Semtimizdeki küçücük pasajda, iki kardeşin ortak olarak işlettikleri bir kitapçı vardı.
Kardeşlerden büyük olanı, saçlarına ak düşmüş, gözlerinin ve dudaklarının yanındaki çizgiler iyiden iyiye derinleşmiş, çıkık elmacık kemiklerinin altında avurtları çökmüş, gözlerinde hep bir tebessüm ifadesi olan, orta boylu bir adamdı.
Kardeşi, sanırım ondan üç, dört yaş daha gençti. Ağabeyi gibi orta boyluydu, bıyıkları yoktu. Biraz daha kilolu olduğu için yanakları dolgundu. Ağabeyinin gözlerindeki daimi tebessüm, onun gözlerinde çocuksu bir ifade kazanarak dışa vuruyordu. Yuvarlak çerçeveli gözlükleriyle kitap tezgahının yanında bir tabureye tüner, sürekli kitap okurdu.
Her gördüğümde ona imrenirdim. İlk kitapları o eline aldığı, baskıdan çıkmış yeni kitap kokusunu ilk o duyduğu, istediği zaman oturup istediği kitabı okuyabildiği için.
Dün yine kitapçıya uğradım. Ortadaki büyük tezgahın önünde iki kardeş sorunlu bakışlarla dertleşiyorlardı.
Gözlerindeki endişe işlerine de yansımış gibi, dükkan kendi haline terk edilmiş havasındaydı. Kitaplar her zaman ki gibi özenle değil, savrulurcasına tezgahlara konulmuştu. İçerde sanki puslu bir hava vardı.
Ortadaki kitap tezgahına doğru yaklaştım. Yüzlerce kitabın olduğu tezgahta sadece Bilim Teknik dergileri ve birkaç klasik vardı. Burası benim görmeye alıştığım kitapçım değildi.
İçimden bir ses yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu söylüyordu.
İki kardeş arasında geçen konuşmadan son duyduğum cümle ise şöyleydi: “Korsan baskılarla ilgili mahkeme sonuçlanıncaya kadar rahat uyku uyuyamayacağız.”
Çok şaşırmıştım. Demek yıllardır tanıdığım bu kitapçının tezgahlarında korsan baskılar da gizliymiş.
Gözlerimi, odamın alacakaranlığına açtım.
Meğer hepsi bir rüyaymış…
(Peyman)
Kardeşlerden büyük olanı, saçlarına ak düşmüş, gözlerinin ve dudaklarının yanındaki çizgiler iyiden iyiye derinleşmiş, çıkık elmacık kemiklerinin altında avurtları çökmüş, gözlerinde hep bir tebessüm ifadesi olan, orta boylu bir adamdı.
Kardeşi, sanırım ondan üç, dört yaş daha gençti. Ağabeyi gibi orta boyluydu, bıyıkları yoktu. Biraz daha kilolu olduğu için yanakları dolgundu. Ağabeyinin gözlerindeki daimi tebessüm, onun gözlerinde çocuksu bir ifade kazanarak dışa vuruyordu. Yuvarlak çerçeveli gözlükleriyle kitap tezgahının yanında bir tabureye tüner, sürekli kitap okurdu.
Her gördüğümde ona imrenirdim. İlk kitapları o eline aldığı, baskıdan çıkmış yeni kitap kokusunu ilk o duyduğu, istediği zaman oturup istediği kitabı okuyabildiği için.
Dün yine kitapçıya uğradım. Ortadaki büyük tezgahın önünde iki kardeş sorunlu bakışlarla dertleşiyorlardı.
Gözlerindeki endişe işlerine de yansımış gibi, dükkan kendi haline terk edilmiş havasındaydı. Kitaplar her zaman ki gibi özenle değil, savrulurcasına tezgahlara konulmuştu. İçerde sanki puslu bir hava vardı.
Ortadaki kitap tezgahına doğru yaklaştım. Yüzlerce kitabın olduğu tezgahta sadece Bilim Teknik dergileri ve birkaç klasik vardı. Burası benim görmeye alıştığım kitapçım değildi.
İçimden bir ses yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu söylüyordu.
İki kardeş arasında geçen konuşmadan son duyduğum cümle ise şöyleydi: “Korsan baskılarla ilgili mahkeme sonuçlanıncaya kadar rahat uyku uyuyamayacağız.”
Çok şaşırmıştım. Demek yıllardır tanıdığım bu kitapçının tezgahlarında korsan baskılar da gizliymiş.
Gözlerimi, odamın alacakaranlığına açtım.
Meğer hepsi bir rüyaymış…
(Peyman)
2 yorum:
Merhaba, blogunuzu yeni farkettim, daimi izleyicileriniz arasındayım artık. Bu korsan baskılar hakkında yazı yazmışmıydınız bilemiyorum, henüz o kadar incelemedim ama bir zamanlar kimseye korsan kitap aldırmayan, haksızlık olarak gören ben artık kendime orjinal kitap alamıyorum. Mesela şu anda Sakkara'nın Kumları'nı okuyorum, kitapyurdu fiyatı 20 TL, sizin okuduğunuz Yakut Yüzük 17,25 TL. Sadece parayla almıyorum arkadaşlarımla değiş tokuş ediyoruz ama aldığım zaman maalesef korsan alıyorum. Yada ikinci el alıyorum. Aldığım yirmi kitabın 15i korsan yada ikinci el. Tamamiyle fiyatından dolayı. Ya okumuycam, yada sadece arkadaşlardan alıcam. Sizin bu konuda bir tavsiyeniz olurmu ki, çünkü korsan almak kesinlikle isteyerek tercihim değil. Kitabevlerini dolaşırken içim gidiyor orjinallere, illaki bendeki kitapların orjinallerini elime alıp dokunuyorum, inceliyorum.
Merhabalar;
Keşke bir tavsiyem olabilseydi ama naçizane mümkün olduğunca korsan almamaya çalışın diyeceğim . Doğru kitap fiyatları biraz aşırı kalabiliyor çoğu zaman, hele öğrenci iseniz. Değiş tokuş da iyi bir yöntem, evet insan sahip olmak istiyor ama korsan almamak için direnmek gerekli. Kütüphaneler de bir seçenek...
Sevgiler
Billur
Yorum Gönder