20 Şubat 2010 Cumartesi

EL LABERINTO DEL FAUNO – Pan’ın Labirenti


Zaman yönetimi bakımından sorunlarım olduğunu düşünüyorum. Ama bu sorun iş hayatımda değil, sadece özel hayatımda kendini gösteriyor.

Her hafta üç, dört hatta daha fazla film vizyona giriyor. Hepsi benim zevkime hitap etmiyor ama en azından bir tanesi görmeyi dilediğim bir film oluyor.

Geriye dönüp baktığımda da seyretmediğim nice film olduğunu biliyorum.

Geçenlerde ofis arkadaşlarımdan Aydın çok beğendiği bir filmin soundtrackini dinliyordu. “Sana getiriyim filmi, seyret bakalım beğenecek misin?” dedi.

Zaman yönetimi fakiri ben, filmi ancak dört, beş gün sonra seyredebildim.

DVD kapağında bir Pan vardı ve açıkçası bazı fantastik filmler beni hiç cezbetmediğinden sevebileceğimden çok da emin olamadım.

Epeydir evde film seyretmediğim için bu akşam bunu bir ritüel şeklinde yapacaktım. Böylelikle de daha sonra ki zamanlarda film seyretmek için karşı konulmaz bir istek duyacaktım.

Pijamalarımı giydim, bir kadeh beyaz şarabımı aldım ve evin en büyük koltuğuna kuruldum.

Artık film izlemeye hazırdım.

Yıl 1944...10 yaşındaki Ophelia, terzi olan babasının vefatından sonra, daha önce müşterileri olan Yüzbaşı Vidal ile annesinin evlenmesi üzerine Yüzbaşı’nın görevde olduğu kamptaki lojmana yerleşirler.

İspanya’da iç savaş sonrası faşist yönetime hizmet eden Yüzbaşı Vidal sınırdaki isyancıları temizlemekle görevlendirilmiş sadist bir karakterdir.

Kitaplara düşkün, onları defalarca okumaktan bıkmayan, hayal dünyasını onlar sayesinde zenginleştiren Ophelia, annesinin ısrarlarına rağmen Yüzbaşı’ya baba demeyi reddeder.

Yüzbaşının tahsis ettiği araba ile kampa yaklaştıklarında Vidal’den hamile olan annesinin rahatsızlanması ile küçük bir mola verirler. Etrafı keşfetme derdinde olan Ophelia bir peygamber böceği görür. Ophelia annesiyle beraber tekrar yola koyulduğunda peygamber böceği Ophelia’yı izlemeye başlar.

Kamptaki lojman evi eski bir evdir. Dehlizleri, tıkırdayan ahşap yer kaplamaları, her yanından çıkan sesleri ile Ophelia’yı ürkütür.

Uyuyamadığı bir gece Ophelia yatağın ayakucunda peygamber böceğini görür. Başucundaki masal kitabını eline alan Ophelia, böceğe peri olup olmadığını sorar. O andan itibaren de peygamber böceği Ophelia’nın karşısına hep bir peri olarak çıkar.

Peri onu, lojmanın arka tarafındaki labirente götürür. Labirentin en alt katına indiğinde orada bir Pan ile karşılaşır. Pan, Ophelia’nın dışarıyı görmek arzusu ile yeryüzüne çıkan, ama gün ışığından etkilenerek geçmişini unutan ve ölen Yeraltı Krallığı’nın Prensesi Moanna’nın reinkarnasyonu olduğunu söyler. Tekrar uygarlığına dönebilmek için de üç şartı olduğunu ve Dolunay olmadan bunların yerine getirilmesi gerektiğini, böylelikle de Moanna’nın babasının krallığına geri dönebileceğini belirtir.


Bu arada Vidal sadizminin tetiklediği duygularla isyancı olduklarına inandığı bir avcı ile oğlunu hunharca öldürür. Ardından da çantalarında avladıkları tavşanı bulunca, umarsızca adamlarına bir daha ki sefere aramalarını daha düzgün yapmalarını söyler.

Vidal’in, Carmen ve Ophelia’yı taktim edeceği konuklarının yemeğe geldiği gece, Ophelia krallığa dönebilmesi için yerine getirmesi gereken ilk görevi Pan’ın verdiği bulmaca kitabından öğrenir; ilk görevi, ölmüş bir yüzyıllık incir ağacının kökleri arasında yaşayan dev kurbağayı bulmak ve karnında hapsettiği anahtarı almaktır.
Ophelia anahtarı alır ancak hem yemeğe geç kalmıştır hem de Vidal’in o gece giymesi için verdiği elbise mahvolmuştur.

Annesi yemek yemeden yatmasını söyler ve Ophelia’yı odasına gönderir.

Ophelia kendisine verilen ilk görevin başarıyla tamamlanmasından mutludur.

