oturur. Sorusunu patlatır:

-Yağcın bol olduğuna göre kaşıntın yerinde anlaşılan. Değirmenin suyu nereden?

-Öğütecek unun mu var?

-Paranın kökü karanlık kuyudaki yan çizdi cevabını diye araya girer Kıtıpiyoz. O sırada Camgöz’ün Çetinları Nurettin’in ayıldığını bülbül gibi şakıyacaklarından emin oldukları haberini verince Kıtıpiyoz onları takip eder, Fosforlu da bi şarkı patlatır ki etrafın neşesi çiçeklensin ….



Camgöz işkencesine devam ederken Şef’ten bir telefon gelir ve mutlaka o arazide ne olduğunu öğrenmesi için konuşturması emrini verir. Bu arada işkencenin devam ettiği yere inen Kıtıpiyoz’u gören Camgöz Çetinlarına yakalama emri verse Kıtıpiyoz ellerinden kurtulur. Camgöz ateş açtığında ise Meyhanedeki eğlence yarım kalır. Merakla olay yerine koşan Fosforlu Kıtıpiyozu elinde silahla Camgöz’ün üstüne yürürken görünce arkadan yaklaşır ve kafasına silahı indirir. Camgöz Kıtıpıyoz’un Fosforlu’nun arkadaşı olmadığı anlayınca onu hem gönül hem de iş ortağı ilan eder ve Camgöz’ün evine doğru yola çıkarlar.

Nüveyre’nin Ölüm Planı

Camgöz ile eski Necla şimdinin Fosforlusu yolda gide dursunlar , Nüveyre Memduh’a Perihan’ı öldürmesini söylemektedir ama Memduh tereddüt etmektedir. Nüveyre bir arkadaşı ile baygın yatmakta olan Perihan’ın yanına Memduh’un eline bıçak vererek sokar ve “Öldür” onu der. Peki Memduh ne yapar? Savunmasız baygın yatan Perihan’a yumulur.

Döküntünün İçinde Bir Saray

Camgöz ile Fosforlu Camgöz’ün yaşadığı yere gelirler (Tahminim Yedi Kule Surları), gerçekten içi saray gibidir ve içeride feraceli kızlar raksetmektedir.Fosforlu: - "Yaşa be sırma saçlım zevkin dört köşeymiş" diye beğenisini ortaya koyar. Bu arada Camgöz içkilerin hazırlanmasını , yatağına kokuların serpilmesi emrini verir. Hem sevmesini, hem iş yapmasını bildiğini söyleyen Camgöz’e Fosforlu:

- “Beni seveceksen dikkatine limon sık, bi keresinde biri beni sevecek oldu bütün İstanbul herifçioğlunu hastaneye taşıdı” diyerek cevap verir.

Fosforlu’ya tapacağını söyleyen Camgöz uluslar arası iş gördüğünü, Şebekenin ikinci adamı olduğunu söyleyerek ötmeye başlar. Meyhane’nin mahzeninde bağlanmış olan Kıtıpıyoz bir türlü Necla’nın başına vurduğunu kabul etmemektedir. Ama Nurettin Bey konuya açıklık getirir: “Kadın dişileşti mi her olmazı yapar.”

Kıtıpıyoz hüsranla başını eğdiği dakikalarda Fosforlu Camgöz’e cilveler yapmakta ve yatağa gitmemek için bin numara çevirmektedir ki bir telefon sesi duyulur. Camgöz:

-Oooooo. Sen misin Nüveyre? İki Ayaklı yılanların en zehirlisi?



Diye açar ve kapattıktan sonra da Perihan’ın öldürüleceğini ve istediği araziye kavuşacaklarını söyler. İçki ikram eden Fosforlu, Camgöz içkisini kafaya dikerken testiyi keltoşunda kırıverir ve kaçmaya başlar. Camgözün Çetinlarından birini bıçakla, diğerini judo hamlesiyle, bir diğerini ise silahla ateş ederek geçer.
Memduh’un yanlış iş üstünde olduğunu göre Nüveyre odaya “Aptal daha öldürmedin mi onu? Senin bu hislerine mani olamaman yüzünden neler kaçırdık” diye söylenir ve Nurettin’in konuşmasını engellemesi için onu Camgöz’e gönderir.

