13 Haziran 2010 Pazar

İstanbul İçin Caz Vakti

17. Uluslarası İstanbul Caz Festivali



1-20 Temmuz 2010 tarihleri arasında sıcağa, sıkıntıya, tahminen tamamı kazılmış yolların sefaletine rağmen İstanbul’da olmak çok güzel olacak.

Bu sene yine program çok güzel. İşte seçtiklerim:

01.07.2010 Açılış Konseri:

Şakir Eczacıbaşı’nın İKSV için, sanat için, toplumumuz için çok ama çok önemli işler yapmış olduğu tartışmasız bir gerçek. Ama benim için Şakir Eczacıbaşı her şeyden önce Caz demek. Bana Al Di Meola’yı, Jan Garbarek’i, Miles Davis’i, Stanley Clarke’i, … sayamayacağım kadar önemli müzisyeni, nerede ise hiçbir şey yapmama gerek kalmadan veren kişi. Onsuz geçireceğimiz ilk Caz Festivali’nde ise; onun o piyanonun kenarında oturup bizi izlediğini ümit edeceğim.




06.07.2010 Martha Wainwright:


Ben tüm yıl Rufus Wainwright izlemek istiyorum dedim ve bu sene bir yerde Rufus’u izlemeye kararlıyım. Öyle bir tur programı yapmış ki; İstanbul hariç her yer var diyebilirim. Bir kısmında kardeşi Martha da kendisine eşlik ediyor. Ne yapalım?



Rufus İstanbul’da Judy olmayacak ama Martha, Edith Piaf şarkıları söyleyecek. Neyse ben aslında anne, baba, teyze de dâhil olmak üzere tüm aileyi seviyorum, Edith Piaf seviyorum. Buna da gidemezsem çok hayal kırıklığı yaşayacağım.



İçinde Rufus ve Leonard Cohen geçmeyen bir müzik yazısı yazamadığım için:



07.07.2010 Chick Corea Freedom Band



En sevdiğin üç Caz piyanistini say deseler 2. sırada Chick Corea derim. Açık Hava’da saksofonda Kenny Garrett, basta Christian McBride ve davulda Roy Haynes ile Chick Corea Freedom Band’ı kaçırmayın derim. Kendisi oldukça sık Türkiye’ye geliyor, her yıl gelsin, her yıl Açıkhava’yı sarsacağına eminim.



08.07.2010 Stanley Clarke



Nefes aldım bekliyorum. Geçen yıl yine muhteşemdi. Stanley Clarke, Marcus Miller ve Victor Wooten'la hiç unutmayacağım bir konser yaşattı. Bu sene de bir benzer müzik şöleni yaşayacağımıza inanıyorum. Hiromi’ye dinlemek içinse sabırsızlanıyorum.



Müzik zevkine hayranlık duyduğumuz ve bu sebeple Stanley Clarke sevmemesine bir anlam veremediğimiz sevgili arkadaşımıza tüm yıl “SMV konseri ne kadar güzeldi, neler kaçırdın” diye anlattıktan, üzerinde iki koldan baskı kurduktan, konsere gelmezse tüm gece telefonla arayıp rahatsız edeceğimizi bildirdikten sonra; bu yıl konsere gelmesini sağladığımız içinse ayrıca mutluyuz. Umarım son dakika gelişmesi olmaz. Olursa kendi deyimi ile “Her yıl da bir tanesi mutlaka geliyor, hiç kaçacak yerim kalmadı” seneye tekrar deneyeceğiz.



Yine küçük bir ara: Hem Chick Corea hem de Victor Vooten’den bahsedince; Vooten’in Corea için yaptığı A Chick From Corea şarkısını da anmadan geçemeyeceğim.



09.07.2010 Enrico Rava Stefano Bollani



Daha önce hiç canlı performansını izlemediğim trompetçi Enrico Rava’yı Aya İrini’de görmek ve bunca yıl neden gelmediğini sormak isterim. Sahi siz İstanbul’da hiç Enrico Rava izlediniz mi, yoksa ben mi kaçırdım? Öğrencisi Stefano Bollani ile de belki hayatımıza yeni bir piyanist girer.



13.07.2010 Lisa Ekdahl



Kendi güzel, sesi güzel, mekân zaten güzel. Sahne performansının da çok iyi olduğu söyleniyor. Eğer o tarihte İstanbul’da iseniz, caz seviyorsanız tavsiye ederim.

Billur’u ikna etmek için de Lisa Ekdahl’ın yorumu ile It Had to Be You



15.07.2010 Tony Bennett



Tony Bennett demem yeterli sanırım. Şakir Eczacıbaşı anısına çok doğru bir seçim.



16.07.2010 Grace Jones



“Pop mu, caz mı?” tartışması yapmayacağım. Ama festivalin en şaşırtan, en heveslendiren ismi. Bu konsere gidecekseniz mümkünse önlerden bilet almayı deneyin. Dünyanın en seksi kedisini yakından izlemek 90,00 TL.



19.07.2010 Seal



Sadece Crazy’i söylese bile giderim ben bu konsere.




20.07.2010 Concha Buika



Ben de çok sigara içiyorum, ama sesime hiç faydası olmuyor. Buika ise her albümünde daha da güzel bir sese sahip oluyor.

İKSV’yi bir kere daha tebrik ediyorum. Caz, flâmenko kısaca Buika.



Artık her akşam konsere gitmek bizi biraz yoruyor. Bu yüzden Imogen Heap’ı – gelecek senelerde de izleyeceğimizi tahmin ediyorum- feda ediyorum. Hafta sonu partilerini de boş hafta sonumuz kalmadığı için es geçiyorum. Bir de mekân Salon olunca durup bir kere daha düşünüyorum.




Bunun dışında eğer hiç tecrübe etmedi iseniz Caz Vapuru’nu tavsiye ederim. Arkadaşlarınız ile Caz dinleye dinleye Kavağa ulaşmak, balık yiyip geri dönmek kesinlikle keyifli.

İyi Seyirler,

Gülda

2 yorum:

danzon dedi ki...

caz festivalini bu yıl sizin izlenimleriniz üzerinden takip edeceğim, zira hiç bir konsere bilet almadım.
belki son dakikada, o da tabii bilet kalırsa, tony bennett...

Gulda dedi ki...

Danzon,

Caz Festivali konusunda çok seçici olduğunuzu geçen yıl anlamıştık. Ama Arkeoloji Müzesi'nin bahçesi desem; basgitar ve kontrbas sihirbazı Stanley Clarke desem, piyanoda Hiromi desem; caz, rock ve klasik müziği eklektik bir biçimde karıştırarak muhteşem bir konser vereceklerine eminim desem…

Sizi çok sevgili arkadaşımız ile tanıştırsak da bize neden Stanley Clarke sevmediğinizi bir anlatsanız…

İlginizi Çekebilir

Related Posts with Thumbnails