Ertesi gün Carmen hamileliği yüzünden rahatsızlanır, Vidal doktora gerekirse bebeği kurtarması gerektiğini söyler ve o ana kadar annesi ile yatan Ophelia başka bir odaya sevk edilir.

Ophelia’yı odasında bulan Pan, annesinin iyileşmesi için ona bir Mandrake bitkisi verir ve bu bitkiyi süt dolu bir kabın içine koyarak annesinin yatağının altına yerleştirmesini, her gün iki damla kan ile beslemesini söyler.

Carmen yavaş yavaş toparlanmaktadır. Doktor nasıl olduğunu tam olarak bilemez, ama durum iyiye gitmektedir.

Bu arada evin baş hizmetlisi Mercedes, aralarında kardeşi de olan isyancılara yardım etmekte, kampın deposundaki malzemelerden isyancılara ufak çaplı sevkiyat yapmaktadır. Kampta yaşayan herkesin sağlık sorunlarını üstlenen Doktor da Mercedes ile işbirliğindedir.

Ophelia Pan’dan ikinci görev bilgisini alır. Ophelia’ya yer altına inmesi gerektiğini, orada kurbağanın karnından çıkardığı anahtarın açtığı bir dolapta saklı hançeri almasını söyler. Ama aşağı indiğinde göreceği göz kamaştırıcı yiyecek ve içeceklerden hiçbirini ağzına almaması gerektiğini ve görev tamamlanır tamamlanmaz geri dönmesi gerektiğini belirtir. Eline duvara kapı çizmesi için tebeşir ile ona yol göstermeleri için yanına perileri verir.


Ophelia yer altındaki dehlize indiğinde periler ona gitmesi gereken yönü gösterirler. Bir odaya vardıklarında odada, üzerinde kırmızı renkli çeşit çeşit yiyecek ve içeceğin olduğu bir masa görür. Masanın en ucunda da çocuk yiyen canavar uyku halinde oturmaktadır.

Ophelia aceleyle elindeki anahtarın açacağı kilidi bulur. İçinden hançeri alır. Tam geri dönecek iken, perilerin uyarmasına rağmen masanın üzerindeki kırmızı üzümlerden iki tanesini ağzına atar. Aynı anda çocuk yiyen yaratık derin uykusundan uyanır ve perilerden ikisini yer. Ophelia kaçmaya başlar ve tam da yaratık onu yakalayacak iken odasına girmeyi başarır.


Odasında onu Pan beklemektedir ve görevi başarısızlıkla bitirdiğini, aşağıda hiçbir şey yememesi gerektiğini, söz dinlemediği için de Yeraltı Krallığına dönme şansını yitirdiğini söyler.

Ophelia çok üzgündür. Yüzbaşı’nın sadist dünyasında tek dayanağı olan annesi gün geçtikçe iyileşmektedir. Ne yazık ki bir gün yine yatağın altındaki Mandrake otuna bakmaya girdiğinde Yüzbaşı Ophelia’yı yakalar ve Mandrake otunu bularak şöminenin içine atar. Mandrake otundan çıkan çığlıklara annesinin çığlıkları eşlik eder ve Carmen’i doğuma alırlar. Bebek kurtulur, ama Carmen’i yaşatamazlar. Yüzbaşı, oğlu olacağından emin olduğu için durumdan hoşnuttur.

Annesinin ölümünden sonra tek dostu Mercedes’tir. Ama Yüzbaşı Mercedes’in isyancılara yardım ettiğini öğrenir ve Mercedes’e işkence yapmaya kalkar. Mercedes Yüzbaşı’yı yaralar ve elinden kaçar. Artık kampta kalamayacağı için oradan kaçar. Adamlarını onu yakalamaları için görevlendirir, ama yolda isyancıların saldırısına uğrarlar ve Mercedes kurtulur.

Bu arada Yüzbaşı Ophelia’yı bir odaya kilitlemiştir. Pan, Ophelia’ya son bir şans vererek kardeşini alıp labirente getirmesini söyler. Bu görevi de tamamlarsa Ophelia krallığa geri dönebilecektir.

Ophelia Yüzbaşı’nın meşguliyetinden faydalanarak kardeşini alır ve labirente gideceği zaman Yüzbaşı durumun farkına vararak Ophelia’yı labirente kadar izler.

Labirentin içinde ise Pan, Ophelia’dan kardeşini kendisine teslim etmesini, krallığa dönebilmesi için bir masumun kanının akıtılmış olması gerektiğini ifade eder.

Ophelia Pan’a “dediklerini hiç sorgulamadan sana güvendim ve itaat ettim, sen ise kardeşimi kurban etmemi istiyorsun” diyerek kardeşini ona vermeyeceğini söyler. Pan, krallığın kapılarını sadece bir masumun kanının açacağını, kapı açılmaz ise kendisinin de ölümsüz bir prenses olamayacağını söyler.