Memduh yola koyulurken Fosforlu eve gelir ve Nüveyre’yi Perihan’ı bıçaklarken yakalar ve dövmeye başlar imbik fahişesini (pardon). Tabiri caiz ise tokat manyağı yapar ve Nüveyre balkon camından aşağı düşer. Necla Perihan’ı kucaklar ve barışırlar.
Mahzende Kıtıpiyoz hala Fosforlu’nun yaptığı oyuna bozulmakla meşgulken Memduh içeri girer ve Camgöz’ün basıldığını, Fosforlu Cevriye adlı bir kadın uğruna her şeyi mahvettiğini söyler. Bunu duyan Kıtıpiyoz Memduh’un katil olduğunu, para getirirse ona Batı Pavyon’da teslim edeceğini söyler ve bir anlaşma yaparlar.

KITIPIYOZ’un İhaneti

Çiftlik evinde buluşan Kıtıpiyoz ve Fosforlu Necla’ya Kıtıpıyoz:

-Senin kitabında kalleşlik var mıydı?

-Kıtıpiyoz mecburdum

-Çok şey öğrendim sonra kızkardeşiminde hayatını kurtardım

-Çaktıım tevekkeli Nüveyra eşek cennetini boylamamış o Memduh olacak zırtapoz da filmi koparıyordu

-O süsköpeği bi elime geçsin 32 dişine imzamı atmazsam banada fosforlu demesinler
kalbime kazık kakmasaydın ben sana yapacağımı bilirdim


-Yaşaa be fosforlum sende kara sevda var

-Bende kara sevda değil kara intikam var tepeden tırnağa kinle doluyum

-Acını bizden çıkarmaya kalkma da.. Bi sefer bastırdın tahterevalliye ama dört kitap dört peygamber şahidim olsun bi fırıldak çeviricem sana küçük dilini yutup kızamık döküceksin,hii ıskaladı

- Sen de Çetin olsaydın da sarımsağı koftiden enayi pilakisi gibi mantara basmasaydın hem bi daha kolumu böyle tutarsan başlarım sülalenin kayısı hoşafından

- Yuhh be kaçmasam dövecek

- Tabi dövüceğim ne sandın Kıtıpiyoz bozması

- Hoşafıma gitti bu dayak dalgası

- Nedenmiş ?

-Neden olacak dövmek istediğine göre bana zilzurna âşıksın

- Aşkı bırak da Çetin ol

- Emrin kellem üstüne hanfendi işte Çetin oldum bile camgöz konuşurken duydumdu esas şef batı pavyonun sahibi biz oraya şarkıcı olarak gideceğiz, sesin güzel organizatör arkadaşım var mutlak çakarız dalgalarını…

Çölgecelerinin Eşsiz Melikesi Leyla…

Batı Pavyon’un büyük fedakarlıklarla getirttiği Melike Leyla eşsiz gösterisi ile herkesi büyülemekte, Kıtıpıyoz attırdığı uzunhava ile herkesi kendinden geçirmektedir. Batı Pavyon’un sahibi olan Şef ise hem programı seyretmekte hem de gözü kulağı kırmızı telefondadır.

Sahneden indiklerinde Memduh çıkagelir. Onu gören Necla Memduh’un suratına bir tane çakar. Hem Kıtıpıyoz, hem de Necla, Memduh ve adamları ile dövüşmeye başlarlar. Dövüş tüm hızıyla sürerken Camgöz ortaya çıkar:

-Satış mukavelenamesi imzalayacaksınız buna karşı parada alacaksınız

-Hayır satmayacağım

-Hey delikanlı senlen pazarlık etmiştik hadi kızı ikna et

-Doğru mu Kıtıpiyoz bana bu kalleşliği yaptın mı?

-Bir bir berabereyiz fosforlu sende benim kafama vurmuştun.

-Ben senin kafana bu sırma saçlıdan bişeyler öğrenebilmek için vurmuştum ve öğreneceğimi de öğrendim.

Bunu duyan Şef Camgöz’ü tartaklar ve Camgöz:

-"Konuş Fosforlu baban bu yüzden öldü ihtiraslı bir kimyagerdi her şeye kendi sahip olmak istiyordu,üvey annen de öldü. Şimdi de sıra kız kardeşinde" der telaşla.

Kızkardeşini hastaneden kaçırmışlardır ve mukaveleyi imzalaması için baskıyı artırırlar. Kıtıpıyoz kendi avantasının ne olacağını sorunca Necla duyduklarına inanamaz ve Kıtıpıyoz’un uzattığı mukaveleyi imzalayarak oradan ayrılırlar.

