“Fantastik” olması dikkatimi çekti. Çünkü yıllar önce okuduğum Alice Harikalar Diyarında, Gulliver’in Gezileri ve bunlara benzer yüzlerce hikâyeden sonra en son oğluma okuduğum masallar dışında hiç fantastik kitap okumadım.
Olgunluk çağındaki bir kadın olarak fantastik kitaplara ilgimi ölçümlemek için okumaya karar verdim.
Birkaç kitapevine sordum, ama bulamadım. Sonra internetten kitap hakkında araştırma yaptığımda Gülşah hanımın İzmirli olduğunu öğrendim. Nasıl olsa sömestre tatilinde İzmir’e gideceğim için kesin orada bulurum diye düşündüm. Neden böyle bir denklem kurma ihtiyacı duydum tam anlamadım, yani yazar İrlandalı ise, kitabı bulmak için İrlanda’ya mı gitmek lazım? :)
Benim için yeni bir tecrübe sayılacağından kitabı okumaya heyecanla başladım.
Ekonomik durumu iyi bir ailenin kızı olan Nil, 18. yaşında kendi kendine hediye ettiği lüks spor arabasıyla gezerken nasıl olduğunu anlamadan kendini bir kasabada bulur.
150 yıl önce kasabanın ortasından geçen nehrin iki yanında yaşayan iki farklı kabileden Gelincik -Miranda- ve Siyah Gül’ün –Sumara- aşkına, Gelincik’e aşık olan Supay’ın gölge düşürmesi ile gelişen olaylar sonunda kasaba yıllar süren bir lanete bürünür.
Kasabalıların inanışına göre, bir gün kasabanın dışından birisi gelip bu laneti ortadan kaldıracaktır.
Yıllar önce birbirlerine küsen her iki kabilede Nil’in laneti ortadan kaldıracağına inananlar ve inanmayanlar olduğu gibi, Nil’e gönlünü kaptıranlar da olmuştur. Kayra ve Bilge Nisa’nın Nil’i emanet ettiği Fimes arasında bu aşk uğruna kıran kırana bir mücadele yaşanmaya başlar.
Nil ise ilk gördüğü andan itibaren Kayra’ya aşık olur.
Nil kasabayı lanetten kurtarmaya çalışırken, Kayra ile aşklarını ise çalınmış zamanlarda yaşarlar.
Kasabaya gelmesiyle birlikte, kasaba halkının sahip olduğu tüm yetenekleri çalma kabiliyetine sahip olan Nil laneti ortadan kaldırabilecek mi?
Nil tekrar yaşadığı şehre dönebilecek mi? Annesine kavuşabilecek mi?
En önemlisi de küçükken kendi hatası yüzünden ailesinin başına geldiğine inandığı korkunç olayın etkisinden sıyrılıp karabasanlarından kurtulabilecek mi?
Seyrettiğim hemen hemen tüm fantastik filmlerde insanlar gibi konuşabilen, hareket edebilen tuhaf canlılar oldu. Meselâ en son Pan’ın Labirenti’nde Pan, yarı keçi yarı insan, çirkin görünümlü bir yaratıktı. Yüzüklerin Efendisi’nde Hobitler, Elfler çok da sevimli olmayan canlılardı. Ki ben bunları ne yazık ki hamileliğimin son aylarında sinemaya giderek görme gafletinde bulunmuştum ve bir süre “Aman Tanrım! Ben ne yaptım?” diyerek dövünmüştüm.
Siyah Nefes’te tüm karakterler insan. Ama üstün güçleri olan insanlar. Sadece kasabanın en yaşlısı olan Aneko, arada sırada yeşil gözlü siyah bir kedi kılığına girerek kedi gibi dört ayak üzerine düşüp bu sayede de 150 yaşına kadar yaşamayı başarmış. Şimdi yeşil gözlü siyak kedi deyince, aklıma 13.Hikaye geldi ve gülümsemeden edemedim. Ayşe’nin sunduğu ilk kitabımızda var olan kedi hakkında Ayşe’nin yaptığı yorumu duyunca alt okuma tekniğini göz ardı ettiğimizi hatırladım.
Siyah Nefes yazarı Gülşah Elikbank 1980 yılında İstanbul’da doğmuş. 1999 Nazilli Süper Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde lisans eğitimini tamamlamış. Marmara Üniversitesi’nde Yönetim ve Çalışma Psikolojisi üzerine Yüksek Lisans Eğitimi yapmış.Serinin ilk kitabını yeni doğan kızına ithaf etmiş.