Yüzbaşı bebeği Ophelia’nın elinden alır ve Ophelia’yı silahıyla karnından vurur. Ophelia yere yığılır.

Mercedes kardeşi ve diğer isyancılarla birlikte labirente gelir. İsyancılar bebeği Vidal’in elinden kurtararak Vidal’i öldürürler.

Son sahnede Ophelia’nın elinden süzülen kanlar, krallığın kapısını açar, Ophelia kendisini krallığın içinde ölen anne ve babasının yani Kral ile Kraliçe’nin karşısında bulur.

Kral “sevgili kızım, sen doğru olanı yaptın. Bir bebeğin kanını akıtmaktansa kendini feda ettin. Seninle gurur duyuyorum, çoktandır seni bekliyorduk” diyerek kızını karşılar.

Ophelia kendisine bir masal dünyası yaratarak, dünyada var olan kötülüklerden kendisini soyutlamayı amaçlamıştı. Her zaman özlediği babasına, çok sevdiği ve doğum sırasında kaybettiği annesine kendi masal dünyasında kavuşmuştu.
Hayat çekilmez olduğunda hayallerimize sığınmak belki de en büyük şansımız.
Ophelia, çok sevdiği anne ve babasının kaybını, Yüzbaşı Vidal’in şerrini ancak hayallerine sığınarak hafifleteceğine inanıyordu. Ama zavallı çocuk ölümün soğuk nefesiyle karşılaşarak gerçeklerden ebediyen kopmuş oldu.

El Laberinto Del Fauno, Hellboy ve Blade 2’nin Meksikalı yönetmeni Guillermo Del Toro’nun kendi notebookunda yer alan notlardan esinlenerek yaratılmış. 20 yıldır yanından ayırmadığı notebookunu Londra’da bir takside unutmuş ve taksi şoförü notebook’u iki gün sonra geri getirmiş. Del Toro’nun notları arasında yer alan hamile bir kadının yarı keçi yarı insan orman tanrısına aşkını anlatan hikâyeden yola çıkarak yarattığı film konusunu ilk Yüzbaşı Vidal rolündeki Sergi Lopez ile paylaşmış. Lopez, “elinde yazılısı var mı?” diye sorduğunda Del Toro’nun cevabı “Hayır” olmuş. Film ortaya çıktığında ise, konunun tamamından karakterlere kadar her şey Del Toro’nun Lopez’e aktardığı ile aynıymış.

3 dalda Akademi Ödülü, 9 dalda Ariel Ödülü, 3 dalda BAFTA ödülü, 7 dalda Goya Ödülü, 2 dalda Saturn Ödülü alan film aynı zamanda 2007 yılı en çok tercih edilen film internet sitesi ödülünü almış.

Bol ödüllü bu fantastik drama filmi seyretmediyseniz mutlaka seyretmenizi dilerim.




Pan's Labyrinth
Yükleyen Marcil_Warsow. - Diğer müzik videolarına göz atın.

Peyman

16 yorum:

Gulda dedi ki...

Peyman, dünden beri aklımı çeldin. Evde Pan’ın Labirenti DVD’sini arıyoruz ve bulamıyoruz. Mutlaka izleyeceğiz de, birinin gelip bizim filmleri düzenlemesi lazım…

Şimdi labirente doğru tekrar hamle yapıyorum.

Ayşe dedi ki...

Bu film vizyonda iken gitmek istedim olmadı. Digiturkde de oynadı ama bi türlü izlemek kısmet olmadı. Ama bir defa yakalamıştım dili ispanyolca ve Türkçe seslendirme sevmediğim için izlememiştim. Hata yapmışım hata!.. Önyargıları yenmek lazım!.. Birşeyler yapmak lazım!... :))

Ne alaka bilmiyorum ama yazını okurken bir an Hamlet deki Ophelia gözümün önüne geldi.

Peyman dedi ki...

Gülda, labirentte mutlaka seni bekleyen bir sürpriz vardır. Belki de hayallerine aralanan bir kapı seni labirentin sonunda bekliyordur. Pes etme...

Ayşe acaba Ophelia'nın çocuksu, kırılgan yapısı ve her iki Ophelia'nın da annelerini kaybetmiş olmaları mı ikisi arasında bağlantı kurmanın sebebi?

billur dedi ki...

Sevgili Peyman;

Gerçekten güzelmiş; Digitürk'te denk gelirsem kaçırmayacağım. Okumaktansa seyretmeyi daha çok seviyorum bu tarz fantastik dünyaları anlatan film veya dizileri...