Kıtıpıyoz ise yandan yandan müsaade istediği anda ateş açar Camgöz’ün Çetinları ve sıkı bir mücadele başlar ve polisler basar mekânı.

Sona Doğru

Elinde silahla Kıtıpıyoz’un evine giden Necla öfkelidir:

- Demek sende onlarla birliktin?

-Nasıl kabul edersen et

-Serseriyken ne iyi kalpliydin

–Şimdi?

-Şimdi karadomuz gibi çirkinsin

-Kızmak sana çok yakışıyor

-Araziden ve köşkten çıkardılar bizi

-Sen satmadın mıydı oraları paraları cebellezi ettin şimdi afiyetle ye fosforlu ben artık burayı terkediyorum çakıyorsun ya zengin olduk

-Dur senin binbir hileyle sahip olduğun yerlerde babamın büyük hayalleri yatıyordu bide beni sevdiğini söylüyordun

-Fosforlum bu cihan- ı alemde aşk diye bir bomba varsa senin gözbebeklerinde başlar kirpiklerinde infilak eder.

-Kıtıpiyoz sen serseri bir şairsin eğer kalbinde bir gram ateş olsaydı böyle andavallılık yapmazdın söyle sevmiyor musun beni

-Milyonluk bi sırı yaya kalmış bir aşk hikayesine harcayamam

-Ne söylediğinin farkında mısın?

-Ne sarhoşum ne de bunak

- Yani?

- Yanisi kanisi benden sana baba nasihati hayatta kimseye inanma

- Dur!

- Acelem var Fosforlum

- Dur diyorum, yoksa ateş ederim

- Bana aşıksın süt kuzusu elin titrer....diyerek çıkar Kıtıpıyoz.

Günler Sonra…

Perihan ve Necla Kıtıpıyoz hakkında dertleşmekte ve Necla yaptıklarını kabul edemese de on aşık olduğunu itiraf etmektedir. O sırada resmi bir evrak gelir Necla’ya. Evrakta Savunma Bakanlığı arazilerindeki uranyumun devlet ve millete katkılarından bahsetmekte ve yardımlarından dolayı teşekkür sunulmaktadır. Bir başka not daha vardır,bir askıntıdan Fosforlu’ya. Necla Çetin’in beklediği yere koşunca denizci kıyafeti ile Çetin kendisini karşılar ve tanıtır: "Milli Emniyetten Çetin; namı diğer Kıtıpıyoz."

Çakozladınız mı dönen dolapları? Düştü mü Jetonunuz Ağbiler, Ablalar?
Hade Bana Eyvallah!


Billur

15 Şubat 2010 Pazartesi

AŞK MABUDESİ

Türkan Şoray ve serisine devam etmek için hangi film uygundur soruma Ebru “Aşk Mabudesi” deyince aklıma Türkan Şoray’ın Ayla Gül karakteri ile sergilediği danslar geldi ve suratıma kocaman bir gülümseme yayıldı. Yönetmenliğini Nejat Saydam’ın yaptığı 1969 yılı filmin (Acar Film) senaryosu Bülent Oran tarafından yazılmış Aşk Mabudesi tipik unsurların hepsini bünyesinde barındırmaktadır Yeşilçam filmlerinin.



Müzikleri Metin Bükey tarafından yapılmış bu filmde başlıca Türkan Şoray, Cüneyt Arkın, Suzan Avcı, Feri Cansel, Reha Yurdakul, Zafer Önen paylaşmakta ve Türkan Şoray’ı Adalet Cimcoz Cüneyt Arkın’ı da Abdurrahman Palay seslendirmektedir. Belkıs Özener ver Esin Engin Şarkıları da kulakların pasını almaktadır.



Film Leyla’nın (Türkan Şoray) bir lunaparktaki gösteride korkunç uzunlukta olan tırnakları ile yaptığı dans ile açılır ve Nergis Falcılar Kraliçesi olarak arzı endam eder. Seyircilerden birinin “senin falına ben bakayım” şeklindeki kendini bilmez laf atması kavga ve Leyla’nın kovulması ile sonlanır. Mert kızdır Leyla ve namusludur. Soluğu Suzan Ablası’nın (Suzan Avcı) çalıştığı Şelale adlı gazinoda alır. Akabinde orada çalışmaya başlar; fındık, fıstık ve sigara satacaktır.