Peki yıllar sonra okuduğum fantastik roman beni nasıl etkiledi?
Açıkçası kitabın ilk bölümlerinde, yani Nil’in ansızın bir kasabaya düşmesi ile başlayan doğa üstü olayları okumak bana keyif verdi. Nil’in Kayra ile karşılaşmasından sonra birbirlerine olan aşklarını itiraf etmeleriyle birlikte biraz hayal kırıklığına uğradım. Bazı paragraflar bana biraz Canan Tan’ı hatırlattı. Galiba buram buram aşk beklentim yoktu.
Bunun yanısıra kitapta merakla beklediğim bölümler olmadı değil. Böylelikle de aşk kokulu sayfalarda düşen okuma tempom yeniden yükseldi.
Bir de bu aralar kitaplardaki imlâ hatalarına takılıyorum. Neden kitap okuruz? Ya da okuduğumuz kitaplar hayatımıza ne katar ?
Sadece hayal dünyamızı beslemek değil kitap okumaktaki amacımız, aynı zamanda öğrenmek; hem kitapların satır aralarındaki gizli bilgileri, hem de dil bilgisi kurallarını.
Dili akıcı olan bu kitapta en çok rastladığım hata da, “da, de” bağlacının kesme ile ayrılması veya kelimeye birleşik yazılması gereken “de, da” bağlacının bulunma durumu ekinin kelimeden ayrı yazılması idi.
Bence kitapların baskıya girmeden önce mutlaka son defa okunması gerekir. Biz kitaplardan doğru öğrenelim derken, bu baskı hataları yüzünden daha da yanlış öğrenmeyelim.
Aşk insana neler yaptırır? Merak ediyorsanız Nil’in fantastik dünyasına yolculuk yapmanızı tavsiye ederim.
Peyman
5 yorum:
Peyman’cığım,
Bu kitabı okuma kararı verilince, ben de bu kitabı aramış ve bulamamıştım. Sonra idefix’den sipariş verdim. Üç gün içinde geldi.
Merak ettim Günebakan Üçlemesi adı nereden geliyormuş? Hem üçleme hem de fantastik olanından Yerdeniz Üçlemesi’ni okumanı tavsiye ederim. Mükemmeldir.
Gülda'cım, kasabada yaşayan çocuklar, çiçeklerin başını sürekli güneşe çevirmesi gibi Nil'in de başını sürekli belaya sokmasından dolayı ona Günebakan ismini veriyorlar. Sanırım oradan geliyor. Belki de yazarımız bu yorumlarımızı görürse bize gerçek cevabı verebilir :)
Yerdeniz Üçlemesi'ni de okuma listeme alıyorum.
Merhabalar.Öncelikle blogunuzda bana ve Siyah Nefes'e yer ayırmanıza çok memnun oldum.Böyle güzel ve özenilmiş blogların olması sevindirici.Öncelikle imla hataları konusunda 2.kitapta daha dikkatli olacağımızı söylemek isterim.Günebakan ismini Peyman hanım gayet güzel açıklamış.Üçleme konusuna gelince,Siyah Nefes serinin ilk kitabı.Sırada ikinci ve üçüncü var.Sizlerin de desteğiyle fantastik türde yazılmış nadir üçlemelerden biri olacak Günebakan.Sevgilerimle.Gülşah Elikbank
Merhaba Gülşah Hanım,
İkinci kitabınız çıkar çıkmaz haberimiz olursa, onu da memnuniyetle okur ve yorumlarımızı yaparız.
Bizler de gerçek birer kitap aşığı olarak, siz değerli yazarlarımızla etkileşimde olmaktan çok büyük mutluluk duyuyoruz.
Sevgiler,
Sevgili Peyman;
Ben senin bu yazın ve Sayın Gülşah Elikbank'ın romanı üzerine Türkiye'de fantastik kitaplar yazan yazar var mı, var ise kim ve eserleri nelerdir diye kısacık ve güdük bir araştırma yaptım ve tabii ki gene utandım.
BARIŞ MÜSTECAPLIOĞLU diye bir yazar olduğunu ve Metis Yayınlarından Korkak ve Canavar diye bir kitabı bulunduğunu öğrendim. Başka eserleri de mevcut ve çok başarılı bulunuyormuş.
Sevgiler
Billur
Yorum Gönder