Epeyden beri de hayal kurmadığımı hatırladım. Acaba bu umudumu ve yaşama isteğimi kaybettiğim anlamına mı geliyor?
Sevgiler
Billur

Ayşe dedi ki...

Hamlet açılmışken:


Lay her i'the earth:
And from her fair and unpolluted flesh
May violets spring!
Laertes(Ophelia'nın erkek kardeşi), Act V, Scene i

Ayşe dedi ki...

Sevgili Billur,

Ford aşkına söylesene!..
Sana çilekli soma ikram edebilirmiyim?

Ayşe Capulet

Peyman dedi ki...

Ne alâkası var Billur ? Bence hayal kuramayacak kadar yoğunsun. O kadar yoğunsun ki bir dakika boş vaktin yok, gece yastığa başını koyduğunda hayal kurmadan uykuya yeniliyorsun, tam hayal kuracak iken Nehir "anne bak bu resmi senin için yaptım" deyip araya giriyor ve sen hayal penceresini aralamışken zorunlu olarak kapamak durumunda kalıyorsun.
Evet belki de Soma, hem de çileklisi iyi gelebilir ...

Ayşe dedi ki...

Billurrrr,

Yoksa Nehir'e mi yaptırıyorsun asrın A4 boyutundaki karakter resim projesini?????

Ayşe Montague

billur dedi ki...

Sevgili Ayşe;

Bak bu hiç aklıma gelmemişti:)))

pianthus dedi ki...

Ne kadar güzel anlatmışsınız filmi. Bende izlememiştim ve şimdi merak ettim. En kısa zamanda bulup izlemeye çalışacagım:)

csyasoo dedi ki...

Mükemmel bir film.Daha dün izledim bende.

Kesinlikle çok iyi.

Peyman dedi ki...

Merhaba Pianthus,
Her ne kadar küçük Ophelia'nın trajedisi yürek burksa da hayallerimizin aslında hayatımıza umut ışığı olduğunu bir kere daha tasdik eden bu filmi seveceğinizi düşünüyorum.

Csyasoo size de merhaba,
2006 yapımı bu filmi dört yıl sonra izlemiş olmak, sanki hayatı kaçırmışım hissiyatı veriyor, ama bir de şöyle düşünmek lazım belki, geç olması hiç olmamasından iyidir :)

Unknown dedi ki...

Merhaba,
ben de filmi ilk seyrettiğimde aylardır seyredilmemiş filmler rafında sessizce beni bekliyordu. Başka film seçtiğim neredeyse her seferde de göz göze geliyorduk Pan'la. Aradan geçen ayların bende pişmanlık yaratacağını bilseydim kesinlike daha önce seyrederdim.
her filmin iyi sonla bitmesine olan tepkim bu defa beni yanılttı. Filmin fantastik olmaktan çok hüzünlü olduğunu filmin sonunda anladım çünkü hala Ophelia'nın ölmeyeceğine inanıyordum ki aslında ilk sahnede de bunu veriyordu.
özellikle duyguların yoğunlaştığı sahnelerde -özellikle en sonda- filmin müziği de beni derinden etkiledi. Ne zaman melodisi ağzıma takılsa içim hala hüzün doluyor.
Masumiyeti ve hayal gücü ile Ophelia en güzel film anılarımın arasında olacaktır. Seyrettiğim için çok ama çok mutlu olduğum film ayrıca seyrettiğim en iyi 5 arasındadır.
Burada ufak bir parantez açmak isterim bu filmden bağımsız olarak. Peyman seyrettiğinde mutlaka yazacaktır ama bu filmle bağlantıları olan ancak hem görsel hem konu hem ayrıntı olarak bence çok daha duygusal bir masumiyet ve hayal dünyası filmi daha var. bana göre yapılmış en en en en iyi filmin adını Peyman yazmadan söylemek ayıp olur. Ama en kısa sürede yazmasını sağlayacağım.
Sevgiler

billur dedi ki...

Sevgili Aydın Bey;

Hemen Peyman'ı sıkıştırmanızı, bahsettiğiniz filmi yazmasını sağlamak için eğer siz de dvd vs var ise kendisine vermenizi ve onu vicdanı ile başbaşa bırakmanızı rica edeceğim.

Çok merak ettim şimdi nedir o film diye...
Sevgiler
Billur

Aysun dedi ki...

Peymannnn,
o filmin adını Aydın beyden öğrendiniz ve çalışmalara başladınız mı?

bizi daha fazla merakta bırakmayın canım :P

Peyman dedi ki...

Aysun'cum, filmin adını biliyoruz ama hiç bir yerde bulamıyoruz. Araştırmalarım devam ediyor :) Ne yapıp edip mutlaka seyredeceğim ve yorumlarımı yapacağım.
Sevgiler,

İlginizi Çekebilir

Related Posts with Thumbnails