BU ARADA…

Büyük aşk romanları yazan Ekrem Arkın (Cüneyt Arkın) daktilosunun başında yeni romanını yazmaya çalışmaktadır. Sevmediği nişanlısı Jale (Feri Cansel), Jale’nin babasından para koparmaya çalışıp iş yapacak olan ağabeyi ve arkadaşı Osman (Zafer Önen) başında boza pişirmekte ve bir türlü yeni romanının kahramanı olacak “sokak kadınına” konsantre olamamaktadır. Kahramanını sokaklarda aramaya karar veren Ekrem Osman’a:
-Sen sazları, barları ve sokak kadınlarının avucunun içi gibi bilirsin, beni oralara götür der. (İnsanın böyle arkadaşları olsun, sırtı yere gelmez valla!)

Ne tesadüftür ki… Ekrem ve Osman Leyla’nın çalıştığı gazinoya gelirler ve gelir gelmez de satış performansı kıskanılan “Dün bir bugün iki ne oluyor ayol” diye aralarında feryat eden diğer kızlar tarafından köşeye kıstırılmış Leyla ve kızların lideri Sevim (Sevgi Can) ile kavgasının orta yerinde bulurlar kendilerini…



Ekrem durumdan çok memnundur ve Osman’a:

-“Romanım fıstıkçı kızın kavgası ile başlayacak der.(Biraz özgün ol be adam!) Bu arada Leyla Suzan Ablası’nı dinlemeyen müşterilere haddini bildirmeye kalkan Leyla alır eline bir sulu kırmızı domates, fırlatır… Bilin bakalım kimin suratına? Ekrem’in. Ekrem ne der?

- Tanıştığımıza memnun oldum küçükhanım, domatese bayılırım.”

Ekrem iş bitiminde arabası ile Leyla’nın arkasından onu takip etmekte ve eve bırakmayı teklif etmektedir ancak kaidesinin altına 4 tekerlek yerleştirilmiş araba züppelerine pas vermeyen bir kız olan Leyla ise çemkiriverir. Aaa! Bir bakar ki arabadaki Ekrem’dir. Sonunda yemek teklifini kabul eder. Lokantada Leyla tavuğu eliyle yemeğe başlayınca Ekrem :

-Ne kadar içi dışı bir kızsınız. Samimiyetinize hayran olmamak elde değil. Der.(Arkadaşlar ne yapıyoruzzz tavuğu en lüks yerde elle yiyor ve böylece samimi ve içi dışı bir olduğumuzu gösteriyoruz)

Ne kadar inkâr etse de Leyla da sevmiştir Ekrem’i, ayrıca böyle bir lokantaya geldiği ilk erkektir Ekrem. Bir yıldırım aşkı başlamıştır. Ertesi gün Dolmabahçe’de saatin altında (saat 11.00) buluşmaya karar verirler Ekrem biraz geç gelse de iş tatlıya bağlanır ve köfte ekmek yerler. Bu sefer ısmarlama sırası Leyla’dadır.

Sonrasında arabayla gezinti yaparlar. Leyla sorar:
-Siz ne iş yaparsınız?
-Biraz mirasyedilik, biraz yalan tüccarlığı.
-Ah o da ne demek?
-Roman yazarım
.



Ardından Leyla’yı salaş bir lokantaya götürür ve Leyla ilk defa onunla gelinmediğini anlar. Ekrem orada ona ilan-ı aşk etse de Leyla sinirlenir:

-Edepsizim, dişliyim falan ama zavallıyım aslında. Kaderin oyuncağı olduğum yetmezmiş gibi bir de eğlence arayan zengin beylerin oyuncağı mı olacağım? Der ve ardından ondan hoşlandığını itiraf eder. Ekrem duyduklarına inanamaz zira Leyla onun şehvet oyunları ile kirlenmiş benliğine tertemiz bembeyaz rüyalar gibi girmiştir.

Ama Leyla direnir ve mekânı terk eder. Bir süre görüşmezler. Ekrem Jale’ye kötü davranıp onu terslemektedir ve evden kovar, Leyla ise duyguları ile boğuşmaktadır:
O koskoca bir aşk romancısı. Binlerce kızın kalbi onun için çarpıyor. Ya ben kimim? Bir gazinoda fındık fıstık satan bir kız. Onu bir daha görmemeliyim. Bu tehlikeli oyun bitmeli artık Yalnız hayali ile yetinmeliyim ve her gün bir türbe gibi ziyaret etmeliyim ilk buluştuğumuz yeri.” diye düşünmektedir ve soluğu Dolmabahçe’de alır. O da ne? Ekrem de oradadır.

Bu arada eve hışımla gelen ve olayları öğrenen ağabey Ekrem’i azarlasa da Ekrem artık bir dama taşı gibi oynanmak istemediğini haykırır.



Zavallı yoksul ve kimsesiz ressam annesinden bir tablo ve müzik hocası babasından bir piyanosunu barındırdığı fakirhane’de yaşayan Leyla Ekrem’i eve davet eder. Ekrem çok mutludur, gençliğinden beri yazmadığı dizeler istem dışı içinden dökülmektedir ve Leyla’ya hem çalar hem okur:Dışarıda bir yaz yağmuru/Yaş sokaklar sensiz bensiz. Akşam olmuş ılık rüzgâr/Loş sokaklar sensiz bensiz.

Kaderin Ağları Dolanmaya Başlıyor…

Fakir ve Kimsesiz Çocukları Okutma Cemiyeti’nin Balosu Leyla’nın çalıştığı gazinoda yapılmakta bizim sersem Ekrem de etrafta nişanlısı ile dolanmaktadır. Bir de dans ederler, işte o anda Leyla ikisini görür. Bu arada balonun güzeli olarak seçilen Leyla’yı misafirler alkışlamakta ve taç takmak için onu beklemektedirler.



Ekrem af diler ve nişanı bozarak Leyla ile evlenmeye karar verir. Kıskançlıktan çatlayan Jale ertesi gün Leyla’nın evine gelir, Leyla baca temizliği yaptığından yüzü kömür içindedir ve Jale onu tanıyamaz (ancak alttan silinmemiş bir makyaj çıkar). Kısa bir süre sonra kömürü siler ve Jale’ye cevap yetiştirmeye başlar:

-Biz erkeğimizin hem hanımı hem hizmetçisiyiz.
-Ekrem seni böyle görse..
-Evet, çok beğenir.
-Çünkü erkekler hizmetçilerle oynaşmaya bayılır.[Hanım Hanım belden aşağı vuruyorsun] Unutma ki ben çok zenginim. Ekrem’i senden satın alabilirim.” Ancak Leyla cevabı yapıştırır:

- Sizin babanız zenginse benim kalbim. Siz güzelliğinizi makyaj salonlarından alıyorsunuz ben Allah’tan. Bir erkeği başka bir kadından dilenmeye kalkacağınıza ruhunuzu, kalbinizi, iyiliğinizi ortaya koyarak onu kazanmaya çalışın. Tabii eğer varsa!” (Aldın mı cevabını sosyete güzeli! Yürrrü Boyalı Bebek!)

Ama tüm ümitlerini Jale’nin babasından alacağı milyoncuk krediye bağlayan ağabey kendini öldürür. Bu ağabeylik mi şimdi? Leyla bu olayı duyunca koşa koşa mezarlığa gelir ama Jale yolunu keser ve tüm bu olaylara onun neden olduğunu söyleyerek ağabeyin “son” mektubunu gösterir.Bu son mektupta ağabey Jale ile evlenmesini istemekte ve Leyla’nın tüm uğursuzlukların anası olduğunu ifade etmektedir.

Leyla Ekrem’in yolundan çekilme kararı alır, Ekrem üzüntüleri ile boğuşurken Leyla gazinoda şarkı provası yapmaktadır ve Ekrem çıkagelir. Leyla görmezden gelir ve : Pekala bir de neşeli bir şarkı söyleyivereyim der ve Senin Yüzünden Senin Yüzünden Bu Çektiğim Çile. Perişan oldum Perişan oldum senin hasretinle diye şakır ve ardından küstahça devam eder:

- Kaderde bu da varmış. Sen orada matem tut. Biz burada göbek atalım. ŞRIIRRAAK! Tokatı yer suratına…[Yahu söylesen gerçeği, ölen ölmüş sana ne son vasiyetinden ağabeyin!]



Ekrem gazinodan ayrılır ancak Osman biraz gerisinden gelmiştir ve Leyla’nın bu davranışının sebebini öğrenir. Ekrem’i zil zurna bir halde bulur, ona gerçeği söyler , Ekrem arabaya koşar ve kaza geçirir ve hemen ameliyata alınır.Hastane odasında Osman ve doktor susmaktadır. Ekrem:

-Niçin susuyorsunuz? Cevap verin. Yoksa yoksa?! (Anla artık sen de, gözün bağlı, ortam karanlık)-…..?!
-Anlıyorum. [Nihayet!]
-Bana bir içki ver Osman.[Hastane mi Bar mı orası? ] ANCAK İÇKİ HAZIRDIR VE OSMAN KADEHİ DOLDURUR.!
-Leyla’ya söyleyeyim mi?
-Ne söyleyeceksin? Kör olduğumu mu? Karanlık dünyadan zavallı bir insan… Kadeh düşer,kırılır.

TAM O GÜNLERDE…

Leyla’nın çalıştığı gazinoya gelen Organizatör ve Yıldız Yaratıcısı Murat Arsen Leyla’yı beğenir ve ona yeni bir ad bularak –Ayla Gül- sahne yıldızı yapar.



Büyük bir Anadolu Turnesi’ne çıkan Leyla acılarından ve Ekrem’den kaçmaktadır. Ayla Gül İspanyol Tablosunda, Ayla Gül Kleopatra Tablosunda gösterilerinin adlarıdır.



Ekrem kitabın gelirini Kimsesiz Çocuklara bağışlamıştır ve son romanı için söz verdiği üzere çalışmaktadır bir sekreter ile. Bir gün evde radyo dinlerlerken Leyla söylemeye başlar İstanbul Radyosu’nun yayınladığı bir programda: Sensiz Bensiz.



Ekrem sekreterine tarif etmesini söyler Ayla Gül’ü ama ön vermez ve:
-Çok güzel bir kız sanırım. Aysız geceler kadar siyah saçlar, dünyanın en güzel ağzı. En güzel kara gözlerinde en dişi ve en çocuksu bakışlar. Bu kız tam manası ile bir AŞK MABUDESİ. [Sizi kim böyle tarif etti sorarım sizlere]
-Tanıdığınız biri herhalde.
-Unutamadığım biri.

Ekrem’in gözlerinin açılma ihtimali doğmuştur, roman bitmiştir. Leyla ise Murat Arsen ile evlenmeye karar vermiştir. Bu haberi duyan Ekrem bir kez daha geç kalmıştır, mutluluğa bir adım kala kaybetmektedir. Düğünün yapılacağı yere Ekrem sekreteri ile gider ve Leyla’nın onun kör olduğunu anlamasına izin vermez ve karşılıklı birbirlerini ezerler ancak yine de Leyla Ekrem’in onu hala sevdiğini anlar ve dillendirir ancak Ekrem:

-Başkalarının üzerlerinde hakkı olan insanlara sadece mutluluk dilemeye hakkı olduğunu söyleyerek önünü keser Leyla’nın. Ayrıca “kocanızı sevin. Yalan söylemeyin sakın. Daima her şeyi konuşa konuşa halledin gibisinden de neye hizmet ettiği belli olmayan öğütler verir. Zira o mutlu bir yuvanın üzerine konacak baykuşlardan değildir.

Leyla nikâhtan vazgeçer, bu sırada Ekrem varını yoğunu Kızılay’a bağışlamış ve işi mecnunluğa vurmuştur. Bir meyhanede defalarca Ben Sensiz Sen Bensiz’i çalmaya kalkınca dayak yer… Hasrete dayanmayan Leyla Ekrem’i bulmak için çabalamaktadır ancak nafile…



Ama her nasılsa Murat Arsen bulur ve Leyla tam denize atlayacak iken onu Ekrem’in çaldığı meyhaneye götürür… Ekrem piyano başındadır ve karşılıklı söylerler şarkılarını ama Ekrem piyanodan kalkar ve Leyla’nın dehşetli gözleri önünde yer devrilir.

Sonra….Sonrası mutluluk..Ekrem ameliyat olur , gözleri açılır ve Dolmabahçe’de saatin altında sevgi dolu bir denize kucak açarlar…

Sessiz Sinema Oynarken
Aşk Mabudesi’ni Sormak İsteyen
Billur



İlginizi Çekebilir

Related Posts with Thumbnails